Kolay mı sandınız?
Fotoğraf: Envato
Çok bilir, her konuyu en iyisinden bilir okur, yazar, çizer ve konuşurlara, yorumlar, anlatır, açıklar ve ikna ederlere epey iş düşer oldu. Gün bilgeler günü…Bir yerlere atandığı ya da seçildiği için atandığı ya da seçildiği yerin büyülü sırrı gereği her şeyde en iyinin, en doğrunun, bizim için en yararlının biliri oluveren kamu bilgeleri; kendilerine bir köşe verildiğinde her konunun asla yanılmaz biliri, her sorunun asla görev savsaklamaz çözeri, her derdin asla ardında derman bulamayansız komayan tavsiye ve nasihatleriyle öne fırlamış köşe yazarı bilgeleri; günü gelip nasıl olduğunu bilemesek de kadirleri keşfedildiğinde geçmişlerinin esrarengizliğiyle o günün olayını şöyle bir yorumlayıp ağzımızı açık bıraktıran ya da konuşmasa da nasıl bir yorum getireceği eskiden beri izleyenlerce şıp diye bilinen yorum bilgeleri; babalarının siyasi veya ekonomik güçlerindeki manyetik alan atomlarının beyinlerinde oluşturduğu bilgi diziliminden genetik ve girişimcilik, kültür ve okçuluk, bayan ve evlilik, örf ve adetlerimizin dokunulmaz kutsallığı ve toplumsal yapı gibi kavramlar arası itici/çekici etkileşim bağları üzerine sorgulanamaz önermeleri ezberlerimize sunan altsoy bilgeleri…
Başkanlık sistemi öneriliyor, siz bilgelere iş düşüyor: Başkanlık sisteminin; a)Türkiye’ye özgü öngörülen tasarımının özelliklerini anlatacaksınız, anlatmak ne söz öveceksiniz, övmek de yetmez nasıl bir toplumsal/siyasal cennet mekanı yaratacağını tasvir edeceksiniz, b) Başarıya ulaşması için benimsenen ve uygulanan hukuki/siyasi stratejinin fiiliyatını meşrulaştırıp ‘ne var bunda?’, ‘paralelci/darbeci iddiaları bunlar!’ sloganlarıyla omuz atıp yol açacaksınız zafere taşıdığınıza inandıklarınıza, c) Bu şıkkı şimdilik atlayalım, çünkü siz de bilmiyorsunuz, şıkkın ne olduğu, bunu nasıl anlatmanız gerektiği size de fısıldanmadı henüz.
Bilgeler size iş düşüyor ama işiniz zor. Çünkü, sıralarsak;
a) Aslında anlatacağınız, öveceğiniz, bizleri ikna etmeye uğraşacağınız sistem Başkanlık değil, Başkanlığın Türkiye’ye özgü tasarımı. Başkanlığın Türkiye’ye özgü tasarımını bizzat tasarlayan yıllardır anlatıyor. Milli irade ideolojisi çerçevesinde kurgulanmış bir devlet biçimi. Yani Başkanlık sistemi değil Milli Şef sistemi. 1945’te çökertildiği, Franko ve Salazar’dan sonra artık üstü küllendiği sanılan bir devlet biçimini, ideolojisi ve siyasetiyle yeniden canlandırma işi, daha doğrusu özümsediğiniz işlev doğrusu cesaret işi. İşin zorluğunu çok iyi bilen biriniz, ‘Başkanlık sisteminin kendisi sorun değildir. Önemli olan devletin adaletli olmasıdır’ demiş. Ben devlet biçimi olarak ‘Adaletli Devlet’ biçimini bilmezdim. ‘Despotik Devlet’, ‘Feodal Devlet’, ‘Demokratik Devlet’, ‘Sosyalist Devlet’, ‘Faşist Devlet’ biçimlerini vb. bilirdim de ‘Adil ya da Adaletli Devlet’ biçimini hiç duymamıştım. Kulağa hoş geliyor ama devlet kurgusu olarak hiçbir anlam içermiyor, çağrıştırmıyor, boşlukta kalıyor. Boşluğu milli irade ideolojisi ekseninde dolduracaksınız, somutlaştıracaksınız. Somutlaşmış ‘icatlarınızı’ da tutup siyaset sözlüğüne sokacaksınız. İşiniz zor ama başarırsanız ödülü de o ölçüde paha biçilmez olmalı, tabii bu dünyada ve yaşarken!
