Zorunlu eğitim mi, zorunlu çalışma mı? mesleki ve teknik liseler: Çocuk çalışma kampları-2
Fotoğraf: Envato
Dünden devam... Konumuz Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planında yer alanların ne anlama geldiğiydi...
Öğretmenleri de ustabaşı olarak çalışmak üzere şirketlere kiraladık mı, tamamdır. Yok yok, ne kiralaması, verelim gitsin. Hem böylece şirketler öğretmenleri eğitiyormuş gibi görünürler. İşlerin bir kısmını da öğretmenlere yaptırdın mı, şirketler böylece personel giderlerini de düşürmüş olurlar. Onların maaşını da biz ödeyelim. Biz devletiz, güçlüyüz ne de olsa. Aday öğretmenler zaten düşük ücret alırlar.
Gelelim son bombaya… “Şans oyunları, trafik cezaları ve bunun gibi diğer kaynaklardan mesleki ve teknik eğitime pay aktarılacak.” Bütün bunlar hangi kaynakla yapılacakmış? Şans oyunları, trafik cezaları ve bunun gibi diğer kaynaklardan gelen parayla… Bunun gibi diğer kaynaklar nedir, bilmiyorum. Yıllardan beri sendikalar, uzmanlar, bilim insanları, demediler mi, eğitime tıpkı milli savunmaya verildiği gibi şans oyunlarından ve diğer kaynaklardan pay verilsin. Bunu şimdi, tüm mesleki eğitimi özel sektöre peşkeş çekerken mi yapmaya karar verdiniz? Devlet, gücünü aştığı için mesleki eğitim sistemini şirketlere devrediyor. Ama zaten bu finansman kaynaklarını eğitime yönlendirse gücünü aşmaz bütün bunlar. Şimdi bu kaynakları da özel sektör diye adlandırdığı sermayenin emrine vermiş oluyor.
Hatta kısaca devlet, özel sektörün ortağıymış gibi, bu kaynaklar kanalıyla özel sektörün sermaye artırımına katılıyor. Hiçbir kâr payı da almıyor. Özel sektörden bu zamana kadar aldığı vergileri de ona bu şekilde geri ödemiş oluyor. Bunu, stajyerlik maaşı adı altında üç otuz para ödenerek emeği istismar edilen öğrenciler kanalıyla yapıyor. Her 24 Kasımlarda cafcaflı sözcüklerle ve törenlerle kutlamaktan geri durmayacağı öğretmenlerini düşük ücretle çalıştırarak yapıyor. Tıpkı çalışma veya toplama kampı gibi işleyecek olan sözde okul özde atölyelerde öğretim yapıyormuş gibi görünerek zorunlu eğitimi becerebildiğini göstermeye çalışıyor.
Baylar bayanlar, 12 senelik zorunlu eğitim bir masaldır. Üniversiteye öğrenci sokma potansiyeline sahip genel eğitim veren liseler yerine meslek liselerine gitmek durumunda kalan, sistemin çeşitli mekanizmalarıyla başarısız kılınan çocukları zorla “Ustanın yanına çırak vermek” gibi bir durumdur bu yaşanacak olanlar. Tıpkı bugüne kadar yaşanmış olanlar gibi… “Madem okumayacak, çalıştır gitsin” zihniyeti aslında bizim sosyokültürel anlayışımızın bir yansımasıdır. Dolayısıyla bu mesleki eğitim sistemi halkın önemli bir kısmı tarafından meşru bulunacaktır ve bulunmaktadır da… Ama bu, emek sömürüsüdür. Çocukların kölelik düzenine hazırlanmasıdır. Hazırlanması da değil, tam olarak kölelik düzeninin içine atılmasıdır. Türkiye’deki çocuk işçiliğinin, çaktırmadan, eğitim öğretim yapılıyormuş gibi gösterilerek meşrulaştırılmasıdır. Meslek liselerine bir dokunun binlerce ah duyacaksınız. Öğrencilerden mi duyarsınız bu “ah”ları, öğretmenlerden mi? Hepsinden duyarsınız. Öğrenmek adına değil de, her türlü işe istismar edilerek koşturulmak mı, asgari ücretin üçte biri olarak ödenmesi gereken ücretlerin bile ödenmemesi mi, öğrenci olan bu çocuklara, normal olarak istihdam edilmesi ve normal düzeyde ücret verilmesi gereken yetişkin işçilerin yapabileceği işlerin yaptırılması mı, çocuklara tam anlamıyla kötü, aşağılayıcı, onur kırıcı şekilde davranılması mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluş tarihi çocuklara armağan edildi bu ülkede. Yani ülkenin kendi kendini yönetme hakkının ilan edildiği tarih çocuklara bayram olarak armağan edildi. Bu ne demek? Çocukların da kendini ifade, kendini gerçekleştirme, kendi kaderini tayin hakkı vardır, demek. Bu hakları kullanmayı öğrensinler ki, ülkenin bağımsız, özgürlükçü, eşitlikçi, adaletli bir düzen içinde yaşamasını sağlasınlar. Ama bizim eğitim sistemimiz ne diyor çocuklara: hiçbir şekilde kendini tanıma, kendi geleceğini tayin etme, kendin hakkında söz söyleme, kendi mesleğini seçme hakkına sahip değilsin! Reşit olmadan önce senin hangi mesleği yapacağına biz karar veririz. Ülkede sömürücü kapitalist bir düzen var zaten. Sen de kimsin? Düzen karar verir, hangi mesleği, hangi yaşta icra edeceğine… 23 Nisan, kutlu olsun… Çalışın çocuklar, itaat edin çocuklar.
- Eğitimde reform… Kim için ve ne için? 15 Ekim 2016 00:26
- İhtisaslaşmış kölelik 17 Eylül 2016 00:11
- Meslek liselerinin devri? 10 Eylül 2016 00:56
- Mültecilik, kölelik midir? 03 Eylül 2016 00:54
- Özgürlük, adaletten başka bir şey değildir 06 Ağustos 2016 00:51
- İnsan olmak, demokrasi ve yabancılaşma 30 Temmuz 2016 01:00
- Demokrasi eğitimi ve demokrasinin neresindeyiz? 23 Temmuz 2016 00:51
- Vatandaş mı, yandaş mı, düşman mı? yoksa insan mı? 16 Temmuz 2016 00:51
- Yabancı öğretmen yetiştirme düzeni 09 Temmuz 2016 01:00
- Performans kaygısı 02 Temmuz 2016 01:00
- Maarif Vakfı Kanunu 25 Haziran 2016 00:51
- Başka bir seçenek hakkı için: ‘Yeter Artık’ 18 Haziran 2016 00:13