‘Fetih’, seçim, Gezi ‘hanedan’ın çöken hayalleri!
Yalanın alanı daraldıkça, söylediklerine halkın inanmadığı görüldükçe, Goebbelsçi kara propagandacıların kılavuzluğundaki AKP propagandası, “inanılmazlık” handikabını yalanı büyüterek, yalanı halkın zekasıyla açıkça alay etme düzeyine çıkararak aşmaya çalışıyor.
AKP propagandası, önceki gün İstanbul Yenikapı’da yapılan AKP’nin seçim mitingini, “Fetih Şöleni” diye yutturdu. Böylece halkı aptal yerine koymuş olmakla da yetinmedi, bütün bir töreni; “en büyük ekran”, “en büyük kürsü”, “en büyük koro”, “en büyük bayrak”,… gibi pek çok “büyük” propaganda malzemesini Devletin Hazinesi’nden ve İBB’nin kaynaklarından sağlayarak, “suç işlemekten” geri durmadı!
“Fethin 562. yılı şöleni” böylece seçime bir hafta kala en büyük “AKP Seçim Şöleni” olarak gerçekleştirildi.
İstanbul’u fethettiklerine bir türlü inanamayanlar, her yıl “fetih şöleni” yaparak kendilerini inandırmaya çalışıyorlar ama Erdoğan ve onun diz dibi ideologları, “fetih” için yeni bir tarih de uydurmak için çalışıyorlar.
Erdoğan bu uydurma tarihin ana fikrini belirlemiş bulunuyor: kendisinin belediye başkanı olduğu 1994’ü “fethin yenilenmesi”nin ilk adımı olarak gösteren Erdoğan, 7 Haziran Seçimi’nin de “Başkanlığın yolunu açan bir seçim olduğu” koşullarda “fethin yeni bir aşaması” olacağını ilan etti!
Evet, AKP’nin “Fetih Şöleni” etrafında oluşturulan propagandadan yansıyan hayaller de yalanlar kadar büyüktü. Ama bu Yenikapı’daki “Fetih” paravanlı “AKP Seçim Mitingi”nden sadece bir-iki kilometre ötede HDP’nin, açıkça “seçim mitingi” olarak gerçekleştirdiği, “gönülleri fethetme mitingi”ne katılan yüz binler, onların haykırdığı talepler, göstermektedir ki, AKP’nin mitingine yansıyan “başkanlık”, “Yeni Türkiye”,…hayalleri çoktan, çöken seçim barajının altında kalmıştır!
Egemenlerin tipik “fetih” budalalığını kendi siyasi amaçlarını giydirerek abartan AKP’nin “fetih hamaseti” dün de İstanbul’u bir kez daha OHAL yönetimi uygulamalarının sahneye konmasıyla devam etti. Çünkü dün, AKP’nin hayallerine ilk önemli darbe olarak biçimlenen “Gezi Direnişi”nin yıl dönümüydü. Ve Gezi’nin sözcüleri dün, yıl dönümü nedeniyle halkı Taksim’e, Gezi Parkı’na çağırdı!
“Gezi Direnişi”nden beri her kıpırdanmayı, her tepkiyi, AKP’ye karşı her ciddi muhalefeti, iktidarına karşı bir başkaldırı, “darbe girişimi” olarak yorumlayan AKP Hükümeti, dün de İstanbul’u polise işgal ettirdi; gerektiğinde kenti polis güçleriyle nasıl işgal edeceğinin provasını yaptı!
Herhalde Erdoğan-Davutoğlu yönetimi ve onların yerel temsilcileri, İstanbul’u dün polis kuvvetleriyle bir kez daha “fethettiklerini” konuşmuşlardır!
“Kentsel dönüşüm” adı altında kentin emekçilerini rantı yüksek merkezlerden varoşlara doğru süren AKP Hükümeti ve onun yerel uzantıları; Erdoğan’ın 1994’te İBB Başkanı seçilmesinden beri, İstanbul’un tarihiyle, kültürüyle, çevresiyle (tarihi ve kültürü Osmanlının en gerici eser ve yaşam tarzının kalıntılarına indirgeyerek ve çevreyi talan ederek) savaşmaktadır.
“Gezi Direnişi”ni de Erdoğan ve AKP Hükümeti, İstanbul’un tarihini, kültürünü, çevresini, sosyal yaşam özgürlüğünü savunmanın ete kemiğe bürünmüş hali olarak algıladığı için (Bu eksik olsa da yanlış bir algılama değildir) kendisine karşı bir başkaldırı olarak görmüştür; görmektedir.
Kuşkusuz Gezi Parkı ve Taksim, 31 Mayıs 2013’te başlayıp Türkiye sathına yayılan; AKP Hükümeti’nin özgürlükleri sınırlayan, diktatöryal girişimlerine karşı halkın, özgürlükleri savunmak için başlattığı eylemlerin sembol alanıdır. Bu yüzden de Hükümet, her vesileyle Gezi’yi, Taksim’i halkın özgürlük ve demokrasi taleplerinin, İstanbul’un tarihinin, kültürünün, çevresinin savunmasının sembol alanı olması nedeniyle tehlikeli bulmaktadır.
Dün de bu yüzden sabahtan itibaren kentin bu en önemli merkezini ve Haliç-Mecidiyeköy-Boğaziçi Üçgenini işgal ederken, “ihtiyaca göre işgali Topkapı’ya, Aksaray’a kadar genişletileceğini” duyurmuştur!
Bu, iktidarın halk korkusunun kabusa dönüşme halidir.
7 Haziran Seçimi, Erdoğan ve AKP’sinin hayallerini tarihin çöp tenekesine atarken, onları bu kabuslardan uyandırma “fetih hamaseti” arkasında uydurma tarih yazma zahmetinden de kurtaracaktır.
Evrensel'i Takip Et