02 Mayıs 2015 00:52

Denetimli 1 Mayıs ‘kutlaması’

Denetimli 1 Mayıs ‘kutlaması’

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gerçekten “devlet” aygıtının insanını böylesine korurcasına 1 Mayıs gününün kutlanmasına iştirak etmesi göz yaşartıcı bir manzara oluşturuyor. Devlet örgütü, oy aldığı ve kendisini iktidara taşıyan halkı gözetmek ve korumakla görevli olduğuna göre, bu yıl tabanın ısrarla üzerinde durduğu Taksim Meydanı’nın gösterilere kapatılması fevkalade doğru ve yerindedir. Yüce hükümetin vasi anlayışı ile halkını düşünerek Taksim Meydanı’nı bir masum gösteriye kapatmasını bu nedenle haklı görmeliyiz. Hükümetin bu yaklaşımının ne diktatörlükle ne de faşizmle uzaktan yakından bir ilgisi görülemez! 

Neden bu yasak faşizm olarak görülemez, konusunu irdelersek, önce faşist kişiliğe yönelmemiz gerekiyor. Faşist kişilik sadece kendi aklına güvenir. Akıl alma gereğini gördüğünde de, kendisine yakışır beyinlerden alır. Zira, faşistin aklı üstün akıl olduğundan, ilave akıl, ancak üstün aklın yanında durabilecek, onu pohpohlayacak aile içi “cilalı akıl” da  olabilir. Bu cilacı akıl, ikinci aşamada da, verilen ve ortaya atılan aklın topluma kabul ettirilebilmesi için, bu kez de, “propaganda şamatacısı” rolünü üstlenerek, hem toplumda hak ettiği mevkiye gelir hem de, nazar değmesin(!), hak edilen gelire kavuşur.  

İşte bu akıl bu yıl yine Taksim alanını hak isteyen insanların coşkusuna kapattı. Bu noktada da faşist aklın üstün idrakine ulaşırız. Ne demek “hak isteyen insanlar”? Bu insanlar için ne yapılmadı ki; iki kıtayı birbirine bağlayan, Osmanlı ceddimizin hayali olan denizaltı metrosu yapılmadı mı, hele de son metro ile en ünlü üniversitemiz de metroya kavuşturulmadı mı! Hem de, üç duraklık o çok mühim hat, belediyeye hizmet olarak değil de devlet hizmeti olarak görülerek, devletin en üst mevkiindeki siyasi(!) tarafından açılmadı mı! Daha başka ne yapılabilir ki, bu ülke ve halklar için!

Bir önemli nokta var ki, o da yeni anayasa. Eğer bu halkımız bir de, parti farkı gözetmeden(!), 400 sandalyeyi parlamentoya bir gönderse, işler tıkırında yürür! Ama, parti farkı gözetmeden 400 sandalye ne demek? Bunu bir parti lideri ya da parti sözcüsü söylerse anlaşılabilir de, bunu yansız bir yönetici söylerse, çözülmesi gereken karmaşık bir formül gibi algılanır. Zeki ve iktidarla bütünleşmiş halkımızı bunu anlamış, hatta ayakta alkışlamıştır. Sanayimizin bel kemiğini oluşturduğunu sandığımız ve bugün başkanının etrafında toplanma cüreti dahi gösteremeyen TÜSİAD üyeleri de, kendilerine açık hakaret oluşturabilecek nutukları ayakta alkışlama haysiyetini(!) kendisine yakıştırmadı mı!

Yeni anayasa her derde deva olacak gibi gözüküyor. 1961 Anayasası, iç burjuvazinin anayasası görüntüsü ile, ekonomide korumacı politikalar gereği sosyal demokrat nitelikli idi. Dış borçlarımız yükseldiğinde ise, dış burjuvazinin anayasası görüntüsünde, iç ekonominin baskılanması ve kaynakların borç ödemeye yönlendirilmesini hedefleyen 1982 Anayasası devreye sokuldu. Olası 2015 anayasası ise, açıkça, küresel emperyalizmin ya da neoliberalizmin anayasası olacaktır. İktidarın hedefi budur. Bu da şu demektir ki, mutasavver anayasada, sosyal devlet, laik devlet, kuvvetler ayırımı vb. gibi temel anayasal ilkeler emperyalizmin çıkar ve direktifleri doğrultusunda oluşturulacaktır. O zaman, emekçilerimiz de halkımız da tam bir huzura kavuşmuş olacaktır. Bu nedenledir ki, HDP’nin de CHP’nin de AKP’den kesinlikle uzak durması gerekir. Aksi halde, bugün ayak sesleri ile yetindiğimiz faşizmin tüm haşmeti ile karşımıza dikilmesi içten bile olmaz!

30 Nisan 1945 günü Hitler dünyaya veda etti. Anlaşılan, bu habis mikrobun nesli farklı ülke halkları arasında yayılmaya devam ediyor!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa