Meydan zaferi
Fotoğraf: Envato
Kadın gazeteci; başı örtülü. Çok akıllı (olduğunu sanıyor) olmalı. Yeni Türkiye televizyon kanallarından birinde, “Taksim’de yasak yoktu. İsteyenler eğer bir-iki kişiden fazla sayıda değillerse, polis onların meydana ellerinde karanfille girip, Kazancı yokuşu başında ölenleri anmalarına izin veriyordu. İnsanların can güvenliklerini koruyabilmek amacıyla, sadece toplu girişlere karşı önlem alınmıştı. Önlem alınmasaydı da ölümler mi olsaydı?” diye sadece kültürlü ve zeki olanların aklına gelebilecek yorumu yaptı. Moderatör de fikren yardımına koştu: “Amaç 1 Mayıs’ı kutlamaksa; bu, başka bir mahalde, mesela Yenikapı’da yapılabilirdi” dedi.
Kadın gazeteci, diğer kanallarda bizleri aydınlatmaya çalışan başı örtülü/örtüsüz kadın gazetecilerden ve erkek ya da kadın moderatörlerden oluşan tek sesli koronun izlediğim kanaldaki seslendiricisi olarak Taksim meydan zaferinin keyfini çıkartır hallerdeydi. Yüreğine Çaldıran’dan bu yana kazanılmış tüm meydan muharebelerinin zafer taklarını kurmuş, sırtına cepheye mermi taşımış kadın atasının anısını dikeltmiş, gelecekteki inkarları meşrulaştıracak anı pullarının ışığı gözlerinin feri olmuş gibiydi.
İç Güvenlik Yasası çıkmış ve yirmi beş bin polis, sayısı bilinmez sivil polis, sayıları ve kimlikleri söylenmez sopalı, baltalı, bıçaklı, palalı yarı gizli sivil muhafızlar tam teçhizat mücadele meydanına yerleştirilmiş; yürümek dışında bir yerden diğerine gidişi sağlayacak tüm ulaşım araçları seyirden alıkonulmuş; yürüyenlerin yürüyüş güzergahlarındaki meydana giriş yolları kapatılmış ve girilemez denilen yasak sokaklar belirlenip kuşatılmış . Zaferin alt yapısı tamam. Meydan zaferi saat 18 den başlayarak ilan edilecek. Zaferi ilan edecek yazar, çizer ve konuşurlar ile zaferin ilan edileceği televizyon kanalları çoktan belirlenmiş.
Ve ben Taksim meydan zaferinin kazanıldığını milli irade ideolojisinin yetiştirdiği başyapıt kadın örneği başı örtülü gazeteciden öğreniyorum.
Ama beni meydan zaferinin ilanı ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren ilan, zafer ilanı korosunun izlediğim kanaldaki seslendiricisi, milli irade ideolojisinin baş yapıt kadın örneği başı örtülü gazetecinin zekice (sandığı) açıklamasında farkına bile varmadan ilan ettiği yeni Türkiye’nin yeni kurallarının güzellemesi oluyor: Toplantı ve gösteri hakkı en çok iki, vali karar verirse en çok üç kişinin katılımıyla kullanılır. Daha fazla kişi katılacaksa, ilk katılan iki ya da üç kişi toplantı ve gösteri alanını terk ederler, onların yerine kuyrukta bekleyen diğer iki ya da üç kişi alınır ve bu böyle devam eder. Bu uygulamadaki amaç vatandaşların can güvenliklerini, yani en temel özgürlüklerini korumaktır. Allah korusun, yirmi beş bin üniformalı, üniformasız tam teçhizatlı ve şehit olmaya yeminli güvenlik kahramanının yiğitçe koruduğu mahale üçten fazla kişi topluca, bir anda girdiğinde ölüm kaçınılmaz sondur.
Yeni Türkiye’nin yeni kurallarını ‘hukuk’ başlığı altında tartışmayı reddediyorum.
Ben iki yıla yaklaşan bir süredir ‘hukuktan’ (Hukukçu olmaktan değil) istifa ettim. Hukuktan istifa ettim, çünkü Yeni Türkiye’de hukuk ilga edildi, yerine emirname düzeni inşa ediliyor. Milli irade ideolojisinin düzen anlayışı hukuka değil emirname sistemine dayanır. Devlet de bu temelde yeniden inşa edilir. Milli irade ideolojisinin sloganı “hukuk mülga, emirname sağlam omurga”dır. Ve bu sloganı yaşama geçirecek en uygun devlet biçimi ‘derin despotizm’ (Almancası neydi bu ifadenin?), hükümet biçimi de ‘başkanlık’ tır. Emirname sistemi milli iradeyi mutlak surette ve tek başına temsil eden başkanın öngördüğü kuralların onun anlamlandırdığı içerikle, onun şekillendirdiği organ tarafından onun biçimlendirdiği usulle meşrulaştırılması ve onun yapılandırdığı kurum tarafından onun belirlediği gibi uygulanmasına yönelik yapılanmadır. Ve Yeni Türkiye bu temel üzerinde konuşlanmaktadır.
Yargıdaki son gelişmeleri ‘hukuk’ açısından tartışmakta ısrar edenlere sesleniyorum: Olanı olmayanın (hukuk) süzgecinde değerlendirerek tartışmaktan vazgeçin. Olanı ‘emirname sistemi’ açısından değerlendirirseniz ‘hukuktan’ ‘siyasete’ geçer, gerekli mücadele ortamına daha etkili katkı sağlamış olursunuz.
- Yücel Sayman'ın eşinden veda notu 17 Aralık 2021 04:40
- Taburcu olmak/tezkere bırakmak 30 Ekim 2021 23:16
- YAE atışması üzerine 17 Ekim 2021 00:14
- Gülünç bile olmayan bilinçli davranışlar 12 Eylül 2021 00:12
- Makul ve makbul olmayan dilin yakın tarih serüveni 05 Eylül 2021 00:12
- Yıllara meydan okuyan kitap 22 Ağustos 2021 00:13
- Güvenlik/Özgürlük: Son aşamalara doğru 08 Ağustos 2021 00:12
- Sınırları aşan kitlesel hareketlilik 01 Ağustos 2021 00:12
- Yansımalar 27 Haziran 2021 00:30
- Yeşiller Partisi 13 Haziran 2021 00:15
- Yetilerimi kamulaştırmışlar!.. 06 Haziran 2021 00:50
- Şaşırtabildiklerimizden misiniz?.. 09 Mayıs 2021 00:02