Haziran 2013’ten Haziran 2015’e bloklar
Fotoğraf: Envato
Önce Haziran 2013’ten birkaç not:
“Her yer Taksim/ Her yer direniş!” güçlü bir ortaklaşma ve direnme arzusunu ifade etmekle birlikte, bunun ütopik/umuda yönelik “her yer” ve “direniş” kısımlarını paranteze alırsak, geriye kalan kısmıyla Taksim’de olanlar ve bu çerçevede hemen bütün ülke sathında toplumun yüzde 30-40’ının görece desteğini alan, yüzde 30-40’ının karşı çıktığı, yüzde 20-30’unun da sessiz karşıladığı gösteriler, en nötr şekilde “duygu patlaması” olarak adlandırılabilir.
“Her yere” yayılsa da henüz “hareket” bile değil, dolayısıyla “ayaklanma” hiç değil, (…) en asgari haliyle ortada bir “direnç” bulunmaktadır. 1)Taksim’in ve Gezi Parkı’nın yıkılmasına, yerine 2)Topçu Kışlası, 3)Cami, 4)AVM yapılması projesine karşı 5)Parka çadır kuran eylemcilere 31 Mayıs’ta suyla, gazla müdahale edilmesi ve çadırların yakılmasına karşı direnç gösterilmektedir.
Direnç giderek Hükümet/AKP/Erdoğan karşıtlığına dönüştüyse, o halde AKP’nin neyi temsil ettiğine, (…) eğitimde ve sosyal yaşamda dinci reformlara; okulları, üniversiteleri, yargıyı, bürokrasiyi, orduyu, istihbaratı, belediyeleri istilasına; TOKİ, AVM, Galataport, Liman, hatta sağlıkta özelleştirmelere ve imtiyaz devirlerine; Irak, Libya, Afganistan, Yemen, Tunus, Mısır, Suriye, Ortadoğu’ya yönelik politikalarına bakmak gerekmektedir.
“Taksim’in zıddı nedir?” diye sorulsa yanıtı çok zordur ancak en azından “Neye karşıydı?” sorusuna verilen en yaygın ve yerinde yanıtlardan biri “Yaşam biçimi dayatmasına” ve “Her şeyin araçsallaştırılmasına karşı bir dirençti” denebilir. Bu araçsallaştırma ve yaşam alanlarına müdahalede en çok da “din” kullanılıyor. Görünür fay hattı “dini olan” ile “akıl aydınlanma” çatlağında oluşuyor. Biraz daha görünmez olanı ise “Her şeyin mallaşmasına karşı” insan ve ağacın birer mal olmadığı direncidir.”
“AB/D’nin de desteğini alan AKP laik ordu, laik bürokrasi ve Kemalizm’i neredeyse tümden tasfiye etti. Son 10-20 yılda yaşananlar artık Eski-Yeni, Türk-Kürt, Cahil-Okumuş, Geleneksel-Modern, hatta Sünni-Alevi yarılmalarından daha çok “zihin, yaşam biçimi, din, ideoloji kodları ile tanımlanır hale geldi. Artık esas yarılma, esas kamplaşma (…) İslami hareketler ile diğerleri arasında fay hatları boyunca yeniden şekilleniyor.”
“Blokun iki tarafı için de, gerek İslamcılar için gerekse de dinciliğe mesafeli olan diğer kesimler için uzun ve zorlu bir süreç gözüküyor. Bu süreçte, Gezi eylemlilikleri; Kemalist, Alevi, Kürt, liberal, solcu, demokrat, sosyal demokrat… kişi ve grupların ortaklaştırıcı veya sekter tavırlarına bağlı olarak farklı biçimler alacaktır.” Ancak “Sosyalistler, laik-sol Kürt hareketleri ve otoriter-seküler Kemalist çevreler arasındaki çelişkilerin ortadan kalkması ve ortak hareket zemininin oluşması yakın gelecekte de çok mümkün görünmüyor.”
