HDP’ye saldırının arkasında ne var?
Fotoğraf: Envato
HDP’nin Adana ve Mersin örgütlerine yapılan bombalı saldırı beklenmeyen bir şey değildi. Neredeyse HDP’nin kurulduğu günden beri rahatsızlıklarını ifade edenler, bu rahatsızlıklarını HDP’nin seçime girme kararı almasıyla birlikte doruğa çıkardılar. Seçim propagandalarının başladığı dönemde ise rahatsızlıklar hakaretlere ve fiziki saldırılara dönüştü.
HDP’nin kurulduğu dönem söylenenlere bakalım. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan başta olmak üzere dönemin AKP ve hükümet yöneticileri HDP’yi kitleler nezdinde küçük düşürmek için olmadık yollar denediler. Öncelikle söyledikleri, HDP’nin İmralı’dan verilen talimatla kurulduğu ve teröre hizmet edeceğiydi. HDP’nin kuruluşunda PKK liderinin yadsınamaz bir payının olduğu görmezden gelinemez. Hatta fikir babası bizzat Öcalan’ın kendisidir. Ancak hükümet ve AKP üyelerinin HDP’nin kuruluşu ile birlikte başlattıkları bu algı operasyonunun temel nedeni, dedikleri gibi talimatla kurulması veya ‘teröre’ hizmet etmesi değil tam aksine Erdoğan’ın diktatoryal emellerine set çekecek yegane güç olacağını görmeleriydi.
HDP kuruldu ve giderek etkin olmaya başladı.
Bu kez HDP’yi Eş Başkanı Selahattin Demirtaş üzerinden vurma girişimleri başladı. İlk yaptıkları Selahattin Demirtaş’ı çözüm karşıtı gibi göstermek oldu. Daha Erdoğan başbakan iken başlayan çarpıtmalara göre çözüm sürecinde her şey tamammış da sürecin önüne taş koyan Selahattin Demirtaş’mış.
Hem HDP’nin etkisi, hem de Erdoğan, hükümet ve AKP’nin rahatsızlığı seçim döneminde daha somut biçimde açığa çıktı. Anketler, kitlelerin ilgisi, HDP’nin seçim bildirgesi, umulmadık kesimlerin Eş Başkan Demirtaş’a ve HDP’ye güven ve ilgi duyarak yönelmesi ve en önemlisi de HDP’nin barajı aşıp parlamentoya girmesi durumunda AKP’nin hükümet olmasının bile zor olacağının görülmesi saldırı ve hakaretleri doruğa çıkardı.
Çok açıktır ki HDP’ye yönelik saldırgan dilin ve hakaretlerin odağında bizzat Cumhurbaşkanının kendisi var. Seçim propagandaları ile birlikte kendi partisine ve atadığı başbakana bile güvenmeyip toplu açılış törenleri adı altında miting meydanlarına inen Erdoğan, üç sözünün birinde HDP’ye ve Demirtaş’a vurmaya başladı. Bu yetmez, zaten gıdım gıdım ilerleyen süreci tamamen bitirdi, 3 yıl boyunca üzerinde uzlaşılan, Dolmabahçe’de kamuoyuna ortak deklare edilen her şeyi yok saydı. Çözüm süreci ile ilgili başlangıçta “Kefen giyip bu yola çıktık” diyen Erdoğan, sürecin AKP’ye ve kendisine hizmet etmediğini görünce, “Bana yaramayan ölsün” demekten çekinmedi.
Elbet bir liderin devasa bir sorunun çözümü sonrasında beklenti içinde olması kadar doğal bir şey yok. Ama görünen o Erdoğan sorunu eşit ve adil bir biçimde çözüp büyük resimden beklenti içinde olmak yerine kendi emellerini yaşama geçireceği bir tablo tasavvur etmiş.
HDP’ye yönelik Mersin ve Adana saldırılarının arkasında, sözünü ettiğimiz bu bakış açısını aramak gerek. Gidişatı engelleyemeyenler bu kez ortamı terörize ederek önünü kesmeye çalışıyorlar.
Peki, bu girişimler Mersin ve Adana saldırıları ile durur mu?
Güç kirliliği yaşayanlar aynı zamanda gözü kara davranırlar ve açıktır ki emellerine ulaşmak için her yolu denerler. Bu nedenle seçime kısa süre kalmasına rağmen daha birçok provokasyonun yaşanmasının muhtemel olduğunu şimdiden söyleyebiliriz.
Dikkatli olmak gerek, çok dikkati olmak gerek...
- Evrensel ailesine yürekten teşekkürlerimle... 14 Şubat 2018 00:52
- Oyun kuruculuk bitmişti, oyun bozuculuk da bitiyor!.. 17 Ocak 2018 00:17
- Irak Kürdistanı'nda durum dünden iyi değil 10 Ocak 2018 00:15
- Tükenmeyen umut en büyük kazanımdır 03 Ocak 2018 00:53
- Gidişat iyi değil 27 Aralık 2017 01:00
- ABD, Türkiye'yi defterden sildi mi? 20 Aralık 2017 00:15
- Duymayanlara duyurmak, işitmeyenlere seslenmek… 06 Aralık 2017 00:02
- Kerkük, Kürtlere ders oldu mu? 29 Kasım 2017 00:15
- Erdoğan, Rusya’yla büyük oynuyor 22 Kasım 2017 00:53
- MHP'nin baraj, AKP'nin çoğunluk telaşı 14 Kasım 2017 23:48
- Kürtler yine seçim dışına itilir mi? 08 Kasım 2017 00:15
- AKP hükümeti treni kaçırdı 01 Kasım 2017 00:55