b) Övgüler düzdüğünüz sistemin ‘Yeni Türkiye’ hedefinde başarıya ulaşması için benimsenen ve uygulanan hukuki/siyasi stratejinin fiiliyatını meşrulaştırma gayretine gelince…Stratejinin fiiliyatı bir veriyi, o verinin inkarını güçlü kullanarak elde edebilme anlayışına dayanıyor. Hukuk düzenini kurmak için önce hukuksuzluğu kullanmak; adaleti adalete giden yolu adaletsizlikle temizlemek; gücü güç kullanarak yenmek; özgürlükleri özgürlüksüzlük ortamı yaratarak korumak; yolsuzluğun önüne yolsuzluğa karşı çıkanları cezalandırarak geçmek; bilimi bilimsel araştırmaları, araştırmalardan elde edilen teknoloji ürünlerini üretmeyi ya da kullanmayı yasaklayarak veya sınırlandırarak geliştirmek; çağdaş sanata folklorik olanın evrensel kültür düzeyinde toplumsallaştırılmasıyla ulaşmak; gençleri inanç sisteminin tornasında biçimlendirerek ‘gençlik’ yaratmak, vb…Bilgelerden biri Başbakan’ın Yeni Türkiye kurgusunu en az dört yıllık süre için açıklayan programını almış, içinde geçen ‘demokrasi’, ‘özgürlük’, ‘vatandaş’, ‘çoğulculuk’ gibi sözcükleri saymış. Gerçekten, ne kadar çok kullanılmış bu sözcükler! Ben de bugünkü gazetede yer alan olaylara ilişkin haberlerde kullanılan ‘belirsizlik’ (seçim, ekonomik büyüme) ‘sansür’, açılan ceza davalar’, ‘ Cumhurbaşkanına, devlet büyüklerine hakaret’ ‘hapis istemi’, ‘birilerinden alıp başkalarına verme’ gibi sözcükleri saydım. Gelecek dört yıla ilişkin umut sözcükleri bir günlük uygulamaya ilişkin umutsuzluk sözcükleri karşısında tutunamıyor.
Milli irade ideolojisinin öngördüğü devlet biçimine siyasi ilerleyişin sürdürülebilirliğini meşrulaştırma gayreti içindeki bilgelerin işi kolay değil. Başaramazlarsa beceriksizlikleri tescil edilecek, ahlaki değerleri sorgulanacak. Başarırlarsa akıbetleri milli iradenin sürdürülebilirliğiyle kaim olacak. Her iki durumda da sonları halkın elinde…
- Yücel Sayman'ın eşinden veda notu 17 Aralık 2021 04:40
- Taburcu olmak/tezkere bırakmak 30 Ekim 2021 23:16
- YAE atışması üzerine 17 Ekim 2021 00:14
- Gülünç bile olmayan bilinçli davranışlar 12 Eylül 2021 00:12
- Makul ve makbul olmayan dilin yakın tarih serüveni 05 Eylül 2021 00:12
- Yıllara meydan okuyan kitap 22 Ağustos 2021 00:13
- Güvenlik/Özgürlük: Son aşamalara doğru 08 Ağustos 2021 00:12
- Sınırları aşan kitlesel hareketlilik 01 Ağustos 2021 00:12
- Yansımalar 27 Haziran 2021 00:30
- Yeşiller Partisi 13 Haziran 2021 00:15
- Yetilerimi kamulaştırmışlar!.. 06 Haziran 2021 00:50
- Şaşırtabildiklerimizden misiniz?.. 09 Mayıs 2021 00:02