28 Mayıs 2015 01:00

Öğrenen ve öğreten işçi

Öğrenen ve öğreten işçi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Metal işçilerinin grev ve direnişi hem metal sektörü işçileri hem tüm işçi sınıfı hem de işçi sınıfı davasına; proletarya ve emekçilerin sömürü ve baskı sisteminden kurtuluşu mücadelesinin tüm emek militanlarına önemli eğitim materyali ve ciddi dersler çıkardı.Ülkenin en modern, en ileri sektörlerinden birinde yaşanan, Renault’da 9 maddelik protokolle sonuçlanan, TOFAŞ’ta kimi taleplerin kabulüyle sona eren, Ford işletmelerinin ülke içi ve dışı tüm birimlerinde paniklemeye yol açan bu grev ve direnişin bir kez daha açığa çıkarıp dost-düşman herkese kanıtlarıyla sunduğu şudur:
İşçi sınıfı ile kapitalistler arasındaki sınıf mücadelesi dolaysız olarak üretim alanları ve birimlerinden başlar. Üretim süreci, artıdeğer sömürüsünün gerçekleştiği süreç olduğu gibi, sınıf çatışmasının da başladığı yer ve süreçtir.
Kapitalist gelişme, emekçileri basit üretim aletlerinin mülkiyetinden yoksun kılarak patronların ucuz emek gücüne dönüştürürken, onları kaçınılmazlıkla işletmeler içinde biraraya getirir, benzer ya da aynı koşullarda yaşamaya mahkum eder. İşçilerin birlikte hareketleri ve mücadelelerinin temeli bu süreçte ve bu alanlarda oluşur/oluşturulur. Kapitalistler işçilerin birlikte hareketini engellemek için bölge, ulus, din-mezhep, sektör vb. gibi farklılıkları istismar ederek, sınıf dayanışmasının bu ilk, ve gelişmesiyle siyasal-ideolojik mücadeleye alan açan “kendiliğinden hali”ni önlemeye girişirler.
Kapitalistler ile onların çıkarlarının bekçiliğini üstlenen burjuva devletinin tüm organları, işçilerin mücadelesinin karşısında birlikte yer alırlar. Hükümetler, devletin yerel idari temsilcileri, polis ve jandarma, sermaye basını, sermaye şirketlerinden beslenen ve burjuva iktidarının gücüne yedeklenmiş politikacı, yazar ve iktisatçılar tümü birden işçilerin karşısında birleşirler. Doğrudan baskı, saldırı, yasak ve aldatma amaçlı yalan propaganda, işçi direnişlerinin bitirilmesi, etkisiz kılınması, yayılmasının önlenmesi amaçlı olarak birlikte sürdürülür.
İşçilerin üyesi oldukları sendikalar, eğer işçilerin dolaysız yönetiminde ve denetiminde olmayıp kapitalistler ile hükümetlerinin işbirliğinde, onlarla çıkar birliği içinde hareket eden, işçi karşıtı-düşmanı patron sendikaları türünden ise, işçilerin eylemine karşı patronlar ve devletin zor ve baskı kurumlarıyla birlikte hareket eder; işçi-emekçi mücadelesini bastırmaya ve etkisiz kılmaya çalışırlar.
İşçilerin herhangi kazanım için, karşılarında yer alan tüm bu sınıf düşmanları cephesini yenebilecek taktikler geliştirmeleri şarttır. Bölünmemeleri, birbirlerini küçük kesim ve birey çıkarları için terk etmemeleri, birlikte karar alıp uygulamaları; sadece eyleme geçtikleri işyeri ve fabrikalarda değil, sınıf kardeşlerinin bulunduğu tüm üretim ve yaşam alanlarında direnişin gelişip yaygınlaşması için çaba göstermeleri gerekir.
