Erdoğan 'hangi çizgide' duruyor?
Fotoğraf: Envato
Seçimlerden beri kamuoyu karşısına eski sıklıkla çıkmaması, çıktığında da iç politikaya pek “karışmadan”, sadece imalarla müdahale ediyor görünmesi, “Cumhurbaşkanı acaba anayasa ve teamüller sınırına mı çekildi?” sorusuna olumlu yanıt verenlerin sayısını çoğalttı.
En azından, sıcak siyasetin konularında taraf olarak kendini ortaya atmaması, AKP’li seçmen hatta yöneticiler tarafından da “eleştirilmesi” karşısında, Cumhurbaşkanının kendisini “makul cumhurbaşkanı” çizgisine çektiğini, bundan sonra da böyle devam edeceğini söyleyenlerin sayısı da artıyor.
Erdoğan’ın politika tarzını iyi bilenlerin bir bölümü ise, onun sadece “dişini sıktığını”, hele şu koalisyon görüşmeleri; Saray, yolsuzluk, rüşvet, Cumhurbaşkanının Hükümet karşısındaki konumu… gibi netameli konular gündeme gelmeden tamamlansın, ilk fırsatta yeniden, eskisi gibi sıcak siyasete soyunmaktan geri durmayacağını da söylüyor.
Erdoğan ise; bu tartışmalar karşısında, bir yandan “Ben sınırlarımı bilirim kimse bunları bana öğretmeye kalkmasın” diyerek, sanki “Alışılmış cumhurbaşkanı olmayacağım” iddiasından vazgeçmiş intibaı uyandırsa da söz konusu olan “rakip partiler” olduğunda tehdidi de elden bırakmıyor; “Bir koalisyon kurmadıkları takdirde hesap sorulacağını” söylemekten de geri durmuyor.
Ama aynı zamanda Reza Zarrab’a “ihracatçı madalyası” verilen törene katılıp, kendisine en yakın bakanlar aracılığı ile Zarrab’a madalyasını onların takmasını sağlarken, koalisyon tartışmalarının en önemli konusu olacak “17-25 Aralık rüşvet, yolsuzluk, kara para skandalı” üstünden koalisyon görüşmelerini sınırlama hamlesi yapıyor. Oysa AKP’nin içinden iyi haber alan bir kişi olarak Fehmi Koru, “Davutoğlu’nun yolsuzlukların Meclis gündemine getirilmesinde kararlı olduğunu” yazıyor.
17-25 Aralık operasyonlarında kilit önemdeki kurumlarından birisi, hatta birincisi olan TÜRGEV’in “iftar”ında sahneye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar olduğu gibi TÜRGEV’in arkasında ve yanında olacağını” açıklayarak, 17-25 Aralık skandalının üstünün örtülmesinin de “arkasında ve yanında olduğunu” ilan etmiş oluyor.
Öte yandan, Til Ebyad’ın IŞİD’den geri alınmasını bir türlü hazmedemeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, her vesileyle yeniden dönüp, PYD’nin Til Ebyad çevresindeki yerleşim merkezlerinden “Arap ve Türkmenleri sürdüğünü, yerine Kürtleri yerleştirmek istediği” iddiasını sürdürüyor. PYD’nin Eş Başkanı Salih Müslim ve öteki yetkililerin aksine ve bu iddiada olanların Til Ebyad’a gelip olup biteni kendi gözleriyle görmesi çağrılarını umursamayan Erdoğan, yandaş basını da arkasına alarak, “PYD Arap ve Türkmen tehciri yapıyor” kara propagandasını sürdürüyor. Bunu da “bir Amerikan planı ve Amerikan desteği ile yapılan bir tehcir” olarak sunuyor. Tabii böylece kendisine “komünist” diyen, “sol milliyetçi” “Vatan Partisi” ve MHP gibi “sağ milliyetçi” partilerle aynı çizgide birleşiyor.
Bu da son günlerde yandaş basının sivriltmesiyle öne çıkan AKP-MHP koalisyonunun, sıradan, koalisyon piyasasında işlem hacmini artırmaya yönelik bir spekülasyon olmadığına işaret ediyor. Tersine AKP içinde Erdoğan’a en yakın kişilerin oluşturduğu kliğin AKP-MHP koalisyonu için çalıştığı gerçeği ile birleştiğinde Erdoğan’ın bu çıkışlarının, sadece dış politikaya yönelik kimi söylemler ya da ülke çıkarları kaygısıyla değil, bunlardan da önce koalisyonun şekillenmesiyle ilgili bir girişim olduğunu gösteriyor. Ki, bu da AKP-MHP koalisyonu olmaması durumunda Erdoğan’ın bir “erken seçim”e gitmeyi zorlayan bir tutum alacağı anlamına da gelmektedir.
Demek ki Erdoğan, bugün “sıcak politika”nın içinde görünmüyorken bile aslında sıcak politikaya müdahale etmekte; koalisyonun şekilleneceği çerçeveden (Yolsuzluk ve rüşvetten dış politikaya dokunulmasına…) kimlerle koalisyon yapılabileceğine kadar her konuda zorlayıcı bir tutum ortaya koymaya devam etmektedir.
Yani Cumhurbaşkanı boylu boyunca sıcak politikanın içindedir.
Dünden farkı, eski tip müdahalelerin geri tepeceğini “öğrenmiş” olmasıdır!
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00