Haziran 2013’ü Haziran 2015 için yeniden düşünürsek, bloklar nerede nasıl şekilleniyor? CHP, BHH, MHP, HDP… “H”leri ortaklaşıyor (“H” işin esprisi), proleterleşme değilse de iktidarsızlaşma ortak dert haline geldi veya tersten ifade edilirse AKP’nin fazlaca iktidarlaşması farklı bloklaşmaları zorluyor.
Haziran 2013’te Gezi’ye Kürt Hareketi (BDP) biraz mesafeli bir destek içindeydi. Türk Hareketi (MHP) biraz içinde biraz dışında idi. “Hizmet” uzaktı. Sonrasında Demirtaş Gezi için “Anaların ak sütü gibi aktır” diye güçlü bir destek beyan etmişti. Haziran 2015’te kaygılar ve bloklar görece daha genişliyor gibi. Hizmet hareketi de H’si ile HDP’nin barajı geçmesine yakın gibi gözüküyor.
Bloklar arttıkça ilkeler de çizgiler de zorlanıyor. Araya Mir’ler, Mele’ler, Doğan’lar da (Celali olanı ve basından olanı) giriyor. Geleceğin paradoksları da buralarda şekilleniyor.
Henüz çiftçiye, işçiye, öğretmene biraz pasif bir rol düşüyor. Sınıftan çok ideolojik bloklar görece daha öncelikli. Haziran bloku sınıftan daha çok hareketlerin H’lerine bağlı bulunuyor, sınıftan da destek istiyor.
Gezi’de de bugün de “ötekiler” değil de biraz nema, biraz AKP-Erdoğan dinciliği (4+4+4, el-Nusra, Kürtçe Kur’an, Diyanet) belirleyici gözüküyor, “ötekiler” için önceliği ise mecburen iktidarı aşma bloku oluşturuyor.
1970’lerin anahtarı MSP idi. 2015’lerin anahtarı HDP olacağa benziyor.
- AKP'nin eğitim ve bütçeleme anlayışı: Lime lime ayrıştırmanın, imam hatipleştirmenin, metalaştırmanın, peşkeş çekmenin binbir türü 15 Kasım 2024 04:43
- Cumhuriyetin 101. yılında rüya, yurttaşlık ve ana dillerinde eğitim meselesi 01 Kasım 2024 04:26
- Üniversite nedir? Araştırma ve bilgi nedir? Kariyer yapmaktan/ uzmanlık bilgisinden farkı nedir? 18 Ekim 2024 04:42
- Akademinin yeri ve değeri: 207 üniversite bir 'muhabir Rüya' eder mi? 11 Ekim 2024 04:43
- MEB istatistiklerinin gör dediği açlık, dayatma ve niteliksizlik 04 Ekim 2024 04:50
- Türk Psikologlar Derneğinin Türkiye Yüzyılı Maarif Modeline dair görüşü: Eğitim değil eğitimi ihlal modeli 27 Eylül 2024 04:42
- AKP ve MEB’in büyük mahareti: Bağnazlığı ve emek sömürüsünü sürdürmeye diplomalı çözüm 20 Eylül 2024 04:15
- Aileler çocuklarını MEB’den kurtarmaya çalışıyor: MEB eğitime, çocuklara, topluma zararlı hale mi geldi? 13 Eylül 2024 04:42
- Eğitimin sorunlarından öğretmenler ve müdür yardımcıları da mağdur 06 Eylül 2024 04:41
- Atamaların değeri değersizleştirilmesi üzerine 30 Ağustos 2024 04:44
- Tarihleri, çağları, problemleri karıştırmak: Ahilik de işletme de amaç ve işleyiş olarak okul değil 23 Ağustos 2024 04:46
- YKS, eğitim ve şehirler: Üniversitede resesyon, şehirde resesyon ve göç 16 Ağustos 2024 04:15