4 Mayıs 2015

Kobanê’nin inşası ve Erdoğan’ın düşüşü!

Geçtiğimiz hafta sonu Diyarbakır’da ‘Kobanê’yi Yeniden İnşa Konferansı’ yapıldı. AKP destekli IŞİD çetelerinin kuşatmasına karşı Kobanê’de zaferi getiren mücadele ve dayanışmayı örenler, bu kez Kobanê’nin yeniden inşası için bir araya gelmişti. Konferansa Kürdistan’ın dört parçasından, Türkiye’den, Ortadoğu ve Avrupa’dan katılan delegeler Bölge gericiliklerine ve IŞİD barbarlığına karşı Kobanê’de her milliyetten ve inançtan halkların birlikteliğine dayalı yeni bir yaşamı kurmanın önemine değindiler.

Rastlantıya bakın ki, daha önce IŞİD barbarlığına güvenerek “Kobanê düştü, düşecek” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Diyarbakır mitingi, bu barbarlığı yenerek dimdik ayakta duran Kobanê’nin ‘Yeniden İnşa Konferansı’nın başladığı güne (2 Mayıs) denk geldi. Son dönemde ‘çözüm süreci’ni bitirmeye yönelik açıklamalarıyla dikkat çeken Erdoğan’ın, Batman ve Diyarbakır mitingleri; bugüne kadar yaptığı en sönük, halkta hiçbir heyecan uyandırmayan, aksine olağanüstü güvenlik önlemleri dikkat çeken mitingler oldu. Önemli bir kısmı dışarıdan taşınmış birkaç bin kişilik kitle ile daha çok Türkiye kamuoyuna, “Bakın, ben her şeye rağmen burada miting yapabiliyorum” demek istiyordu. Oysa bu mitingler “Kürt sorunu yoktur” söylemine geri dönen Erdoğan için sonun başlangıcını haber veren mitingler oldu. Kürtler, Erdoğan’ın mitinglerine itibar etmeyerek onun ne diyeceğiyle değil; kendilerinin 7 Haziran’da ona ne diyecekleriyle ilgilendiklerini gösterdiler. 

Özcesi hafta sonu Diyarbakır’da Kobanê’nin inşası ve Erdoğan’ın düşüşünü birlikte gördük.
İşte bu düşüşü engellemek isteyen ama AKP-Davutoğlu’nun kendisine başkanlığı getirecek oyu sağlayamayacağını gören Erdoğan, il il gezip oy topluyor. Bu mitinglerde HDP’ye saldırıyor, ‘çözüm süreci’ için İmralı’da kurulan masayı deviriyor; devletin ‘terör örgütü’ ile pazarlık yapmayacağını söylüyor. 
Erdoğan, Kürt sorununda kullandığı söylem ve yöneldiği tutumla 2011 seçimleri öncesindeki Erdoğan’ı hatırlatıyor.

Peki, Erdoğan sanıldığı gibi sadece seçimde oy toplamak için mi böyle bir söyleme sarılıyor?
Bizce bu sorunun yanıtı ‘hayır’dır. Erdoğan’ın içine girdiği yönelim sadece oy toplama kaygısıyla izah edilebilecek ve sonuçları da sadece seçimle sınırlı kalacak bir yönelim değildir. 

2011’de de böyle değildi. Öcalan, tam da yapılan görüşmeler sonucu üç konuda ortak protokol hazırlandığını ve en kısa sürede bir “barış konseyi”nin kurulmasını beklediğini söylerken Erdoğan, savaş elbiselerini kuşanmıştı. Seçim meydanlarında “Öcalan yakalandığında hükümet olsaydık, Öcalan’ı asardık” demeye başlamış, ardından da Suriye’ye yönelik müdahale girişimlerinin öncülüğüne soyunmuştu.  
Böylece hem Esad rejimini devirip Sünni İslam’ın lideri olacak, hem de sadece Rojava’da Kürtlerin özerkliğini engellemekle kalmayarak PKK’yi de kuşatıp yok edecekti. Ama bu politika başarısız olduğu için AKP, Bölgenin en itibarsız hükümeti olmuş ve öte yandan Kürt hareketi-Öcalan ile görüşmelere başlamak zorunda kalmıştı.

Şimdi yine 2015 Haziran seçimleri öncesinde Erdoğan, Kürt hareketini hedefe koyuyor, Öcalan ile devlet heyeti arasında yapılan görüşmelerde atılması konusunda anlaşmaya varılan adımların atılmasını engelliyor. Öte yandan 2012’de Serêkaniyê’nin üzerine sürdüğü el Nusra-el Kaide çetelerini bu kez Hatay sınırındaki Alevilere saldırtıyor. El Nusra’nın öncülük ettiği “Fetih Ordusu”,  Suriye’nin Cisr eş-Şuğur kasabasında Alevi katliamı yapıyor. 

Erdoğan, bunları neden mi yapıyor?

Çünkü giderek güç kaybettiğini gördüğü bir dönemde kendisine başkanlığın yolunu açmak için ülkeyi felakete sürüklemeyi de göze alarak bütün kozlarını oynamaya çalışıyor. Bir yandan milliyetçiliğe, öte yandan dinci-mezhepçi gericiliğe sarılıyor. Açıktır ki, bu politikanın başarıya ulaşması halinde ‘Başkan Erdoğan’ın yapacağı ilk şey, ‘çözüm süreci’ne kaldığı yerden devam etmek değil; Kürt hareketi başta olmak üzere, bütün emek ve demokrasi güçlerini ezmeye çalışmak olacaktır. 

Öte yandan bu politikayı durdurmanın yolu da en az Erdoğan’ın amacı kadar açıktır. Dün AKP-IŞİD kuşatmasına karşı mücadele ve dayanışmasıyla Kobanê’yi sahiplenen güçler, Erdoğan’ın bu gerici kuşatmasını 7 Haziran’da HDP ile yıkmak için birleşmelidir. İşte o zaman Kobanê’yi sahiplenme ruhuyla ülkede demokratik bir yaşam inşa edilirken Erdoğan’ın düşüşü de kaçınılmaz olacaktır.

Evrensel'i Takip Et