Göz kulak seviyesi
Fotoğraf: Envato
Başbakan Davutoğlu, Ermeni Soykırımı hakkında konuşan “büyük devletlerin liderleri” karşısında eşitlik talebinde bulunarak, “Göz hizasında konuşmak isteriz!” dedi ve diplomatik literatüre yeni bir kavram hediye etti.
Birkaç gün geçti geçmedi, KKTC’nin yüzde 60 oy oranıyla Cumhurbaşkanı seçilen Mustafa Akıncı’ya Tayyip Erdoğan “kulaklı” bir ayar geçmeye çalıştı.
Akıncı’nın Kıbrıs’ta barışçıl bir çözüm için ciddi planları olduğunu bilen Erdoğan, kutlama mesajında, “Ne pahasına olursa olsun çözüm diye bir şey kabul edilemez” mealinde sözler etmiş, Akıncı ise, “Yavru vatan değil, kardeş vatan olmak istiyoruz” sözleriyle Kıbrıs Türk kesimi üzerinde yıllardır sallanan vesayet kılıcına karşı ciddi bir itiraz çıkışı yapmıştı. Bunun üzerine Erdoğan, vesayeti apaçık ortaya koyan ve tehdit içeren bir biçimde, “Ağzından çıkanı kulağı duysun!” gibi hayli tepeden, göz hizasını çoktan aşmış bir karşılık verdi.
“Büyük devletler” karşısında “göz hizası” isteyenler, “yavru” karşısında tepegöz kesildiler.
Kıbrıs çıkarmasından bugüne orayı daima bir sömürge statüsünde yönetmeye alışmış olan Türkiye, adadan yükselen her demokratik tepkiyi komployla, baskıyla, cinayetlerle bastırmaya çalıştı. Kıbrıs’ın birleşik, bağımsız, demokratik bir ülke olmasını, Yunanistan, İngiltere ve ABD ile birlikte önlemeyi kendi varlık koşulu gibi anladı.
Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz yatakları bulunmasından sonra Kıbrıs Türkiye için daha “değerli” hale geldi. Özellikle bölgede “büyük devlet” olarak boy gösterme sevdasının bir ayağını da bu ekonomik potansiyellerin oluşturacağı görüşünden yola çıkarak, adanın kuzeyini elde tutmaya özel bir ağırlık vermeye çalıştı.
Ne var ki, orada yalnızca yer altı kaynakları, bölge hegemonyasının sıçrama tahtası olacak ilişkiler yumağı yoktu! Orada insanlar yaşıyordu ve özgürlük, eşitlik, barış talebiyle, bu hesaplar arasında bir çelişki vardı.
Şimdi Akıncı, bu talepleri dile getiren bir politikayla ve yüzde 60’ı aşan bir oyla cumhurbaşkanı seçilince, AKP hükümeti ve uzun yıllar adayı sömürgesi olarak anlayan devlet, telaşlandı.
Güçlülerden “göz hizası” eşitlik isteyenler, ezme ve sömürme üzerine kurulu ilişkilerinde kulağa fısıldananı uygulatma üstünlüğü istiyorlar.
Kıbrıs, tıpkı Ermeni sorunu gibi, Türk faşizminin ideolojik ve politik dayanaklarından birisidir ve oradaki her kırılma, Türkiye’de demokrasi mücadelesinin bir parçası olacaktır.
- Örtülü dünya savaşı çağı: Savaşın çapı göründüğünden daha büyük 06 Ekim 2024 04:52
- İngiltere’de sokaklar faşizme kapalı 11 Ağustos 2024 06:41
- İki ucu savaş değneği 24 Mayıs 2017 00:56
- Olsaydıyla bulsaydı... 17 Mayıs 2017 01:00
- İdam... 19 Nisan 2017 00:10
- Gariplerin ölümü 29 Mart 2017 00:38
- Devletin ve milletin çıkarı nerede? 15 Mart 2017 01:00
- Almanya'ya karşı birleşik milli cephe! 08 Mart 2017 00:10
- ‘Sözde bayrak’ 01 Mart 2017 01:09
- Provokasyon ihtiyacıyla yaşamak 21 Aralık 2016 01:00
- Amerika gitsin, Rusya mı gelsin? 10 Ağustos 2016 00:59
- Darbenin gizli kalan iki ayağı! 27 Temmuz 2016 00:43