11 Haziran 2015 01:00

Bumerang etkisi

Bumerang etkisi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bumerang, ilk kez Avustralya yerlileri Aborjinler tarafından kullanılan ve ağaçtan yapılan kıvrık bir av aleti. Ne kadar şiddetli fırlatılırsa fırlatılsın, hedefindeki avı vuramaması durumunda, dönüp dolaşıp fırlatanı vurmasıyla ya da avlamasıyla ün yapmış bir alet olarak biliniyor.
Bumerang, hareket özelliği nedeniyle avcıların kullandığı bir av aleti olmanın yanı sıra, toplumsal-siyasal gelişmeler ya da olaylar arasındaki karşılıklı neden-sonuç ilişkilerini açıklamak için sosyal bilimciler tarafından daha çok “Bumerang etkisi” kavramı ile ifade edilir. Belli bir etkinin sonucunda ortaya çıkan tepkinin olumsuz olarak geri dönmesi, toplumsal-siyasal olaylarda genellikle “bumerang etkisi” olarak değerlendirilir. Bu anlamıyla bumerang etkisi, hedefine ulaşmayan bir girişim ya da mesajın geri dönerek, girişimi yapanı ya da mesajı vereni vurması demektir.
AKP ve Erdoğan, bugüne kadar yaptıkları her şeyi doğal bir kanun, kendilerini karşı konulamaz ve alternatifsiz bir güç gibi gösterdiler. Özellikle Erdoğan’ın yıllardır “içeriden” ve “dışarıdan” verilen gazlarla şişen egosu, 7 Haziran seçimleri öncesinde, tıpkı Gezi eylemleri sürecinde olduğu gibi neredeyse patlama aşamasına gelmişti.   
7 Haziran seçimleri öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç üstüne vazife olmadığı halde alanlara çıkıp, “toplu açılış töreni” görünümlü mitinglerle AKP’nin tek başına iktidar olması için halktan oy istedi. Türkiye’nin neredeyse bütün illerinde yaptığı mitinglerde, bir taraftan muhalefet partilerine hakaret ederken, diğer taraftan özellikle AKP’nin tek başına iktidarı engelleyebilecek tek somut alternatif olan HDP’yi baraj altına itmek için resmen kendini parçaladı.
Erdoğan, gündüzleri hemen her gün miting yaparak, akşamları yandaş kanallara çıkıp çanak soruları yanıtlayarak, fiilen seçim çalışması yaptı. Konuşmalarında Gezi direnişi sürecinde yaptığından daha yoğun bir şekilde ayrımcı, kutuplaştırıcı, hakaret dolu bir nefret dili kullandı ve HDP’yi açıkça hedef haline getirdi. Erdoğan’ın sözleri, seçim sürecinde HDP’ye yönelik 200’ü aşkın saldırının yaşanmasına temel tetikleyici oldu desek abartı olmaz. HDP’nin “Büyük İnsanlık” çağrısından ve Selahattin Demirtaş’ın “Seni Başkan Yaptırmayacağız!” sözünden duyduğu korku ve endişe her mitinginde nefret dolu konuşmalarına, her ekrana çıktığında gerilen yüzüne yansıdı.
Geçmiş seçim dönemlerinde mağdur edebiyatı üzerinden yürütülen ve toplumu kutuplaştırarak bir bölümünü kendi safına çekme yönündeki söylemleri bu sefer ters tepti. Hem AKP’nin, hem de “doğal önderimiz” dedikleri Erdoğan’ın nefret söylemi, tıpkı bumerang gibi dönüp dolaşıp yine kendilerini vurdu.
AKP yüzde 41 gibi normal koşullarda yüksek sayılabilecek bir oranda oy almasına rağmen, hem tek başına iktidarı kaybetti, hem de Erdoğan’ın “tek adam” ve Başkanlık hayalini bitirdi. Gezi direnişi Erdoğan’ın “karizmasını” fena halde çizmişti, 7 Haziran seçimleri sonrasında ortaya çıkan siyasi tablo, Gezi’de çizilen karizmanın resmen paramparça olduğunu gösteriyor.  
Genel seçim sonrasında ortaya çıkan siyasi tablo, Erdoğan ve AKP kadroları için, her açıdan yeni ve çok zor bir dönemin başladığını gösteriyor. İktidar oldukları dönemde emekçilerin ve halkların en temel ekonomik-demokratik taleplerini yok saydılar, alanlara çıktıklarında ezmeye çalıştılar.
Geçtiğimiz 12.5 yıl içinde kendileri hızla zenginleşirken, halkı işsizliğe ve yoksulluğa mahkum edenlerden, saltanat ve diktatörlük sevdalılarından hesap sorulma vakti geldi. Bugüne kadar attıkları her adımı, yaptıkları her hesabı hep tek başına iktidarda kalacaklarmış gibi yapanlar için yolun sonuna gelindi. Ne demiş atalarımız “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!”...

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa