29 Mayıs 2015 00:55

Emeğin yalnız ve güzel direnişi

Emeğin yalnız ve güzel direnişi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Büyük medyanın ilgi alanına giremedi. Çok izlenen televizyon kanalları bazen 45 saniye, bazen de 1.5 dakikalık haberlerle olayı ancak gördü. Ama hiçbiri detaylı bir neden-sonuç ilişkisi kurmadı.  
Bursa’da 15 Mayıs günü OYAK Renault’da başlayıp TOFAŞ’a oradan, da otomotiv yan sanayinin pek çok başka iş koluna yayılan grevden bahsediyorum. 

Sadece patronaja karşı değil, aynı zamanda emekçiyi satan sendikaya karşı da girişilen bir direnişti bu. Sendikasız da örgütlenen işçilerin eylemi. 

Sosyal medyada az çok sözü edilmesine karşın, bu grevler,direnişçi işçilerin yalnız bırakıldığı, medyadan siyasal partilerine, sendikalarından sivil toplum örgütlerine kadar neredeyse hiçbir güçlü grubun desteği olmadan sürdürülen bir başkaldırı oldu. 

Kuşkusuz işçi sınıfı mücadeleleri tarihine geçecektir.

Emekçinin alın teriyle OYAK Renault’da örgütlenmiş olan sendika, işçileri tehdit ediyordu. 
İşveren, işçileri savcılığa çektiriyor, korkutarak ve tehdit ederek direnişi kırmaya çalışıyordu. Bunda belki büyük oranda başarılı olduğu da söylenebilir. 

İşçiler sadece sendikayı değil, politikayı ve politikacıları da mücadelelerine alet etmek istemiyordu. Hiçbir parti de direnişi sahiplenmedi zaten. 

Grevdeki emekçilerin büyük kısmı milliyetçi muhafazakar olduklarından mıdır bilinmez, sol örgütler grevdeki işçilere destek vermeye gitmedi. DİSK, KESK, Kamu-Sen gibi sendikalar direnişe kitlesel bir destek vermediler.

Bursa’da işçilere sadece işçilerin kendisi sahip çıktı. 

Evrensel ve BirGün gazeteleri, Hayat TV ve CNN Türk Bursa’ya muhabir yollamıştı. Bir de Anadolu Ajansı’yla DHA’nın orada olduğunu öğrendim. Bunların dışında kalan medya kurumları İstanbul’un burnunun dibindeki otomotiv grevinde haber değeri görmedi. 

Onurlarıyla emeklerinin karşılığını isteyen, işverenle akılcı pazarlıklar yapan bu yalnız bırakılmış işçiler, bir noktadan sonra kırıldı. Çarşamba günü taraflar arasında 9 maddelik bir anlaşma imzalandı. Direnişin devam etmesinden yana olan işçilere bakılırsa, pek çok talep karşılanmadan eylem sonlandı. İşveren maaş artırımıyla ilgili taleplerine de, Bosch işçileriyle benzer çalışma koşulları isteklerine de yanaşmamıştı. 

Bilgi Üniversitesinden yüksek lisans öğrencim, Gazeteci Maaz İbrahimoğlu Nokta dergisi adına Bursa’daki direnişe tanıklık etti. Bu hafta çarşamba günü OYAK Renault’da işbaşı yapıldıktan sonra Maaz’la konuştum. İşçilerin yalnız direnişine ilişkin bana şunları anlattı: “Direniş sırasında eylem alanında sadece işçiler ve aileleri vardı. İşçiler sırf devletin ve patronların sömürücü diline malzeme olmamak için, eylem alanını kimseye açmadılar. İçerideki işçiler günlerce yerde, taş üstünde yattı. Bu insanlara önce Nilüfer Belediyesinden destek geldi, fakat sonra o da kesildi. Fabrikanın önünde işçilere destek için gelen gruplar da olmadı. Yoldan geçen TIR’lar korna çalarak destek veriyordu, ama mesela hiçbir siyasi parti lideri işçilerin haklı direnişine dair tatmin edici bir açıklama yapmadı. Sürekli sokakları evi gibi gören sol gruplar ortada yoktu ve bu işçilere üç-beş battaniye bile yollanmadı. Sağcı ve İslamcı gruplar da farkı değildi. MHP’li, AKP’li, CHP’li, HDP’li işçiler vardı. İşçilerin kredi borçları, taksitleri bekliyordu ve aldıkları ücret çok düşüktü. Eylemin kırılmasında bu zor şartlar etkili oldu. Buna rağmen, hepsi birlikte çok asil ve sağlam bir şekilde direndiler.” 

Biz tabii metal işçilerinin grevinin “milli güvenlik” gerekçesiyle, bakanlar kurulu kararıyla yasaklandığı bir ülkede yaşıyoruz. Bursa’da başlayan iş bırakma eylemleri sırasında da polisin direnişçilere destek vermeye gelenleri tehdit ettiği, korkuttuğu söyleniyordu. Her ne hal ise, Bursa’daki asil ve haklı direniş tüm yalnız bırakılmışlığına rağmen tüm emekçiler için umut vericiydi. Haklarını arayan güzel insanlara çok daha yaygın destek verilmesi gereken bir direnişti. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa