16 Haziran 2015 01:00

Sağlık sisteminin özeti: Sezaryen doğumlar

Sağlık sisteminin özeti: Sezaryen doğumlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kadın organlarının politikanın konusu edildiği AKP Dönemi’nde, en çok konuşulan konulardan biri de sezaryen doğumlar oldu.

Sezaryen doğumlar, aslında günümüzde sağlık sisteminin içinde bulunduğunu durumun özetini sergiliyor. Bu sağlık sistemi, kamu sağlık kuruluşları dahil piyasalaştığı, sağlıkta özelleştirmelerin olduğu, kısacası sağlık hizmetlerinin kâr kapısı haline getirildiği bir sistemdir. Ayrıca sistem içinde hizmet veren sağlık çalışanlarına potansiyel suçlu muamelesi yapan, yaşanan olumsuzlukların faturasını onlara çıkaran bir özelliğe de sahiptir.

Türkiye’de sezaryen doğumların dünya ortalamasının çok üstünde olduğu biliniyor. Sağlık Bakanlığı da bunu azaltmak için çaba içinde. Normal doğum, fizyolojiktir. Ama yine de doğum kadınların hayatını tehdit eden bir olaydır. Dünya Sağlık Örgütü, sezaryen doğumların sadece annenin ve bebeğin yaşamının tehlikede olduğu durumlarda yapılması gerektiğini; böyle olunca da bir toplumda sezaryen doğum oranının yüzde 18-20’den daha fazla olmaması gerektiğini söylüyor. Oysa Türkiye’de sezaryen doğumlar yüzde 51 düzeyindedir.

Sezaryen meselesi tartışılırken karşımıza bir de muhafazakar söylemler çıktı. Bu söylemleri, Sağlık Bakanı dahil bazı AKP’li muhafazakar politikacıdan duyduk. Dine referans veren normal doğum söylemleri, doğumda çekilen acıların faydaları vs gibi pek çok başka söylemle desteklendi. Oysa tek tanrılı dinlerin tümünde, Adem’in cennetten kovulmasına neden olan Havva’ya Tanrı’nın verdiği ceza “acılar içinde doğurmak”tır. Din tarihi kitaplarında ilk günah olarak geçen bu olayda, Tanrı kadına “acılar içinde çocuk doğuracaksın” der. Buradan sezaryenleri azaltmayı hedefleyen muhafazakar bir iktidarın, neden ağrısız doğum seçeneklerinden hiç bahsetmediği de böylece anlaşılabilir.

Normal doğumu teşvik için SGK, hastanelere geri ödenen normal doğumun ücretini arttırdı. Geçtiğimiz aralık ayında da ağrısız doğum için epidural ile normal doğumu ödeme listesine aldı. Sezaryen doğumları azaltma çabaları kısmen karşılığını buldu. Sağlık Bakanlığı hastanelerinde, ilk doğumdaki sezaryen oranları giderek azaldı ve 2009’da yüzde 25 iken 2013’te yüzde 16’ya düştü. Tüm doğumlar için ise yüzde 36’sı sezaryen olarak gerçekleşiyor.

Gel gör ki, ülke genelinde sezaryen doğumlar azalmadı.

Bunun nedeni ise istatistiklere göre özel hastanelerdir. Çünkü sezaryenler, özel hastaneler için ciddi bir kazanç kapısıdır. Bugün özel hastanelerdeki sezaryen oranı yüzde 68, üniversite hastanelerinde ise yüzde 63’tür. Diğer bir bilgi, üniversite hastanelerinde sezaryen oranı yıllar içinde aynı düzeyde seyretmiş ama özellerde yüzde 62’den yüzde 68’e çıkmış. Ayrıca üniversitelerde ilk doğumda sezaryen yüzde 43’den yüzde 33’e düşerken, özel hastanelerde bu oran yüzde 41’den sadece üç puan azalmış, yüzde 38 olmuştur.

Kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının konuya yaklaşımı ise daha farklı. Onlar diyor ki, mesleki sorumluluk sigortası olduğu için kimse normal doğum riskine girmek istemiyor. Doğumun daha kontrol altında gerçekleşmesi için hekimler sezaryeni tercih ediyor. Yani piyasalaşmış sağlık hizmetlerinde, hekimin ensesinde sallanan bir kılıç var, bu hekimi, hekimliğini uygulamaktan alıkoyuyor ve tonlarca tazminatı ödememek için kendini güvenceye alıyor.

Bu manzara içinde hangi kadınlar sezaryen ile hangileri acılar içinde doğuruyor diye bakalım: Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre, ülkemizde en yoksul grupta kadınların yüzde 28’i, en zengin grupta yüzde 67’si sezaryen ile doğum yapıyor. Yani parayı veren düdüğü çalıyor.

Özetle, sağlıktan para kazanılan bir ortamda, iktisatçıların “talebin kışkırtılması” dediği kavramın en güzel özeti, sezaryen doğumlar olarak karşımıza çıkıyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa