İlk hedefimiz Akdeniz’dir, ileri!
AKP ve havuz medyasının YPG’nin IŞİD’i Tel Abyad’dan (Girê Spî) temizlemesinden rahatsızlık duydukları malum. “Etnik temizlik yapılıyor” diye feryat ediyor, “PYD, DAEŞ’ten daha tehlikeli” manşetleri atıyorlar. Kendilerince haklılar, çünkü IŞİD’in yenilgisi AKP’nin Suriye’deki önemli bir dayanağını kaybetmesi anlamına geliyor. Suriye ve Rojava’da AKP’nin mezhepçi ve ezilen halklara düşman politikası yeniliyor, halklar demokratik bir geleceği birlikte kurmak için adımlar atıyor. Tel Abyad’da olan da bu; Kürtler, Araplar, Türkmenler IŞİD barbarlığına karşı birlikte yaşama dayalı bir düzen kurmak için mücadele ediyor. Zaten PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, etnik temizlik iddialarını gündeme getirenlere hiçbir tereddüde yer bırakmayacak bir biçimde sesleniyor: “Halkların kardeşliği temel prensibimizdir. Bu iddiaları gündeme getirenler gelsinler, iddiaları yerinde araştırsınlar. Onlara her türlü kolaylığı sağlamaya hazırız.”
AKP ve medyasının Tel Abyad rahatsızlığını anlıyoruz da memlekette PYD/YPG’nin IŞİD karşısındaki başarısından en az onlar kadar rahatsız olan başka bir kesim var.
Bunlar da “Kürtler, Akdeniz’e iniyor” diye yaygara koparıyorlar.
Kim mi bunlar?
Ülkede şeriatçılara karşı laikliğin bekçileri olduklarını söyleyenler.
Ama Kürtler söz konusu olunca IŞİD’i PYD’ye tercih edenler.
Memlekette ne zaman Kürtler ile Aleviler ve laik Türk kesimleri arasında ortak mücadele yönünde adım atılsa “Büyük Kürdistan” öcüsünü sahneye sürüp bu mücadeleyi baltalamaya çalışanlar.
Evet, bunlar Kürtler söz konusu olunca Akit’le, havuz medyasıyla aynı manşetleri atan Sözcü’nün, Aydınlık’ın ulusalcıları, ulusalcı-solcularından başkası değil!
Uğur Dündar, Sözcü’de “AKP Osmanlı hayalinin peşinde koşarken, Kürtler Akdeniz’e yaklaştı!..” başlıklı yazısında şöyle diyor:
“Bizimkiler hayal peşinde koşarlarken, senaryonun asıl yazarı küresel gücün ve onun Ortadoğu’daki mutemedi İsrail’in onayı doğrultusunda Kobani’den sonra Tel Abyad’a da PYD bayrakları çekildi.
Böylece Kürtlerin Akdeniz’e ulaşmalarıyla devam edecek Büyük Kürdistan’ı inşa etme aşamasına geçildi.”
Demek ki neymiş, Kobanê ve Tel Abyad’da PYD yerine IŞİD bayrağı dalgalanmaya devam etse, “küresel güçlerin” oyunu bozulmuş olacaktı! Çünkü bu ‘küresel güçler’in tek derdi ‘büyük Kürdistan’ı kurmak. Büyük/Genişletilmiş Ortadoğu Projesi falan bunların hepsi fasa fiso. Zaten Türkiye de bu emperyalist planların bir parçası değildi. Emperyalistlerin tek bir planı var, o da ‘büyük Kürdistan’ı kurmak!
Yerseniz!
Öyle diyor, Dündar ve cümle ulusalcı-ulusal solcu taife!
Şimdi bunlara Türkiye/AKP Hükümeti’nin Libya’dan başlayıp Suriye ile devam eden müdahale politikalarının ABD-NATO ile işbirliği halinde başladığını ama bu emperyalist güçlerin değişen dengeler nedeniyle politik önceliklerini değiştirmek zorunda kaldıklarını anlatmaya gerek var mı?
Ya da AKP’nin Sünni İslam liderliği ve Kürtlerin Rojava’da statü sahibi olmasını engellemek için ABD ile karşı karşıya gelme pahasına Suriye’de IŞİD ve Nusra gibi radikal İslamcı çeteleri desteklediğini?
Sonra bu ‘küresel güçler’in uzantısı olarak gördükleri PYD’nin bizzat bu ‘küresel güçler’ tarafından etkisizleştirilmeye çalışıldığını ve mesela Cenevre-2 gibi toplantılara gidişinin engellendiğini hatırlatmamız bir şey değiştirir mi?
Hiç sanmıyoruz.
Ülkede AKP-HDP ittifakı konusunda söylediklerine girmeye bile gerek yok.
Çünkü bunlar da halkların birlikte yaşayacağı demokratik bir ülke mücadelesine karşı AKP ve uzantıları kadar lanetli bir role soyunmuş durumdalar. Alevilerin, laik Türklerin, ülkenin ezilen halk kesimlerinin Kürtlerle birliği ve ortak mücadelesini engellemek için gerici-şoven söylem ve politikalara sarılıyorlar.
M. Kemal’in Başkomutanlık Meydan Savaşı’ndan sonra verdiği “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emri, Kurtuluş Savaşı’nın sembol sözlerinden biridir. Şimdi bu veciz sözü çok seven ulusalcılarımız ve ulusalcı solcularımız zamanın işgalcilerinin ruh hali içindeler. Panik içinde “Kürtler Akdeniz’e yaklaşıyor” diye feryat ediyorlar. Bunlar da korkmakta haklılar. Çünkü Rojava’da halklar demokratik bir yaşamı birlikte inşa ediyor, ülkede de emek ve demokrasi güçlerinin mücadelesi büyüyor.
Ve ‘Akdeniz’ barbarlığa, Bölge’nin gerici rejimlerine ve emperyalist kuşatmaya karşı halkların kurtuluşunun sembolüyse hep birlikte söylemenin zamanıdır: İlk hedefimiz Akdeniz’dir, ileri!
Evrensel'i Takip Et