Obama'nın TPP mücadelesi
Fotoğraf: Envato
ABD Başkanı Barack Obama Kongredeki son büyük mücadelesine girdi. Yıllarını Cumhuriyetçilerin engelleriyle uğraşarak geçiren Obama bu sefer kendi partisi Demokratlardan büyük bir muhalefetle karşı karşıya. Demokrat Partiyi ikiye bölen bu yasama girişiminin konusu Başkanın oluşturacağı bir Ticaret Teşvik Otoritesi (Trade Promotion Autority, TPA) kurulması. Yasa geçerse TPA’nın müzakere edeceği ticaret anlaşmalarının maddeleri Kongre tarafından tartışılamayacak, anlaşmalar bir bütün olarak oya sunulacak. Yani Kongre anlaşma üzerinde değişiklik yapamayacak, ya toptan onaylayacak ya da toptan reddedecek. Ticaret anlaşmalarının müzakere ve onaylanma sürecinde yürütmenin elini güçlendiren bu usüle hızlı yol (fast track) adı veriliyor.
Yasanın konusunu oluşturan yetki Obama’nın Transpasifik Ortaklık (TPP) ve Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) olarak bilinen iki büyük projeyi müzakere edip, tamamlamasına olanak verecek. Bu iki anlaşma bir sınırı Çin’e diğer sınırı Rusya’ya dayanan muazzam bir jeoekonomik havzayı küresel sermayenin çıkarları doğrultusunda bütünleştirecek.
Dolayısıyla gerçekleşmeleri durumunda TPP ve TTIP ABD’nin 21. yüzyıldaki en önemli jeopolitik hamlesi sayılabilir. Obama bu konuda Amerikan kamuoyuna gayet net bir mesaj veriyor: “Eğer kuralları biz yazmazsak bu bölgede kuralları Çin yazacak... Biz -Amerikan işletmeleri, Amerikan tarımı- dışarıda bırakılacağız. Bu Amerikan istihdamının kaybı demek olacak.” (Wall Street Journal, 27.04.2015) Obama’nın söylemi ABD’ye rakip olarak yükselen Çin’e karşı jeopolitik bir çevreleme stratejisi barındırıyor. Bu çevreleme stratejisi hem ABD’deki hem de Japonya’daki şahinleri yedekleyerek, güvenlik ideolojisi üzerinden sermayenin küresel çıkarlarını ilerletmeyi tasarlıyor. Ancak TPP’nin bu şekilde güvenlikleştirilmesi Londra finans kapitalinin sözcüsü The Economist dergisini bile rahatsız ediyor. İleride Çin’in de TPP’ye dahil edilebileceğini uman ve güvenlikçi söylemin merkantilist bir yarışı tetiklemesinden çekinen the Economist siyasetçilere “Ticareti bir silah olarak kullanmayın” diye akıl veriyor (The Economist, 25.04.2015).
TPP ve TTIP’nin tepkiye neden olan en dikkat çeken bölümü ulusal yargıyı bertaraf eden yatırımcılar ve devletler arasındaki anlaşmazlık çözüm mekanizması (ISDS). Ancak Uluslararası Gıda İşçi Sendikaları Federasyonunun (IUF) Kampanyalar ve İletişimden Sorumlu Müdürü Peter Rossman, sadece ISDS’nin hukuki yönlerine yoğunlaşmanın, bilerek aldatmaya yönelik ‘ticaret’ anlaşması olarak ambalajlanan TPP ve TTIP gibi anlaşmaların arkasındaki sermaye projesinin gözden kaçırılmasına neden olduğunu ileri sürüyor. Rossman’a göre “Projenin kalbinde hükümetlerin düzenleyici yetkisini kısıtlayıp, özel yatırım için yeni büyük alanlar açarak ulus ötesi yatırımcıların gücünü ve erişimini genişletme saiki yatıyor.” (The Jacobin, 13.05.2015) TPP daha önce ABD’nin yaptığı ikili ticaret anlaşmalarındaki gibi yatırım kavramını geleneksel doğrudan yatırımların ötesinde genişletiyor. Wikileaks’e sızan anlaşma metni yatırımı “Bir yatırımcının doğrudan veya dolaylı olarak sahibi olduğu veya kontrol ettiği varlıklar” olarak tanımlayıp, niteliklerini şöyle sıralıyor: “sermaye veya diğer kaynakların taahhüdü, kazanç veya kâr beklentisi, veya risk alma”. (The Jacobin, 13.05.2015) Küresel sermayenin geleceğe yönelik spekülatif hareketlerini bile güvence altına alan bu anlaşmanın emekçiler cephesinden güçlü bir muhalefetle karşılaşması bir tesadüf değil. Nitekim 2008 krizi sonrasında finans spekülasyonlarının kurbanı tüketicilerin haklarını korumak için Obama’nın danışmanlığını yapmış Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren finans sermayesinin işlemlerini düzenleyen Frank-Dodd Yasası’nın etkisiz hale geleceğini söyleyerek başkana karşı açıkça tavır aldı. Son olarak Obama’nın hep yanında olan Temsilciler Meclisinde Demokratların Grup Başkanı Nancy Pelosi ve başkanlık kampanyasına sol kanadın desteğine ihtiyacı olan Hilary Clinton da Obama’ya ciddi uyarılar yolladılar. Pelosi’nin destek karşılığında Demokratların başka önceliklerinin karşılanması gibi bir pazarlığa girdiği anlaşılıyor. Temmuzda sona erecek olan otoyolların yapımına federal fon sağlamak bunlardan biri. Başka bir ifadeyle Demokratların bir kısmı TPP’yi Amerikan işçisine pazarlayacak bazı tavizleri Cumhuriyetçilerden koparma niyetindeler (Wall Street Journal, 14.06.2015). Bu konuya devam edeceğim.
- Türkiye-Suriye ilişkisi 18 Aralık 2024 04:58
- Ortadoğu’da yeni döneme girerken vaziyet 11 Aralık 2024 04:32
- Lindner’in komplosu ve Almanya’da seçimler 27 Kasım 2024 04:40
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- ABD’de seçimler ve yeni saflaşma 06 Kasım 2024 04:51
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22