Kim ve ne için nükleer enerji? (2)

Yükselişe geçen HDP’ye yönelik saldırıların artması, tüm protestolara rağmen Akkuyu Nükleer Santralinin temelinin atılması ve ardından gelişen eylemler ve seçim bildirgelerinin açıklanmasıyla gündemin epey yoğunlaştığı ve ısındığı söylenebilir.
HDP’nin seçim bildirgesinde konumuz açısından şu dikkate değer ifade yer alıyor: “Nükleer enerji yatırımlarını durduracağız. HES, termik, nükleer vb. enerji projelerine, ekolojik yıkıma yol açan maden işletmeciliğine, endüstriyel atık ve kirlilik sonucunda yaşam alanlarının tahribatına Biz’ler son vereceğiz. Enerjinin yerel halkın ihtiyacı için, yerinde üretilmesini sağlayacağız. Yenilenebilir enerjiye öncelik vereceğiz.”
Bence bu Türkiye ve Yakındoğu açısından tarihi ve çok anlamlı bir durumdur.
CHP’nin bildirgesinde nükleer enerji santralleri ve yatırımları doğrudan yer almamaktadır. Bu bildirgede önemli gördüğüm ifade şudur: “Çevre ve toplumla uyumsuz, yerel paydaşların karşı çıktığı projeleri uygulamaya koymayacağız.  Verimli tarım arazilerinde, ormanlarda, zeytinliklerde, balık üreme havzalarında ve sit alanlarında enerji santrali kurmayacağız.”
Kaynak tartışmalarında şöyle denilmesini de beklerdim: “Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri için öngörülen kaynak 40 milyar dolar (yaklaşık 100 milyar TL) olup bu yatırımları sonlandırıp kamuya kaynak olarak aktaracağız! Doğal çevreyi ve kültürel değerleri tahrip eden HES’lerle ilgili yatırımlar da iptal edilirse kaynak sorununun olmadığı görülecektir oysa.
Nükleer enerji santrali karşıtı grup, sivil toplum örgütü ve platformların bu haftaya ait programını paylaşmak istiyorum:
- 22 Nisan Çarşamba akşamı Bombalara Karşı Sofralar ile birlikte Galatasaray Meydanı’nda “Nükleere Karşı Sofra” kuruyoruz.
- 23 Nisan Perşembe günü Validebağlılarla birlikte Validebağ Korusu 75. Yıl Parkı’nda “Nükleere Karşı Çocuk Şenliği” düzenleniyoruz.
- 24 Nisan Cuma akşamı 25 Nisan Sinop Nükleer Karşıtı Mitingine hareket edilecek olup, otobüs kalkış yer ve saatleri paylaşılacaktır.  
- 26 Nisan Pazar günü Kadıköy’de nükleere karşı eş zamanlı çeşitli performatif etkinlikler, etkinliklerin bitiminde ise kitlesel yürüyüş yapılması planlanmaktadır. (Gönderen: Karadeniz İsyandadır Platformu).
İşçilik, güvenlik, gelişmişlik ve malzeme konusunda sıkıntısı olmayan ülkeler NES programlarını askıya alırken normal işyeri ve fabrikalarda bile ilkel koşullarda üretim yapılmaya çalışılan ve iş cinayetlerinde NES programını başlatan bu iktidar döneminde 8 bine yakın emekçiyi kaybettiğimiz ülkemizdeki durumun ne kadar vahim olduğu ortadadır. İşsizliğin yüzde 20’yi aştığı Türkiye’de güneş enerjisi gibi istihdamı artırıcı, temiz, ucuz ve kolay bir potansiyeli harekete geçirmeden geleceğimizin tehlikeye atılması pahasına emperyalist tekelleri zordan ve iflastan kurtarmanın anlamı nedir?
Ne HES ne de NES projeleri ve programları çözümdür. İstanbul’da Boğaziçi Köprüsü’yle ilgili tartışmalar sürerken TMMOB’nin hazırladığı raporlarda köprünün çözüm olmadığı ve köprüler tuzağına çekildiğimiz uyarısı yer alıyordu. TMMOB yetkilileri komünistlik ve vatan hainliğiyle suçlanmıştı o zaman. Şu an milyonlarca ağacın katledilmesi ve insanlarımızın yerinden edilmesi pahasına 3. köprü yapılıyor ama çözümden eser yoktur. Köprü projelerinin iptal edilmesi yerine TMMOB yöneticileri ve üyelerine savaş açılmış durumdadır.
Konunun uzmanı bilim insanlarının ve meslek odalarının hazırlayıp kamuoyuyla paylaştığı raporlar ve uyarılar ortadadır. Çernobil ve Fukuşima felaketleri çok yakın geçmişte yaşandı. Tüm bunlara rağmen işsizlik ve açlıkla boğuşmakta olan Türkiye’yi ve bölgeyi radyasyon sızıntısı ve olası santral kazalarına kurban edecek NES programının iptal edilmesi hepimizin gündeminde olmalıdır. Yarın çok geç olabilir!