Roboskî'yi katırından vurmak
Fotoğraf: Envato
Bahman Gobadi’nin yönetmenliğini yaptığı ‘Sarhoş Atlar Zamanı’ izlemeyenlerin, Roboskî’nin yaşadığı dramı, toplumsal, psikolojik ve ekonomik boyutlarıyla görebilmelerine, hissedebilmelerine yardımcı olabilecek bir film.
İran, Irak, Türkiye sınırında yaşan Kürt bir ailenin dramını anlatan belgesel tadındaki filmde, anne ve babasının ölümünden sonra Ayoup küçük yaşına rağmen, engelli ağabeyi Madi’nin tedavisi ve ailenin geçimi için katır sırtında İran’a yük taşımaya başlar. Ardından, savaşın derinleştirdiği yoksulluğun baskısı altında ailesinin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için
kaçakçılığa başlar.
Bu aslında, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, TSK’ye ait savaş uçakları tarafından Roboskî’de aynı işi yapan 34 Kürt yurttaşın katledilmesinin ardından “Sınır ticareti yapıyorlar. Öyle kaçak filan da değil, askere vergisini de veriyorlar” dediği şeydir.
Ahmet Arif’in ‘Otuzüç kurşun’ şirindeki dizeleri de bu gerçeği çok özlü bir biçimde anlatmıştır: “Bilmezlikten değil/ Fıkaralıktan/ Pasaporta ısınmamış içimiz/ Budur katlimize sebep suçumuz/Gayrı eşkıyaya çıkar adımız/Kaçakçıya/Soyguncuya/ Hayına...”
Aslında her şey ortadadır; devletin gözü önündedir. İnsanlar ekmeklerini helal yoldan kazanmanın oradaki tek imkanı olarak gördükleri katırları can yoldaşı bellemiştir.
‘Sarhoş Atlar Zamanı’nda Ayoup, birgün soğuktan donmamaları için katırlara viski içirdiklerini görür. Katırlara gösterilen özen, insanlara gösterilmez. Aslında bu insanın ekmek teknesine gösterdiği özenin de bir başka ifadesidir.
Roboskî katliamının ardından, devlet kendi sorumluluğunun üzerini örttükten sonra, birçok kez askerin Roboskîlilerin katırlarını vurarak öldürdüğü haberi gündeme geldi. Bu aslında Roboski’yi katırından vurmak ve onu ekmeksiz bırakmak için sürdürülen bilinçli, hedefli bir saldırıydı.
Önceki akşam Roboskî yine acılı haber gündemlerinin ön sıralarındaydı. Roboskî köyünde, sınıra yapılan askeri sevkiyata tepki gösteren köylüler asker saldırısı ile karşılaşmıştı. Yaralı ve gözaltı haberleri geldi. Dün sabah saatlerinde ise, Roboskî köyünde askerlerin ev ve araçları taradığı, katırları katlettiği haberi geldi.
Bu yazıyı yazmaya otururken, kendisini Roboskî’ye Barış Meclisi heyetiyle birlikte yaptığımız ziyaret sırasında tanıdığım ve şu anda HDP Şırnak Milletvekili olan Ferhat Encü’yü aradım. Tam olarak kaç katırın öldürüldüğü sordum, “5 kadar” dedi.
Roboskî’liyi katırından vurmanın ne demek olduğunu bir de ona sordum. “Katır Roboskî’de yaşayanların ekmek teknesidir. Katırlarını vurmak, oradaki insanların ekmeklerini ellerinden almak, onları yoksullaştırarak orada yaşayamaz hale getirmeye çalışmak demektir” dedi.
İşin kuşkusuz bir hayvan hakları boyutu var. Devletin o bölgenin katırına da potansiyel suçlu muamelesi yapması var. Ama bir de, çok temel bir yön olarak Ferhat Encü’nün de dediği yönü var.
Roboskî’de yaşatılan son 30 yıl içinde devletin Kürt coğrafyasındaki en ağır uygulamalarının devamıdır. 1980’lerin sonları ve 1990’ların başlarındaki ağır baskı yöntemleri bugün Roboskî’de sürüyor.
Gazeteci Celal Başlangıç’ın 14 Ocak 1989 tarihinde Cizre’nin Yeşilyurt köyünde halka dışkı yedirmesine dair haberi, o dönemin uygulamaları açısından bir işaret fişeği gibiydi.
Yeşilyurt olayıyla ilgili davada iç hukuk yolları sonuçsuz kalınca, dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşındı. Ve köylülere dışkı yediren askerini koruyan Türk devleti, AİHM’de suçlu bulunarak köylülere tazminat ödemeye mahkum edildi.
Ne var ki, Yeşilyurt köylülerine uygulanan baskı, AİHM’nin kararı sonrası da bitmedi. Bu baskılar nedeniyle Yeşilyurt köyünün yarısı Avrupa ülkelerine iltica etti. Bir kısmı da büyük şehirlere göç etti.
Dün Yeşilyurt köylülerine yapılan, bugün de ağır travmalara rağmen devletin karşısında dik durmaya ve topraklarında yaşamayı başarmaya çalışan Roboskî köylülerine yapılıyor.
- Kürt meselesinde bir ihtimal daha olmalı 13 Aralık 2024 04:57
- Sınırımızdaki yeni Afganistan ve kaostan rant devşirmek 09 Aralık 2024 07:00
- Geniş atılan ağda çıkışı aramak... 02 Aralık 2024 06:55
- Türkiye zor bir değişimin ağır sancılarını yaşıyor 25 Kasım 2024 06:35
- Ebedi barış mümkün mü? 18 Kasım 2024 04:23
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00