9 Haziran 2015

Bir kitabın anımsattıkları

İstanbul’da yaşama gözlerini açmış, gençliğini kentin kültürü, güzellikleri ile yoğurmuş, nice yazar, çizer ve düşün insanı ile aynı kaldırımları, aynı sofraları paylaşmış biri olarak nicedir kentime bakıp acı duyuyorum. Hüzünleniyorum. Kaçıp gitmeliyim bu şehirden dediğim çok oluyor kendime. Görkemli silueti, evrensel bir kültürü sergileyen tarihi yapılarıyla insanlığa kucak açan İstanbul şimdilerde zevksizlik örneği bir mega kent. Çarpık yapılaşmalarla, gökdelen adı verilen ucube binalarla, ağaçları, parkları, ormanları talan edilmiş görünümüyle eski sıcaklığını çoktan yitirdi canım kent. Onun için ne zaman dostlarımın eski İstanbul’dan söz eden kitaplarına ulaşsam yalnız olmadığımı bilmenin hazzını yaşıyorum. Sanat tarihçisi dostum Gürol Sözen’in yeni kitabı “İstanbul’un Bohem Yılları” (Remzi Kitapevi 2015) bunlardan biri. Yazar kitabında 1960’lı yıllara değgin yaşadığı, gözlemlediği Beyoğlu’ndaki sanat mekânlarından, yazar-çizerlerin buluştuğu semtin meyhanelerinden söz ediyor. Kitabı okumaya başladığımda, gençlik yıllarıma döndüm. Boşuna dostum demiyorum Gürol’a 55 yılı bulan bir arkadaşlığımız kuşaklaştık mı demeliydim? var. Duygusallaştım. Kimi artık aramızda olmayan kente damgasını vurmuş, şair, yazar, ressam, heykeltıraş, tiyatro sanatçısı, müzisyenleri, ustaları anımsadım. Kimileri ile bir sofrada, bir sanat gösterisinde beraber olmanın onurunu iyi ki yaşayabilmişim dedim  kendi kendime.
Gürol, akıcı üslubuyla Beyoğlu’nun arka sokaklarını, sanatçı atölyelerini, meyhanelerini, para pulun değil dostluğun başat olduğu bir dönemi anlatır usul usul. Eski İstanbul’un yaşayan kan damarlarında keyifli bir yolculuğa çıkarır bohemi yaşayan her kesimden sanat erbabından süzülmüş gözlemler, anılar aktarır. Okurken şair Ahmet Oktay Börtecene’yi anımsadım hemen. O bohemi yaşayanlardan biriydi o da. Birlikte gazetecilik yaptığımız yıllarda Pera’daki bir çok mekanı onun sayesinde  görmüş, Edip Cansever, Oktay Akbal, Demirtaş Ceyhun gibi  pek çok yazar, şair ve  çizeri yine onun sayesinde  tanıma şansına eriştim. Kanımca Gürol Sözen’in kitabını en çok gençler okumalı, Okumalı ki günümüzün ortalarda dolaşan kimi pazarlamacı sanat esnafı ile bir kıyaslama yapabilsinler. Giderek unutulmaya yüz tutan kentimiz kültürünün önemli kesitlerinden birine tanıklık etsinler. Edebiyat ve sanat araştırmacıları için de pek çok ipucu barındıran esaslı bir kaynak Gürol’un çalışması. Aklına emeğine sağlık sevgili dost. Yeni kitapların için gözüm yolda olacak.

Not: Genel seçimi halkların kardeşliği ve barış temasını işleyenler kazandı kanımca.Özellikle baraja rağmen bu büyük başarıda  Demirtaş’ın barışçı, insancıl, halka güven aşılayan duruşunun büyük payı olduğunu düşünenlerdenim. Gönülden kutluyorum. Sonuçlar kesinleşsin diye bekledim. Gelecek yazımı Genel Seçimlere ayıracağım. T.O.

Evrensel'i Takip Et