Herkesin dili dini kendine mi?
Fotoğraf: Envato
“HDP Seçim Bildirgesi” hak ve özgürlükler manzumesi olmakla birlikte herhangi birini çok öncelememesi tartışmalardan kaçınma kolaylığından mı yoksa hiyerarşi kurmayı bilinçli olarak reddetmesinden mi kaynaklanıyor? Ayrımlarını görememekten mi kaynaklanıyor, özellikle ayrıştırmamaya mı özen gösteriyor? Haksızlık da yapmayalım, üzerinde çok çalışılmış incelikler taşıyor.
Diyaneti kaldıralım, tarikatları, cemaatleri serbest bırakalım mı? (AKP: İkisi de olsun, CHP: Birincisi olsun).
Zorunlu din derslerini kaldıralım,seçmelileri artıralım mı?(AKP:Onlar konuşuyor, ben çoktan ikisini birden yaptım).
Bilimsel laik eğitimi savunalım, üniformaya karşı olalım, daha ağır olan her tür dini kıyafeti serbest bırakalım mı? (AKP: Ben çoktan serbest bıraktım).
Ana dilini eğitim dili yapalım, Türkçeyi öğretelim mi? (AKP, CHP: Türkçe eğitim dili olsun, anadilini öğretelim).
Eşitlikçiliği esas sayalım, piyasacılığa biraz dokunalım mı? (AKP, eşitsizlik insanın fıtratından. CHP: eşitsizlik olur, sosyal devlet dengeler).
Yerelleşelim, birliği bozmayalım mı? (AKP: İlla da başkanlık olsun, CHP: Anayasanın başına dokundurtmayacağım).
AKP’ye, başkanlığa destek olmayalım, MHP’den CHP’den uzak duralım mı?
Rahmetli Erbakan, gelip gidip Süleyman’a kerhen destek oluyordu, sonra hep kendine yontuyordu. Demirel 1997’de görevi Ecevit’e vererek yılların hıncını Erbakan’dan çıkardı, bu arada ezeli rakibi Ecevit’in de gönlünü almış oldu. Erbakan ise Erdoğan’ı sunarak Demirel’den hıncını çok daha ağır bir şekilde aldı gibi.
Siyaset zor zanaat, yaşam da zaten tekdüze bir şey değil, antinomiler, paradokslar taşıyor. Diyalektik, aklın ikiliği Antik Yunan’dan bu yana problem, Platinus, Gazali kalbi, mistik birlikle aşmaya çalışıyor bu ikilemleri. Hegel de biraz öyle. Levi-Strauss’a göre ilkeller kendini hem balık hem insan, Giritliler kendini hem boğa hem insan görebiliyordu.
Modern insanın durumu çok parlak değil, kendini çoğu zaman makine gibi görüyor. Postmodernizm ise daha bi’şizofrenik, her kılığa girebiliyor.
Eski zamanda kalmış modern kızlar iyi bir sentez olabilir mi? Bilemiyorum.
Yeniden ana sorulara dönersek beş konu bana önemli gözüküyor:
Gelenekçilik (cinsiyetçilik), dil,din,demokrasi ve ekonomi.
1- HDP kadınlar konusunda net, zor coğrafyada ciddi bir dönüşüm de sağladı.
2- Dil. “Ana dilinde eğitim Türkçeyi öğretme” formülü bir modeldir. Ancak ana dillerinde eğitim derken herkesin sadece kendi ana dilinde eğitimi anlamında kullanıldığında hemen bütün çocukları dil temelinde ayrıştırmış oluruz, Kürt Kürtçe, Türk Türkçe, Laz Lazca okula gibi. İlk 4-5 yıl böyle. Zor bir model. “Türkçe eğitim yüzyıllardır bize zorlanıyor” eleştirisi yerinde bir eleştiri, ama tam da bunu aşmak gerekirken yeniden tek dile dönülmemeli, oysa çift dilli çok dilli eğitim daha uygun ve çoğulcu olabilir.
3- Din. Diyaneti kaldırma, zorunlu din dersini kaldırma cesur bir söylem. Yerine seçmelileri, dini kıyafetleri, tarikatları, cemaatleri verme zor seçenekler. Anadolu’da her şeyden daha çok özgür kafalara ihtiyaç var. Hele de Doğu ve Güneydoğu’da çok daha gerilere doğru gidilebilir.
4- Yerelleşme. Bölgesel eşitsizliklerin olduğu, iç barış ve iç bölüşüm ilişkilerini asgari düzeyde çözememiş coğrafyalarda yine zor bir konu. Demokrasi yerine mikromilliyetçilikleri tetikleyebilir, kimse kimseyle paylaşmak istemeyebilir. İzmir ve İstanbul, sahil ve Batı kesimi bundan kârlı çıkabilir.
5- Ekonomi. Eşitçiliğin ölçütü insan, doğa. Piyasanın değeri, ölçütü para. Kadın, ekosistem, yerel hizmet ve idare toplumun denetimine bağlanmalı.
Sonuçta seçim bildirgesi, biraz ondan biraz bundan. Kozmik kanun da zaten çorba kanunu değil mi? Hayat çorba kanunu ile başlamadı mı?
Bir dostum,“Bir sonraki seçim de çok uzak sayılmaz. 8 Haziran’da yeni bir seçimi konuşmaya başlayabiliriz” diyor. Seçimlerle hayallerimizi gerçekleştirmeyi heyecanla beklerken saçlarımız ağardı.Alana inen,gücü olan kazanır.Birbirine yakın olan ittifak kurar. İttifakın dışında kalan elenir gider.
Kuyruğu dik tutmak pratikte bir işe yaramayabilir. Pratiğe uyarlanıp gitmek, bloklar, birlikler de teoriyi zorlayabilir.
Biraz sandık, her şey sandık da değil.
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44
- Tarihleri, çağları, problemleri karıştırmak: Ahilik de işletme de amaç ve işleyiş olarak okul değil 23 Ağustos 2024 04:46
- YKS, eğitim ve şehirler: Üniversitede resesyon, şehirde resesyon ve göç 16 Ağustos 2024 04:15