Erdoğan ve AKP’nin kabusu gerçek olacak!

İktidarların seçimlerle gelip gittiği, az çok demokrasinin olduğu bir ülkede, seçime katılan partilerden birinin ofisine bombalı saldırı yapılsa, o ülkede Cumhurbaşkanından İçişleri Bakanına, Başbakandan parti liderlerine, emniyet güçlerinin sözcülerinden basına… herkes topyekün, bu saldırıyı lanetler, saldırıyı yapanların ortaya çıkarılması uğruna her şeyin yapılması için tutum ilan ederdi!
Ama, önceki gün HDP’nin Mersin ve Adana il merkezlerine yönelik eş zamanlı bombalı saldırıdan sonra, böyle “topyekün” bir tepki ve karşı durma tablosu ortaya çıkmadı. Daha da önemlisi muhalefet partileri olup biteni kınadılar ama ülkenin Başbakanı, adeta yarım ağız, daha çok da kendilerini suçlayan açıklamalara tepki gösterdi. Tıpkı yardımcısı Yalçın Akdoğan gibi!
Yandaş basın ise, saldırıyı lanetlemeyi es geçerek, saldırının, “Barajı aşamayacağı ortaya çıkan HDP’ye destek için PKK ve HDP yandaşı güçler tarafından yapıldığını” iddia edecek kadar ahlak, akıl ve vicdandan uzak bir tutum takındı.
Ama bütün bu tavırlar içinde en dikkat çekici olanı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tutumudur.
Her gün her konuda, en basit eleştirilerini bile kürsülerden yüksek sesle haykırmayı tarz edinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP’nin iki ofisine yapılan bombalı saldırı karşısında “derin sessizlik” tutumunu benimsedi. Ve saldırıdan sonra çıktığı Samsun mitinginde Erdoğan, saldırıdan bir sözcükle bile söz etmedi. Dahası kendi yerine Sözcüsü İbrahim Kalın’ı kameralar karşısına çıkararak, saldırıdan çok kendisine ve Hükümete yönelik eleştirilere yanıt verdirdi!
Açıklamasında; “Türkiye’de herhangi bir siyasi partiye yapılan saldırı, bütün siyasi partilere yapılmıştır” diyen Kalın’ın, “Henüz daha mahiyetini bile bilmeden, detaylarına hakim olmadığınız, aydınlatılmamış bir olayla ilgili kalkıp Sayın Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, Hükümete yönelik ithamlar kabul edilebilir değildir” diyerek aslında saldırıdan çok kendilerine yönelik eleştirilere yanıt vermeye çalışması, elbette çok manidar bulunmuştur.
İçişleri Bakanı Sabahattin Öztürk ise kamuoyu karşısında sessizliğini koruyarak, durumdan vazife çıkaran odaklara; “Bu saldırıları çok önemsemiyoruz. Siz keyfinize bakabilirsiniz” diyen tutumunu sürdürmektedir.
Peki bu “tepki tablosu” karşısında saldırgan güç odağı ve onların yönlendirdiği saldırganlar, şöyle düşünmez mi?
- “CHP ve MHP bizim eylemimize karşı çıkmıştır bunu bekliyorduk zaten!
- Başbakan Davutoğlu ve Yardımcısı Akdoğan, bizi eleştirmiştir, “Sorumluların ortaya çıkarılması için emirler verdik…” demişlerdir ama rezervlerini de koyarak, tam karşımızda yer almamışlardır!
- AKP’li basın ise bizi gözlerden saklamak üzere “eylemi PKK ve Kürt güçlerinin üstüne atarak”, arkasında saklanacağımız sis bombası atma rolü üslenerek, onlardan beklediğimiz desteği en ilerden vermişlerdir!
- Cumhurbaşkanı ise; saldırının arkasından çıktığı miting meydanında saldırıdan hiç söz etmeyerek, bize verebileceği en büyük desteği vermiştir!”
Dolayısıyla, bugüne kadar HDP’ye yönelik saldırıları organize edenlere karşı hiçbir işlem yapılmadığı gibi, bu bombalı saldırıların arkasından da ciddi soruşturma yapılacağına kimse inanmıyor.
Devletin en yukarı katından başlayarak emniyet görevlilerine kadar yansıyan, saldırganlara gösterilen hoşgörü, sırt sıvazlama tutumu, elbette ki saldırganları cesaretlendirecektir. Ve öyle anlaşılmaktadır ki, AKP ve Cumhurbaşkanı HDP’nin önününü kesmek için siyasi gerilimi artırmayı tek çıkar yol olarak tespit etmişlerdir. Bu yüzden de saldırıların durması, durdurulması beklenemez.
Ancak şu da bir gerçek ki, bu saldırıların HDP’yi durdurması, HDP’nin bir “suç örgütü” olarak gösterilerek gözden düşürülmesi artık kolay değildir. Bundan da önemlisi, önceki gün HDP’nin çağrısıyla tüm ülke sathında, HDP’ye yönelik saldırıları protesto eden kitlelerin coşkusu sloganlarına ve tavırlarına yansıyan kararlılığı, HDP’nin saldırılarla sindirilemeyeceğini de göstermiştir.  
Çünkü halk artık olup biteni AKP’nin gözüyle değil kendi gözüyle görmeye başlamıştır.
Bu yüzden Erdoğan ve AKP’nin, “Ya HDP barajı aşarsa” kabusu gerçek olacaktır!