Haziran direnişinin mirası ve haziran seçimleri
Fotoğraf: Envato
Haziran (Gezi) direnişinin üzerinden iki yıl geçti. Bugün Haziran direnişiyle ilgili değerlendirmelerde en çok sorulan soru, bu direnişin bugüne neyi miras bıraktığı ve bu mirası kimlerin temsil ettiği sorusudur. Elbette bu direnişte yer alan her çevre Haziran’ın gerçek mirasçısı olduğunu iddia edebilir. Hatta Birleşik Haziran Hareketi (BHH) gibi bu direnişin birikimini ileriye taşımak amacıyla oluşturulmuş birlikler de var. Ancak bu direnişin neyi miras bıraktığını ve bu mirası kimlerin temsil ettiğini anlamak için direnişi ortaya çıkaran koşullara dönüp bakmak gerekiyor.
Haziran direnişi her şeyden önce yaşam biçimleri iktidar tarafından tehdit edilen bütün toplumsal kesimlerin bir başkaldırısı idi. Başka bir değişle iktidarın belirlediği yaşam biçimini (piyasacı-muhafazakâr yaşam biçimini) bütün topluma dayatmasından rahatsız olanların isyanıydı. AKP bir yandan Suriye’ye müdahale politikası üzerinden Alevilere ve Kürtlere karşı el Kaideyi kendine dayanak yapıyordu. Öte yandan insanların yaşam alanlarını talan eden bir yağma ve yaşam biçimlerini tehdit eden bir muhafazakarlaşmayı dayatıyordu. İşte Haziran (Gezi) direnişi bu dayatmaya karşı olan ve olağan süreçlerde yan yana gelmesi pek düşünülemeyecek bütün toplumsal kesimleri birleştirdi. Bu direnişe katılanların ortak paydası da giderek bir tek adam-tek parti düzenine; bir dikta rejimine dönüşen AKP iktidarına karşıtlıktı.
Bugün Erdoğan, Haziran direnişinin nedeni olan baskı rejimini kalıcılaştırmak için “Türk usulü başkanlık” istiyor. Erdoğan, 7 Haziran seçimlerini bu başkanlık için bir varlık-yokluk sorunu olarak gördüğünden AKP-Davutoğlu’na bile güvenmiyor. Meydan meydan dolaşıp kendisine başkanlığın yolunu açmak için oy istiyor.
Peki, ülke hangi koşullarda seçimlere giriyor?
Öncelikle AKP-Erdoğan’ın Suriye’de el Nusra aşkının yine alevlendiğini görüyoruz. Öte yandan Kürt sorununda çatışmasızlık-müzakere sürecini sona erdirmeye yönelik her türlü provokatif girişimden geri durmuyorlar. Emekçilerin talepleri ve seçimlerde bu talepleri dillendiren partiler karşısında patronları bile yeterince ses çıkarmamakla suçluyorlar! Ve elbette olası yeni haziranlara karşı ‘iç güvenlik yasası’na sarılıyorlar.
İşte böylesi bir süreçte Haziran’ın bize çağrısı nedir dersek, herhalde bu direnişe katılan herkes yine “Bugünümüzü ve yarınımızı AKP-Erdoğan pençesinden kurtarmak” diyecektir. Zaten Haziran direnişinin bugüne bıraktığı en önemli miras, AKP-Erdoğan’ın dayatmalarına ve toplumu kamplaştırmasına karşı toplumun en geniş kesimlerini demokratik bir geleceği ve ortak yaşamı birlikte kurma mücadelesinde bir araya getirebilmesi değil miydi?
Şimdi gelelim asıl sorumuza, bugün Haziran’ın bu mirasını en iyi kim/kimler temsil ediyor?
Bu soruya “Haziran direnişine katılan en geniş kesimleri kim kucaklayabiliyor ve AKP iktidarını gerileterek Erdoğan’ın başkanlığını kim engelleyebiliyorsa bugün Haziran’ın mirasçısı da odur” dersek yanılmış olmayız. Bugün seçimler AKP-Erdoğan ve HDP arasında geçtiğine (AKP-Erdoğan bütün seçim stratejisini HDP’yi barajın altında bırakma üzerine kurduklarına) ve AKP-Erdoğan’ın düzenine ve başkanlık hevesine en büyük darbeyi HDP’nin barajı geçmesi vuracağına göre, sorumuzun tereddütsüz cevabı da HDP’dir. Kürt demokratik hareketinin Haziran direnişinin ilk günlerinde Öcalan ve devlet heyeti arasında başlamış olan görüşmelerin etkisiyle bu direnişe mesafeli davranması, bugün HDP etrafında oluşturulan demokratik mücadele birliğinin bu mirasın taşıyıcısı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir. Kaldı ki bu sürece dair değerlendirme ve özeleştirisini yapan Kürt hareketinin, BHH bileşenleri başta olmak üzere bütün demokrasi güçlerine Haziran’ın ruhuna uygun bir şekilde “Ülkeyi AKP felaketinden kurtarmak için” yaptığı ittifak/ortak mücadele çağrısı da orta yerde durmaktadır.
Son olarak belirtelim. Elbette seçim-parlamento tek mücadele biçimi-alanı değildir. Ancak 7 Haziran seçimleri, Haziran’ın AKP ile eksik kalmış hesaplaşmasını tamamlamak için tarihi bir fırsata kapı aralamaktadır. Nasıl Tunus’ta AKP’nin muadili en Nahda’nın seçim yenilgisinin demokratik bir kazanım olduğu göz ardı edilemezse, HDP’nin barajı geçmesi de AKP iktidarına darbe vuracak ve bütün demokrasi güçlerinin kazanımı olacaktır.
Öyleyse rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Haziran direnişi, bütün mirasçılarını AKP-Erdoğan düzenine ‘dur’ demek için HDP’yi desteklemeye ve hep birlikte mücadelede yeni bir sayfa açamaya çağırıyor!
- Mesele sadece Erdoğan'ın adaylığı mı? 17 Ocak 2025 05:25
- Adsız süreç, çözümsüz barış! 14 Ocak 2025 05:00
- Trump, Erdoğan’ı niye övüyor? 10 Ocak 2025 04:40
- Türkiye-İsrail rekabeti ve Kürt sorunu 07 Ocak 2025 05:30
- Suriye’deki gelişmeler ve kapısı aralanan yeni ‘süreç’ 03 Ocak 2025 07:30
- Öcalan'ın mesajı ve yeni sürecin işaretleri 30 Aralık 2024 12:47
- HTŞ yönetimi ve Suriye'nin etnik-dinsel fay hattı 27 Aralık 2024 06:20
- Suriye ve yeni Osmanlıcılık 24 Aralık 2024 05:00
- Düğüm yine Kobanê'de çözülecek! 20 Aralık 2024 05:30
- Yeni Suriye kurtlar sofrasında! 17 Aralık 2024 05:00
- Ankara'da Rojava pazarlığı 13 Aralık 2024 10:10
- Esad rejimi sonrası Suriye ve Ortadoğu’yu ne bekliyor? 10 Aralık 2024 05:30