09 Haziran 2015 00:47

Yeni dönemde görevlerimiz

Yeni dönemde görevlerimiz

Fotoğraf: Envato

Paylaş

7 Haziran seçimlerinde HDP’nin baraj engelini yıkmasıyla 12 Eylül düzeni fiilen yıkılmıştır. Aynı anda binlerce işçinin direnişe geçerek darbecilerin dayattığı vesayet sendikacılığını iş yerlerinden kovmasıyla bu siyasal düzenin toplumsal ayağı da çökmüştür. İçinde bulunduğumuz an darbeden 35 yıl sonra demokrasi güçlerinin önüne yeni bir toplumsal ve siyasal düzen kurmak için eşsiz fırsatlar sunmaktadır. Ağrı’da, Amed’de, Gezi’de ve son olarak seçimlerde halklarımızın gösterdiği sağduyu 35 yıldır verilen mücadelelerden derslerin çıkarıldığını, demokrasi güçlerinin siyaseten olgunlaştığını ve kontrgerilla, psikolojik harp tekniklerinin boşa çıkarıldığını göstermektedir. Düzen güçlerinin ezberi bozulmuş, mevcut araçları etkisizleşmiş, 12 Eylül idaresi artık idare edemez hale gelmiştir. Bu durumda düzen güçlerinin bir muhasebe yapması ve düzenin restorasyonu için gerekli düzenlemeleri hayata geçirmeleri burjuva devletinin devamlılığı açısından bir zorunluluktur. Tam da bu noktada demokrasi güçlerinin siyasete müdahale imkanlarını doğru teşhis etmeleri ve doğru adımları atmaları hayati bir önem arz etmektedir. Bu yazıda bu tartışmaya bir katkı olarak seçim sonrası bir ekonomik manzara değerlendirmesiyle başlayalım. Halihazırda bütün dünya ekonomisi ABD Merkez Bankası’nın yapacağı faiz oranı artışına odaklanmış durumda. Amerikan ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde beklenen performansı yakalayamamış olmasından kaynaklı kaygılı bir bekleyiş sürüyor. Uluslararası ve ulusal haberlerden edindiğimiz bilgiler uluslararası sermayenin 7 Haziran’da HDP’nin barajı geçmesi ve AKP’nin tek başına hükümet kurması seçeneğine para yatırdıklarını gösteriyor. Bu açıdan Erdoğan’ın dengelenmesinden memnun olan sermaye çevreleri çeşitli siyasi formüller üzeri tartışıyorlar.
Tek parti hükümetini tercih edenler önümüzdeki erken seçimde Erdoğan’ın etkisizleştirildiği bir AKP hükümeti olasılığını yeniden zorlamak isteyebilirler.
Buna karşı koalisyon hükümeti formülünü savunanlar temel bakanlıklarda sermayenin atadığı teknokratların oturduğu bir hükümetin en gerçekçi ve uygulanabilir seçenek olduğunu iddia ediyorlar. Ancak her iki kanadın da birleştiği nokta sermaye birikimini riske atmayacak teknokratik bir istikrar idaresinin kurulması gerekliliği. AKP’nin sermayenin bu talebini değerlendireceğine, CHP ve MHP’nin de bu açıdan AKP’yle bir rekabete gireceğine kuşku yoktur. Sermayenin talep ettiği istikrar işçi ve emekçilerin alınteri üzerine kurulacak ve ciddi toplumsal hareketlere gebe olacaktır. Düzen güçleri işçi dayanışmasını bölmek için demokrasi güçlerinin itibarsızlaştırılması, işçilerin örgütsüzleştirilmesi amacıyla yeni bir şovenizm kampanyasını veya Ortadoğu’da militarist bir siyaseti kullanmayı düşünebilirler. Kendileri Erdoğan’ı dengelemek için HDP’ye oy atmış işverenlerin kendi iş yerlerinde şovenist vesayet sendikalarını nasıl korumaya çalıştıkları herkesi malumudur. Yıllarca Kürt halkına karşı imha politikaları için Türk yoksullarını cepheye süren burjuva iktidarı açısından şovenizm hâlâ güçlü bir ideolojik araçtır.
Oysa geçtiğimiz aylarda yükselişe geçen işçi hareketleri bize barış ve halkların kardeşliği politikalarının iş yerinde, işkolunda ve işkolları arasında işçilerin birliğinin sağlanması ve sürdürülebilmesi açısından vazgeçilmez olduğunu kanıtlamıştır. Bu açıdan demokrasi güçlerinin önündeki en büyük görev barış ve geçim taleplerini demokratik bir programda birleştirmek ve bu programı somut müdahalelerle hayata geçirmektir.
Bunun ilk adımı işçi mücadelesini yükseltecek ve başarıya ulaştıracak bir sendikal örgütlenmeyi yaratmaktadır.
HDP’nin işçi hareketinin sendikal örgütlenmeye dair taleplerini somut önerilere dönüştürerek AKP, CHP ve MHP gibi düzen partilerini işçiler önünde sıkıştırması, bu partilerin işbirlikçiliğini teşhir etmesi büyük önem arz etmektedir. Nasıl ki Erdoğan’ın başkanlık planının önüne geçmek için binlerce seçmen HDP’ye yönelmişse, sendika bürokrasisini ve işkolu barajını aşmak için işçilerin de HDP’nin önerilerini dikkate almaları barış ve geçim taleplerini birleştirmek açısından kaçırılmaması gereken bir fırsat sunmaktadır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa