1 Mayıs 2015

Haydi 1 Mayıs'a! Haydi alanlara!

Bugün dünyanın hemen her ülkesinde, pek çok kent merkezinde işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler kendi talepleriyle ve geleceklerini işçi sınıfının sömürüsüz, baskısız, savaşsız bir dünya idealine bağlayarak 1 Mayıs’ı kutluyorlar.
1 Mayıs’ın “Birlik Dayanışma ve Mücadele” bayrağını günlerdir, irili ufaklı etkinliklerde gösteren işçiler, emekçiler, yerel sendika şubeleri, sınıf partisi ve emekten yana çevreler, bugün o bayrağı göndere çekecekler!
Bugün işçiler ve geleceğini işçi sınıfının kurtuluşuna bağlamış olanlar, işyerlerinde, hizmet kurumlarında, kentlerin, sanayi havzalarının cadde ve sokaklarında, büyük meydanlarda sınıfın 1 Mayıs’ta simgelenen değerlerini ve sıcak taleplerini haykıracaklar!
Onlar, ”birlik” diyecekler, “dayanışma” diyecekler, “mücadele” diyecekler, “her ulustan ve her inançtan işçilerin kardeşliği, enternasyonalizm” diyecekler, “sınıfsız, sömürüsüz ve savaşsız bir insanlık dünyası” diyecekler, “eşitlik ve özgürlük” diyecekler, diyecekler!..
İşçiler, emekçiler, 1 Mayıs değerlerinin yanı sıra en acil, en yakıcı taleplerini öne çıkarıp her gün daha zorlaşan yaşam koşullarına ve kölece çalışma koşullarına itirazlarını dile getirip insanca yaşam, insanca çalışma koşulları için taleplerini haykıracaklar!
İşçiler bütün ülke sathında haykıracaklar ama Türkiye’nin en büyük konfederasyonu Türk-İş’in yöneticileri kendilerini çoktan Zonguldak’a atmış bulunuyorlar. Öteki işçi konfederasyonu Hak-İş’in yüksek yöneticileri de Konyalı işçilerden çok Başbakanın memleketi olduğu için Konya’ya saklanmayı tercih etmiş bulunuyor.
Oysa; 1 Mayıs’ın değerleri ve yıl içinde sınıfın yoğunlaştığı talepler dikkate alındığında, eğer konfederasyonlar özel merkezler seçecekse, bu merkezler, yıl içinde 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma, yılın en önemli sözleşmesi olan Türk Metal - MESS yapımı ihanet sözleşmesini yırtma mücadelesinde metal işçilerinin merkezleri olarak Bursa ve Gebze olabilirdi!
Ama bu konfederasyonların ve çoğu bağlı sendikanın yöneticileri sınıfın taleplerini değil, mücadeleyi değil protokolü, boyun eğmeyi, 1 Mayıs’ı geçiştirmeyi esas aldıkları için Zonguldak’a ve Konya’ya kaçmayı tercih etmişlerdir.
Günlerdir, Bursa’da MESS - Türk Metal sözleşmesini yırtmak için ayakta olan Bursalı metal işçileri, kendilerini 1 Mayıs’ı kutlamak için Zonguldak’a çağıran yöneticilerine; “Türk-İş ve ona bağlı Türk Metal Sendikası, işçilerin birikmiş bunca öfkesini Bursa sokaklarına taşımak yerine Zonguldak’a kaçıyor. Çünkü biliyorlar ki Bursa’ya gelseler işçiler kendilerini protesto edecek!” diye tepki gösteriyorlar.
Taksim’e “1 Mayıs yasağı” koyan, bunu da 6 maddelik abuk sabuk gerekçelerle savunan İstanbul Valisi ve arkasındaki AKP Hükümeti, İstanbul’da bugün fiili sıkıyönetim ilan ederek, kenti gaza, suya boğup polis terörüne terk etmeyi planlayarak, bu yıl da amacına ulaşmış görünüyor. Bakalım bu İstanbul’u işgal etme provaları, 1 Mayıs’ı provoke etme tutumu daha ne kadar devlet-hükümet politikası olarak sürecek; buna işçiler, emekçiler, mücadeleci sendikacılar daha ne kadar izin verecek?
Sendikal bürokrasinin istismarcılığına, Hükümetin Taksim’i 1 Mayıs’ın anlam ve önemine uygun kutlanmasını önlemenin kozu olarak kullanmasına, sendikacıların ve ilerici demokrat çevrelerin bu oyunu bozan bir çizgiye geçmemedeki ısrarlarına karşın bugün Türkiye’nin her yanında yüz binler, 1 Mayıs değerlerini ve en acil taleplerini haykırarak, işçilerin en büyük ve tek gerçek bayramını, bir mücadele günü olarak kutlayacak.
Yaşasın 1 Mayıs!
Sanayi havzalarını, kentlerin cadde ve meydanlarını 1 Mayıs alanı yapmak için;
Haydi 1 Mayıs’ı kutlamaya!
Haydi alanlara!

Evrensel'i Takip Et