İç ve dış politikada 'savaş hali' ihtiyacı
Pazartesi günü toplanan MGK’nin; “tehditler”, “milli güvenlik” vb. söylemi ile süslenen klişe açıklamasında gizlenmeye çalışılsa da anlaşılmaktadır ki kurulda, Hükümetin ve Erdoğan’ın “Suriye sınırında tampon bölge”, “güvenlikli bölge” adı altında son günlerde kamuoyunda tartıştırdığı askeri planları konuşulmuştur.
Her ne kadar resmi söylemde, “tampon bölge”nin ve uygulamaya sokulacağı söylenen “angajman kuralları”nın IŞİD’e yönelik olduğu iddia edilse de gerçekte amacın Rojava’nın Kobanê ile Afrin kantonlarının birleştirilmesini önlemek, dolayısıyla IŞİD’in bu bölgedeki varlığının korunmasına yönelik olduğunu söylemek için çok derin analizler yapmaya bile gerek yok. Önceki gün, IŞİD’in Türkiye sınırında askerlerin gözü önünde “hendekler” kazıp “mayın döşenmesine” (Bunun görüntüleri yayımlandı) hiçbir itiraz olmaması bile Türkiye’nin asker ve sivil yetkili makamlarının IŞİD’den herhangi bir rahatsızlık duymadığının açık kanıtıdır.
Bütün bunların da ötesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Til Ebyad’ın PYD güçleri tarafından kurtarılmasının hemen arkasından, “Güney sınırımızda yeni bir devlet kurulmasına asla izin vermeyiz” diyerek başlattığı propaganda kampanyasından da açıkça belli olmaktadır ki, AKP Hükümetini asıl rahatsız eden IŞİD’in devlet kurması değildir. Tersine bölgede zaten “IŞİD devleti” uzun süredir vardır. Bu yüzden de izin verilmeyecek devlet, Kürtlerin Batı Kürdistan toprakları üstünde kurabilecekleri “Özerk, federatif ya da bağımsız bir devlet”tir!
Bu nedenledir ki, gerek KCK gerekse PYD, Türkiye’nin Suriye’de tampon bölge oluşturma girişimini, haklı olarak, kendilerine karşı savaş ilanı olarak algılamışlardır. Önceki gün PYD ve KCK’den yapılan açıklamalar bunu açıkça göstermektedir.
Dahası Türkiye’nin Suriye politikasını “tampon bölge kurmaya” evriltmiş olması “çözüm süreci”ne dair hükümetin bütün söylediklerinin altını boşalmış, onu Erdoğan’ın “Kürt sorunu yok, taraflar yok; müzakere yok. Sorun terör örgütünün silah bırakmamış olmasıdır” çizgisine getirmiştir.
Suriye politikasının “iç politika”ya yansıması elbette sadece “çözüm süreci” ile ilgili de değildir.
Erdoğan ve AKP; 13 yıllık icraatlarının hesabının sorulacağı korkusuyla, ama en başta da Erdoğan’ın mutlak iktidarının uzun yıllar sürmesi için, savaş tamtamları çaldırmaya başlamıştır.
Evet, Suriye’de, “güvenli bölge” ya da “tampon bölge” oluşturulması gibi girişimlerin, eğer ABD, Rusya, İran, batılı emperyalistler ve bölge gericilerinin ortak planı değilse (Ki, böyle bir plana ABD’nin bile rızası yoktur), gerçekleşme şansı sıfıra yakındır.
AKP Hükümeti dış politikayı bir “Savaş hali olmadan olmaz” noktasına getirmiştir ama bu iç politika için de bir malzemeye dönüştürülmek istenmektedir. Dolayısıyla günlerdir Erdoğan önderliğinde basında siyaset arenasında tartışılan bu tür askeri plan ve girişim hazırlıklarının Suriye’de bir savaşa girmeden çok, aslında iç politikayı “savaş hali” ortamında biçimlendirme amaçlı olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır.
Nitekim Erdoğan ve yandaş medya bu son MGK toplantısından sonra bu çizgiyi daha da zorlayarak, bir koalisyon hükümeti olursa bu koşullara uygun olarak Erdoğan-AKP çizgisinde oluşması, ama oluşmazsa da “savaş yürüten (yürütecek olan) bir hükümet etrafında birleşmek için seçimlerin yenilenmesi”ne kadar zorlayacaklardır.
Bu yüzden de muhtemel bir AKP-CHP koalisyonuna ilişkin girişimler, “savaş kapıda” propagandasıyla püskürtülerek, “AKP-MHP koalisyonu” yeniden ısıtılmak istenmektedir. Ki, bu girişim, Erdoğan’ın isteğine en yakın çizgide koalisyonun oluşturulması, olmazsa da “erken seçim”in zorlanması taktiği ile birleşmektedir.
Suriye’ye bir askeri müdahale için “Asker bu müdahaleye karşı mı değil mi”den “ABD ne der; Rusya göz yumar mı”ya pek çok konu tartışılmaktadır ama Erdoğan ve önderliğindeki basına bakarsınız “içeride” savaş ilanı çoktan yapılmıştır!
Irkçı-şoven duygular okşanmaya, kahramanlık menkıbeleri yeniden gündeme getirilmeye, Kürtlere yönelik “kurt masalları” öne çıkarılıp halkın kardeşlik, bölge barışı vb. üstünde oluşan hissiyatı alabora edilmeye çalışılmaktadır. Dahası gazete ve TV kanalları, Suriye’ye askeri müdahalenin ayrıntılı planlarını, kullanılacak birliklerden silahların cinsine kadar her bilgiyi ortalığa saçmaktadır!
Bu bile aslında savaş planları üstünden yapılan propagandanın, dışarıdan çok “içeride” kamuoyu oluşturmayı, “savaş hali ortamı” oluşturarak, geniş yığınları Erdoğan’ın etki alanına çekmeyi amaçlayan bir propaganda olduğunu göstermektedir.
Evrensel'i Takip Et