16 Haziran 2015 01:00

'Manidar' zamanlar

'Manidar' zamanlar

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Basın Danışmanı Ahmet Sever’in, “Abdullah Gül ile 12 Yıl” adlı kitabı yayımlandı.

Eski Cumhurbaşkanı Gül ile yeni Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arasındaki “hukuk”un hiç de “kardeşlik hukuku” olarak gelişmediği, tersine küçük kardeş Erdoğan’ın büyük kardeş Gül’e her aşamada dayatmalar yaptığı, ayağının altındaki halıyı çekmek için fırsat kolladığı bir 12 yıl yaşandığını gösteren Sever’in kitabının, Gül tarafından okunduktan sonra basıldığı ve Gül’ün isteği ile seçimden sonra yayımlandığı belirtiliyor.

Koalisyon tartışmalarının yapıldığı ve Cumhurbaşkanının hem sistem hem de AKP’nin sırtında “yük”e dönüştüğü, bir koalisyonun kurulup kurulmamasının bile Cumhurbaşkanının nasıl bir cumhurbaşkanlığı yapacağı ile bağlantılı olduğu bir zamanda, AKP saflarında, basın ve siyaset alanında dalgalanma yaratacak bu kitabın yayımlanmış olması elbette çok “manidar”dır!
***
Cumhurbaşkanının Baykal’la görüşerek, onu devreye sokmasından sonra, çağrıldığı halde Erdoğan’ın Kayseri mitingine bile gitmeyen Gül’ün “cesaretlendirici girişimleriyle” de olsa, siyasi gündemin ön sıralarına yükselen bir “AKP-CHP büyük koalisyonu” ihtimali özellikle de CHP cenahından gelen hamlelerle desteklenmektedir. Ancak koalisyon girişimlerinin “erken seçim” ya da “tekrar seçim” tehditlerinin, özellikle Cumhurbaşkanı ve onun militan sözcüleri tarafından gündemde tutulması, Erdoğan’ın dört parti lideri ile “ön görüşme” yapma talebi ve ne tepki gösterileceğini bildiği halde onları Saray’a çağırarak bu görüşmeleri yapacağını duyurması da son derece “manidar” bir tutum olarak ortaya çıkmaktadır.
***
Bütün bir seçim kampanyası boyunca, Erdoğan’ın öncülüğünde; “Dolmabahçe bildirgesi gereksiz, gözlem heyeti yersiz, orada verilen görüntü yanlıştır”, “Ortada taraflar da yoktur, masa da yoktur”, “Kürt sorunu da yoktur!” “Kürt sorunu vardır diyenler bölücü terör örgütüne hizmet etmektedir”... propagandasının arkasından “Çözümden Sorumlu Başbakan Yardımcısı” Yalçın Akdoğan’ın, “Bundan sonra çözüm sürecinin filmini yaparlar” diyerek “noktayı koyması”ndan sonra, AKP’nin koalisyon kurulması için “üç kırmızı çizgisi”nden birisinin de “Çözüm süreci iradesinin devam ettirilmesi” olduğunu iddia etmesi elbette “manidar”dır. Gerçi AKP sonradan “Kırmızı çizgilerimiz yok ilkelerimiz var” gibi bir açıklamayla vaziyeti kurtarmaya çalışmışsa da önceki gün Beşir Atalay’ın “Çözüm sürecinin durdurulmasının AKP’ye seçimde oy kaybettirdiğini” söylemesi, bunu tam da Cumhurbaşkanın koalisyon çalışmaları içinde parti liderleri üstünde hegemonik bir inisiyatif alma girişimleri yaptığı bir dönemde yapması Cumhurbaşkanına karşı çıkışları daha da “manidar” yapmıştır!
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimden sonra kamuoyu karşısında yaptığı ilk konuşmada, Til Ebyad’dan IŞİD’i kovmak için girişimlerini artıran YPG’nin başarılı hamleleri ve IŞİD mevzilerini bombalayan ABD’yi “Bölgeden Türkmenleri ve Arapları sürerek yerlerine Kürtleri yerleştirmek”le suçlamıştı.* Cumhurbaşkanının ne demek istediği, IŞİD zulmünden kaçan Arap ve Türkmenlere sınırın kapatılmasıyla anlaşıldı. Dört yıldan beri “açık kapı” politikası izleyen Türkiye’nin birden “Bir trajedi olmadıkça mültecilerin sınırdan geçişine izin vermeyeceğiz” kararı alması “manidar”dı. Bu “manidarlığın” mahiyeti, sınıra yığılan insanları IŞİD’in silah zoruyla yeniden Til Ebyad’a götürmeye kalkmasıyla anlaşıldı. Ki, IŞİD Türkmen ve Arap halkı Til Ebyad’a götürerek bombardımanlara karşı “Canlı kalkan olarak kullanmak” istemektedir. Böylece “düşmüş AKP Hükümeti”nin sınırı kapatmasının (10 günden fazla bir zamandan beri sınırda bekletilen binlerce mülteci önceki günden itibaren içeri alınmaya başlandı) hikmeti de “manidarlığı” bile aşarak, IŞİD’e verilen yeni desteğin bir biçimi olarak da kayıtlara geçti.
***
Süreç çok hızlı ilerlemektedir ve gerek koalisyon girişimleri, gerek çözüm süreci, gerekse hükümetin Suriye’de Kürt güçlerine yönelik tutumu üstünden şekillenen “manidarlıklar” hızla herkesin anlayacağı biçimde “anlamlanarak” karşımıza gelecek görünmektedir.

(*) YPG’nin Kürtlerin Kobanê ve Cezire kantonları arasında  stratejik önemdeki Til Ebyad’da İŞID’e karşı sürdürdüğü mücadeleyi yandaş basın, Erdoğan’ın işareti doğrultusunda “Türkmen Tehciri” ve “Kürtlerin yeni bir petrol sahasını ele geçirme girişimi” olarak çarpıtmakta, AKP Hükümetinin  IŞİD destekçiliğinin üstünü örtme malzemesine dönüştürmek istemektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa