Yargıda son birkaç yıldır olanlar, bugüne kadar hiç yaşanmadı. 

Mahkemenin kararını savcı tanımıyor. Beğenilmeyen kararlar sonrası hakimler değiştiriliyor. Yeni hakim eski kararı geri alıyor. Değiştirilen hakimler açığa alınıyor. Hakim ve savcıların bir kısmına paralel devlet diye dava açılıyor. 

Elbette, yargı hiçbir zaman bağımsız değildi. Her zaman egemen sınıfları savundu. Her zaman devletin yüksek menfaatlerini vatandaştan üstün tuttu. İdari davalarda dahi idareden yanaydı. Bunun için de, bazıları marangoz hatası dese de, hakim ve savcının oturduğu yer avukattan, sanıktan yüksekteydi.
Fakat, egemenlerle ezilen ve sömürülenler ya da devlet ve vatandaş arasında yargı bir tarafı tutardı; egemenleri ve devleti. Egemenler arasında ise taraf olmamaya çalışırdı. Zaten burjuva devletin bir kuralıdır bu. Devlet eğer bir oligarşinin ya da egemen sınıflar içinde bir grubun devleti değilse, egemen sınıflar için devlet kurumları eşit çalışır ya da en azından bir gruba aşırı meyletmez.

Yargı bağımsız değildi, devletten yanaydı ama hiç bu kadar parti yargısı olmamıştı.
Parti yargısı derken, AKP yargısı olmayı kastetmiyoruz sadece. Paralel devlet denilen Cemaat yargısını da kastediyoruz.

Hakim ve savcı sınavlarında uzun süredir sadece Türk-İslam sentezi kıstası esas alınarak alım yapılıyordu. Son on yılda ise anlaşıldığı kadarıyla sadece Gülen Cemaati mensupları bu sınavı geçebilmişler. Ve, AKP iktidarı tarafından Gülen Cemaati mensubu yargıç ve savcılar bütün kilit noktalara yerleştirilmişler. Bunu biz de fark ediyorduk. Zaman zaman basın da yazıyordu. Özellikle Ergenekon ve KCK davalarında bazı savcı ve hakimlerin tutumu kimliklerini çok net olarak açıklıyordu.

AKP, şimdi on sene boyunca aldığı hakim ve savcıları yargıdan temizlemeye çalışıyor. Tabii, binlerce hakim ve savcıyı işten çıkaramayacağına göre onları, etkisizleştirmeye çalışıyor.
Ama, AKP Hükümeti hâlâ akıllanmamış. Bu kez, Cemaatçi hakim ve savcılar yerine AKP’lileri hakim ve savcı olarak alıyor.

Geçenlerde tutuklanan Hakim Adayı Av. Umut Kılıç’ın yaşadıkları bu durumu gözler önüne seriyor. Av. Umut Kılıç yazılı sınavı başarı ile geçmiş, mülakatta AKP’den referans getiremediği için belli ki elenecek. Saçma sapan sorular soruyorlar. Kimlik bilgilerini söyle diyorlar. Alevi misin diyorlar. Sinirlenen ve kışkırtılan Av. Kılıç ağzına geleni söylüyor ve bir tutanakla tutuklatıyorlar.

Yarın AKP’nin hakim ve savcıları ile uğraşacağız. Belki iktidar değişecek, AKP Hükümetten düşecek. Belki yeni hükümet şimdi AKP’nin Cemaatçi hakim ve savcıları temizlemeye çalıştığı gibi, o zaman AKP’li hakim ve savcıları temizlemeye çalışacak.

Cumhuriyet kurulalı doksan küsur sene olmuş. Ama, bizim burjuvazimiz hâlâ bir burjuva devleti kuramamış. Parti hakimi, parti savcısı, parti bürokratı, parti polisi...

Artık herkes yargıdan ümidini kesmiş. Yargıya güven sıfırlanmış.

Eskiden yargıda sonuç almak için iyi bir avukat aranırdı. Daha sonraları tanıdık bir hakim aranmaya başlandı. Artık, AKP’den referans arayanlar çoğaldı.

Bakalım seçim bu duruma bir çözüm bulacak mı?

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et