Renault'da, metal iş kolunda neler oluyor?
20 yıldan beri, hemen her Türk Metal-MESS yapımı “ihanet sözleşmesi” sonrasında aynı gelişmeler yaşanıyordu: Türk Metal’e üye işçilerin çalıştığı Renault başta olmak üzere başlıca büyük işletmelerde işçiler, “ihanet sözleşmesi” dedikleri sözleşmeye karşı çeşitli biçimlerde tepki gösteriyor, çeşitli eylemlere başvuruyor, hatta “toplu istifalara” varan gelişmeler oluyordu. Bu gelişmeler karşısında patronla iş birliği içindeki Türk Metal yöneticileri, mücadelenin önünde olan işçileri işten atarak, saldırıların hedefi yaparak, sindirerek başkaldırıyı eziyordu!
Bu sefer de bugüne gelen süreç, benzer biçimde; işçilerin, yemekhanede ve fabrika önündeki kimi lokal tepkileriyle başladı, gelişti. Kısa süre sonra da sönmüştü. Ne var ki, 2015’in mart ayında Türk Metal ve Bosch patronu arasında imzalanan sözleşme MESS’le yapılan sözleşme kapsamındaki Türk Metal üyesi işçileri ayağa kaldırdı. Çünkü bu sözleşme hem işçilerin taleplerinin karşılanması bakımından daha iyiydi, hem de iki yıllık olarak imzalanmıştı.
İşçiler “Madem ki daha iyi bir sözleşme imzalanabiliyordu neden bizim sözleşmemizi sattınız!” diyerek, yeniden ayağa kalktılar.
Bir farkla ki işçiler, bu sefer, geçmiş deneyimlerinden ders alarak harekete geçerken, “İşten atılmalara izin vermemeyi kırmızı çizgi”leri olarak belirlediler. Çünkü Türk Metal’in, işçi kendi iradesiyle harekete geçtiğinde ilk yaptığı şey mücadeleye önderlik eden ya da ettiği varsayılan işçileri patronla iş birliği içinde işten atarak işçilerin mücadelesini ezmekti. 1998’deki Türk Metal’den istifa başkaldırısından beri bu değişmez bir kuraldı!
Nitekim Renault’da üç gün önceki gece vardiyasında 2 işçinin işten atıldığının ortaya çıkması ve üç vardiyadan 16 işçinin atıldığının duyulması üzerine Renault işçileri, işi durdurarak patronla kendi seçtikleri temsilcilerle görüştü. Atılan işçileri geri almak zorunda kalan Renault patronu, sözleşmenin yenilenmesi için de işçilerin taleplerini dikkate alacakları konusunda söz vermek zorunda kaldı.
Ve son gelişmeler, Türk Metal’in adamlarının işçilere saldırmasına tepkiyle birleşince üç gün içinde TOFAŞ, Mako, Coşkunöz, Valeo gibi fabrikalarda da eylemler başladı.
Son günlerdeki Renault merkezli gelişmelere bakıldığında;
1) İşçilerin işyerlerinde, vardiyalara ve kısımlara göre örgütlenmeye başladıkları; bu amaçla komiteler oluşturmaya giriştikleri,
2) Patron-Türk Metal iş birliği ile sürdürülmek istenen işçi kıyımlarına karşı işçilerin izin vermeme kararlılığının süreceği,
3) Türk Metal’in işyerindeki atanmış temsilcilerin ve Türk Metal’in yöneticilerinin tanınmadığı, işçilerin kendi temsilcilerini seçerek patronla görüşme ve taleplerini savunmada inisiyatif aldıkları,
4) Mücadelenin, Renault, TOFAŞ, Coşkunöz, Mako gibi büyük fabrikaları da kapsayarak Bursa çapında Türk Metal’in örgütlü olduğu işletmeleri içine almaya başladığı,
5) Türkiye’nin her yanındaki MESS-Türk Metal ihanet sözleşmesinin mağduru işçilerin Bursa’daki gelişmeler karşısında suskun kalmasının beklenemeyeceği; tersine mücadelenin yayılmasını kışkırtacak gelişmelerin olacağı, hatta bu gelişmelerin diğer sektörlerdeki işçileri de mücadeleye çekme imkanlarının hızla çoğalacağı çok anlaşılırdır.
Bütün bu gelişmeler içinde şu bir gerçek ki, bundan sonra nasıl bir örgütlenmeye gidecekleri, sendikal mücadelenin nasıl bir noktaya geleceği; Türk Metal’de mi kalınacağı, Birleşik Metal-İş’e mi geçileceği, yoksa yeni bir sendika mı kurulacağı… gibi seçenekler için belirleyici olanın, işçilerin bu mücadele içinde yürütecekleri tartışmalarla vereceği karar olduğudur. Burada esas, işçilerin büyük çoğunlukla bir seçenek etrafında birleşmesidir. Eğer bu tartışmalar doğru ve işçi yığınlarından kopmadan sürdürülürse, işçilerin, özgür iradeleriyle nasıl ve hangi sendikada örgütlenecekleri sorusuna en doğru yanıtı vereceği apaçıktır. Esas olan işçilerin sorularını tartışarak, kararlarını özgür iradeleriyle vermeleridir.
Evrensel'i Takip Et