Metal işçisinin yakın gündemi
Fotoğraf: Envato
Metal direnişinin öncülüğünü yapan Renault işçileri, 13 günlük direnişlerini önceki gün başarıyla tamamladı.
İşçiler 13 günlük direnişlerindeki kazanımları ve yürüyecekleri yol konusunda şu değerlendirmeyi yapıyor: “Türk Metal gibi bir sendikayı gönderdik. Kendi temsilcilerimizle karar alma hakkını kazandık. En önemlisi aramızdaki birliği kurduk. 13 gün öncesine göre bir adım öndeyiz. Taleplerimizin kalanlarını da mücadele ederek kazacağız!”
Böylece; Renault işçileri, direniş öncesi ile bugün geldikleri yer arasındaki ilerlemeyi fark ettiklerini göstermektedirler.
Dolayısıyla işçilerin zaten çıkardıkları dersleri bir de buradan tekrarlamanın çok anlamı yoktur. Ancak bundan sonrası için birkaç nokta üzerinde durmak gerekir.
Bunlardan birincisi; başka her direnişte de olduğu gibi, işçiler ayaktayken işçilerin taleplerini kabul eden sermaye sahipleri, işçi tezgahın başına dönüp günlük kaygıları ön plana çıktığında verdikleri sözlerden cayarak eski düzeni yeniden kurmada aşırı uzmanlaşmışlardır. Bu yüzden metal işçisi, “Kazandık artık işimizin başına dönüp gönül rahatlığıyla çalışabiliriz” rehavetine düşmeden, patronların oyunlarına karşı uyanıklığını ve mücadele kararlılığını elden bırakmaması gerekir.
İkincisi ise Türk Metal’in işçiler karşısında düştüğü acz ve bütün Türkiye (hatta dünya) önünde patron uşağı bir sendika derekesine düşmüş olmasına karşın (*), elindeki her imkanla işçileri yeniden Türk Metal cenderesi içine almak için her yolla mücadele edeceğidir. Bu konuda MESS’in ve birer birer işletmelerin patronlarının da Türk Metal’in yeniden eski durumuna gelmesi için çalışacakları unutulmamalıdır. Yani Türk Metal gibi bir sendikadan kurtulmak için Türk Metal’den istifa etmiş olmak yetmez, onun patronların da desteği ile işyerlerinde (baskı ya da rüşvetle) işçiler arasında yeni iş birlikçi çevreler oluşturma girişimlerine karşı mücadelenin ara verilmeden sürdürülmesi gerekir.
Kuşkusuz ki, Türk Metal’den istifa eden işletmelerdeki istifa oranı ve istifaların tüm sektöre yayılmasının düzeyi önemli olmakla birlikte, metal işçisini bundan sonraki sendikal mücadeleyi nasıl, hangi sendikanın çatısı altında sürdüreceğine dair tartışmalar gereğinden fazla uzun sürdüğünde, bu “boşluktan” Türk Metal’in yararlanarak, işçileri bölme hamleleri için cesaretleneceği de tartışılmazdır.
Mücadelenin öne çıkardığı işletmeler başta olmak üzere mümkün olan tüm işletmelerde işçiler;
1- Direnişe katılan fabrikalarla sınırlı kalmadan, tüm sektörde Türk Metal’den istifayı teşvik ederek, Türk Metal’in altını tamamen boşaltacak girişimlerini sürdürmekle,
2- Başta direnişe katılan fabrikalar olmak üzere Türk Metal’den istifaların yaşandığı ya da sendikasız ama sendikal mücadele içinde olan tüm fabrikalarda işçilerin kendi temsilcilerini seçerek, inisiyatif almalarını teşvik etmekle,
3- Hangi sendikanın çatısı altında sendikal birliklerini sağlayacaklarına karar vermek için tartışmaları zamana yaymadan başlatmak ama bütün işçileri bu tartışmanın içine çekerek, mümkün olduğu kadar çabuk karar vermekle karşı karşıyadırlar.
İş kolundaki üç sendikadan, Türk Metal’in üstünü işçiler çizmiştir! Bu yüzden de Türk Metal çatısı altında toplanmanın, tartışma konusu yapılmayacağı anlaşılmaktadır! Ama, kimi işletmelerde Çelik-İş’in bazı işçi çevreleri üstünden girişimler yaptığı haberleri de geliyor. Ne var ki, biraz nesnel bakacak her işçi Çelik-İş’in Türk Metal’in Hak-İş’teki iz düşümü olduğunu bilmektedir. Nitekim Çelik-İş, 2009’da ERDEMİR ve İSDEMİR işçilerinin ücretlerinin yüzde 35 düşürülmesinde Türk Metal’le ortak davranmıştır ve Çelik-İş’in sendikal mücadele anlayışı, bugün metal işçisinin savunduğu sendikacılık çizgisiyle taban tabana zıttır!
Geriye üstünde tartışılabilecek “iki seçenek” vardır. Bunlardan birisi Birleşik Metal-İş’dir ve son dönemdeki metal direnişi karşısındaki, mücadelenin ortaklaştırması için adım atılması gibi kimi sorunlara karşın Birleşik Metal-İş, sendikal mücadeledeki kimi uygulamalarıyla metal işçilerinin taleplerinin birbirine yakın olması nedeniyle işçilerin üstünde tartışabilecekleri bir seçenek oluşturmaktadır.
Diğer bir seçenek ise “Bağımsız bir sendika kurmak”tır!
Bu koşullarda direnişin sürdüğü işletmelerde “hangi sendika” sorunu, tartışma için erken olsa da direnişin bittiği işletmelerde ve Türk Metal’in örgütlü olduğu tüm işletmelerde hatta tüm sektörde tartışılıp çözüme bağlanması gerekecektir.
Metal işçisinin yakın geleceğe dair en önemli gündemi bu olacak görünmektedir.
(*) Türk Metal, binlerce üyesi direnişe geçmişken, “İki tarafı da itidalli davranmaya çağırıyoruz” diyerek ya da “İşçiler bizimle isteklerini konuşmuyor.” açıklaması yaparak sendikal hareketin tarihine kara bir leke bırakmayı başaran sendika olmuştur.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00