Dörtnal değil Rahvan
Memleketin en çok izlenen film serisi Recep İvedik’in kaynağı televizyon skeçleridir. Şahan Gökbakar’ın vaktiyle televizyonda yayımlanan programında bir karakterden yola çıkan filmde, Recep epey evrilmişti. Evde bira içen ve komşusunu camdan düşürüp duran gamsız sarhoş sokağa çıktı, ayıldı, önüne çıkana zarar veren kaba bir adam olarak kaldı. İlk skeçlere göre çok daha seviyesi aşağılara inen Gökbakar komedisi, tercihini yaptı, çıtayı düşürdükçe gişesini artırdı. Zoka ve Dikkat Şahan Çıkabilir’deki Alper Mestçi katkısı, filmlerde yoktu. Ata Demirer de televizyonda skeçler ve taklitlerden oluşan Korsan TV ile seyirci karşısına çıkmaya başladı. Ardından tek kişilik gösterisinde de kullandığı, Korsan TV tiplemeleri kendisine aitti. Niyazi Gül, onlardan biri. Film, daha öncekiler gibi BKM’nin, karikatürist ve mizah yazarlarından oluşan bir senaryo ekibinin (Vedat Özdemiroğlu, Öğünç Ersöz, Cihan Ceylan, Ata Demirer) ve Eyyvah Eyvah’ların yönetmeninin (Hakan Algül) elinden çıkma. Hem naif, hem eğlenceli, hem komedisi biraz zeka, biraz zarafet içeriyor. Biraz da, son zamanların bolca üretilen komedilerinin “rahvan”lığını. Dörtnal demek için biraz aksak yani.
Veteriner Niyazi Gül’ün hayvanlarla kurduğu samimi ilişki filmde de sürüyor. “Hayvanla Hayvan Olmak” kitabının yazarı, genelde insanları azarlayan bir profesör. Özgün bir hayvanseverliği olduğundan, hayvanlara da abartılı bir sevgi gösterisinde bulunmaz, doğalarına saygı duyarak yaklaşır. Evinin işlerini yapan, hayvanlarına bakan ve deneylerinde ona asistanlık yapan Hediye ile aralarında ilginç ve sevimli bir ilişki vardır. Dedesinden tam alamadığı formülün eksik malzemesini bulup, mucize ilaç Kudrettin’i tamamlamaya takıntılıdır. Bu ilaç bir şekilde Sultan Şahmerdan ile Rıza Kabakoz’un kulağına gidince birbirinin rakibi ve aşığı iki zengin at sahibinin çekişmesi gelir Profesör Niyazi Gül’ü bulur. Niyazi bir yandan ilaç üstünde çalışırken şantajdan insan kaçırmaya, başına gelmeyen kalmaz. Eğlence de buradan çıkar.
Osurmalıdan mesajlıya bir komedi filmleri patlaması yaşandığı malum. Bir ayağı cinsiyetçi tuvalet mizahında bir ayağı doğaya, çevreye, mahalleye duyarlılıkta, yerine göre birini daha sıkı basan, öbürünü havada tutan filmlere her hafta yenileri ekleniyor. Birkaç binden milyonlara kadar da gişede yolu var. BKM’nin haklı namı, bunların nispeten eli yüzü düzgün olanlarını yapmak. Niyazi Gül Dörtnala da, sadece seyircinin zekasına hakaret etmeyen bir film olması ile bile farklı. Ama işlemeyen bir şeyler var. Ne senaryonun, ne oyunculuğun (özellikle Ata Demirer) başarılı olmadığı söylenebilir. Toplamda ise pek bu inceliklerin hakkını veremiyor. Çanakkale’nin Geyikli’sinden bu kez İzmir’e yol kısa da olsa yolculuk bölgeler arası. Eyyvah Eyvah’ın rahat ve şaşkın Trakyalı kahramanının yerini, Şebnem Bozoklu’nun sürekli yerel deyimlerle her şeye atarlı Egeli Kısmet’i almış. Fikir olarak ilginç, İzmirli temsilinin özgünlüğü keşke daha çok hissedilseydi.
Mesele biraz şu; Eyyvah Eyvah’taki gibi Ata Demirer’in alıp sürüklemesi, dolayısıyla, skeçlerden alışık olduğu kendi tiplemesinin yönetimini ele alması pek mümkün değil bu kez. Karakter pek öyle biri değil, daha soğuk. İşte onun ihtiyacı olan ritim, filme hakim olan değil. Bunlar seyirci çekemez demek değil elbette. Güldürmez de değil, komedi seven seyirci mutlaka daha iyilerini izlemiş olsa da.
Evrensel'i Takip Et