İşçiler, toplumun tüm öteki ezilenlerinin uğradıkları baskı ve saldırılara karşı aldıkları tutumun, kendi eylemleri ve mücadelelerinin başarısı için de önem taşıdığını bilerek, toplumun en örgütlü kesimi olarak onlara da öncülük etmeli, sermaye ve devleti karşısında birlikte hareketini örgütlemeyi ihmal etmemelidirler.
**
Metal grev ve direnişi, bu birkaç ana başlık altında belirtilenlerle birlikte birçok başka olgusal gerçekliğe de yeniden açıklık kazandırdı. Renault işçileri başta olmak üzere, grev ve direnişi gerçekleştiren işçiler, en hızlı ve kolay örgütlenebilen toplumsal kesim olduklarını gösterdiler. Komiteler oluştu, kararlar alındı ve uygulandı. Patronlar, polis ve hükümet ve Türk Metal gibi bir patron-hükümet sendikası bir yanda; proleter ve emekçiler diğer yanda; iki sınıf-iki cephe oluştu; bu bir kez daha yaşandı, görüldü, tecrübe edildi ve mücadele deneyimi hafızasına kaydedildi.
Renault, TOFAŞ ve Ford gibi uluslararası bağlantılara sahip işletmelerin ülkedeki ve diğer ülkelerdeki yöneticilerini saran telaş ve korku kimi tavizler verilmesine yol açmakla birlikte, işçileri bölme ve patron sendikasını dayatma esas tutum oldu. Buna rağmen toplu istifalar ile Türk -Metal bir kez daha tokat yedi ve bundan da önemli olarak, işçilerin büyük çoğunluğu yönünden onun sermaye uşağı kimliği bir kez daha netlik kazandı. O artık tümüyle lanetli bir mafya örgütü sayılıyor.
İşçiler, artık daha deneyimli olduklarını söylerlerken, sadece düşmanlarının yüzünü daha net gördüklerinden değil, kendi hata ve eksikliklerinin de bilinciyle konuşmaya başlamışken, bu tutum ve “özeleştiri”, irili-ufaklı tüm işletme ve fabrika işçilerinin, tüm kamu emekçilerinin, mücadeleye uyanan tüm gençlik kesimlerinin ve emekçi kadın kitlelerinin mücadele deneyimi hanesine de yazılmış oluyor. Ve bu, tüm ötekilerden çok daha önemli olmuştur. Metal işçileri “meşaleye yakmış”ken, onlara, bulundukları her işletme ve fabrikada, her yaşam ve çalışma biriminde üretim ve çalışmayı durdurarak, aksatarak destek vermemiş ya da verememiş olanlar da dahil olmak üzere, proletarya ve emekçilerin tüm kesimleri bu direniş ve derslerinden sonuçlar çıkarmaksızın ilerleyemezler.
Metal grev ve direnişinin, ülkenin bir genel seçim ortamında bulunduğu; bir diktatör ve avanesinin ülkeyi yalanla, yağma ve talanla, baskı-yasak ve zorbalıkla kasıp kavurduğu bir ortamda gerçekleşmesi, aksi olması gerekirken, direnişe ilginin dağılması gibi bir olumsuzlukla da karşı karşıya kaldı. Böyle olması, bir yalan ve istismar fabrikası gibi işleyen tiran ve onun oluşturduğu yağma sofrasında tıksırıncaya dek yemekle kalmayıp ceplerini, kasalarını dolduran çanak-yalayıcı takımının istediği bir şeydi. Ama yine de, Fransa, Almanya ve İtalya dahil olmak üzere uluslararası etkide bulunduğu görüldü.
İşçi sınıfı mücadeleyi sürdürüyor; öğreniyor ve öğretiyor. Seçimlerde de umulur ki, kendisi dahil tüm emekçileri yoksulluk, hak yoksunluğu, düşük ücret, aşırı çalışma, kötü yaşam koşullarına mahkum eden zorbalara; tiran ve avanesine ciddi bir vermiş olsun!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa