1 oyun değerini Fenerbahçelilere sorun
Fotoğraf: Envato
Memleket tarihinde futbol hiçbir zaman siyasetten, siyasetçilerden uzak olmamıştır. Hükümetten beklentilere yönelik kulüplerde iktidarlara yakın kişileri yönetimlere getirmek veya futbolda elde edilen popülariteyi siyasete tahvil etmek bu coğrafyada az rastlanan örnekler değildir.
Federasyon, 1992 yılında özerk olana kadar siyasal iktidarlar ile ilişkisi daha görünürdü. Özerklik ile birlikte bu ilişki daha az görünür bir hale gelse de azalmadı. Sadece emirle ikinci ligden birince lige takım yükseltmek gibi “hoyrat” yöntemler yerini daha sofistike, daha ustalıklı yönlendirmelere bıraktı.
AKP iktidarının son yıllarında, iktidarın bütün kurumların “özerkliklerini” ortadan kaldırıp kendine bağlama eğiliminden zaten “pamuk ipliğine bağlı bir özerklik” ile yönetilen futbol federasyonu ve mali açıdan göbeğinden hükümete bağlı kulüpler de paylarını aldılar.
2012 yılında Yıldırım Demirören’in Ankara’nın işareti üzerine başkanlığa seçilmesiyle birlikte zaten yokuş aşağı gitmekte olan memleket futbolu tam anlamıyla bir çöküşün eşiğine geldi.
Futbolu zaten yakından takip edenlere uzun uzun çöküşün işaretlerini anlatmaya gerek yok.
Sadece geçtiğimiz sezonun manzarasına kısa bir bakış durumu anlatmaya yetiyor:
Dünya ortalamasının üstünde bir maaş alan teknik direktör tarafından yönetilen milli takım İran, Mısır, İzlanda gibi ülkelerin daha da altında 52. sıraya geriledi.
Avrupa’nın bir numaralı kupasına giden temsilcimiz averaj takımı olarak geri döndü.
UEFA kupasındaki temsilcilerimiz grupların bir adım ilerisine geçemedi.
Passolig uygulaması nedeniyle 2014-15 sezonu futbol tarihine “boş tribün” resimleriyle geçti.
Son yılların en düşük ortalamasına oynanan maçlarda, sözde kötü ve sportmenlik dışı tezahüratı engelleyecek passolig uygulamasına rağmen, kulüplere rekor seviyede ceza kesildi.
Futbola sponsor olan özel sektör şirketlerinin büyük çoğunluğu bu manzara karşısında teker teker sponsorluk anlaşmalarını feshetti.
TFF’nin kurullarına duyulan güven neredeyse sıfırlandı.
Şampiyon olan takımlar dışında, Disiplin Kurulunun, Tahkim Kurulunun çifte standartlı kararlarından, Merkez Hakem Kurulunun hakem atama tercihlerinden şikayet etmeyen yok gibi.
Gelirleri ve bilançosuyla Türkiye’nin en zengin şirketleriyle yarışan TFF harcamalarını, liyakate göre değil, Ankara’dan gelen işaretlere göre yaptığı için futbolun geleceğine yapılan yatırımların da şimdiden kadük hale geldiğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.
Bütün bu manzara ortadayken Yıldırım Demirören’in 29 Haziran’da yapılacak seçime yeniden adayım demesi, Demirören’e rakip olarak da durumu daha da vahim hale getirecek Erdal Alkış’ın ve memleket futbolunun çöküşünde en büyük emeklerden birine sahip olan Haluk Ulusoy’un olması futbolseverleri adeta bir korku filmi senaryosu ile karşı karşıya bırakıyor.
Adayların, futbola ilişkin düşüncelerini açıklamadan evvel, konuşmaya “Siyasilerin anlaşabileceği yönetim kurulunu oluşturacağız” diye başlamaları, kendilerini genel kurula değil Ankara’ya beğendirmek için çalıştıklarının açık göstergesi değil mi? Bu kabustan uyanmanın son fırsatını bu hafta sonu yakalayacağız.
Hafta sonu yapılacak olan genel seçimlerde sadece memleketin geleceğine değil futbolun geleceğine ilişkin de karar vereceğiz.
Seçim bildirgesine, federasyon genel kurullarını bir avuç elitin pazarlık alanı olmaktan kurtarmayı, demokratikleştirmeyi, gerçek anlamda özerkleştirmeyi koyan; passolig uygulamasını derhal kaldıracağını açıklayan; birçok gerçek sporseverin yıllardır savundukları ilkeleri hayata geçireceğini ilan eden HDP bu karanlık tabloyu da dağıtmaya aday.
Görünen o ki 29 Haziran’daki TFF seçimleri 7 Haziran genel seçimlerinin sonuçlarına göre şekillenecek, HDP’nin baraj altında kalması durumunda TFF seçimleri Ankara’dan gelen işarete göre gerçekleşecek ve iyiye doğru değişen hiçbir şey olmayacak. HDP’nin barajı geçmesi halinde ise 29 Haziran’daki TFF seçimi bambaşka bir iklimde gerçekleşecektir.
Bitirirken aman 1 oy ne değiştirir diye düşünmeyin, 1 oyun neleri değiştirebileceğini en iyi Fenerbahçeliler bilir onlara sorun…
- Rasim Ozan gitti futbol medyası temize mi çıktı? 30 Kasım 2017 00:15
- Fenerbahçeli medyayı deşifre edelim 16 Kasım 2017 00:26
- Cüneyt Çakır, Mete Kalkavan gerisi yalan… 25 Ekim 2017 23:01
- 'Yıldırım Demirören yeter' 05 Ekim 2017 01:21
- Ne etti la bu Aykut Kocaman size? 21 Eylül 2017 01:00
- Aykut Kocaman'a niye saldırıyorlar? 14 Eylül 2017 00:15
- Federasyon, Tribün Mühendisliği: Beleştepe, Göztepe, Konya... 24 Ağustos 2017 00:15
- Terim kovuldu sıra Demirören’de mi? 04 Ağustos 2017 01:01
- Terim ve Demirören'e sonsuz teşekkürler! 20 Temmuz 2017 01:00
- Futbola da adalet lazım 13 Temmuz 2017 00:15
- Arda Turan'a neden kızıyorsunuz ki? 15 Haziran 2017 00:30
- Şampiyonluklara seviniyor musunuz? 01 Haziran 2017 01:00