04 Temmuz 2015 00:52

Referandum günü

Referandum  günü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

5 Temmuz Yunan halkı, Yunanistan’ın kriz hükümeti ve Troyka için çok önemli. Zira, halkın oyu Troyka karşısında Yunan halkının düello gücünü sergileyecek. Oylama sonucu, Yunan halkının gücü ve dirayetine bağlı olarak, emperyalizmin oyunu ve halkları köleleştirme tepisi açığa çıkarılmış olacak. 

Yunan halkının hiç suçu yok, denemez. Avrupa’dan alınan paralarla, öğleden sonraki siestalar da dahil, har vurup harman savurmanın elbette bir sonu olacak idi. Bu nokta doğru da, Avrupa Merkez Bankasının ve başta Almanya olmak üzere AB ülke yöneticilerinin ve finansal değerleme kuruluşlarının hiç mi suçu yok! Demek ki, Yunanistan’ın bu tavrı bizzat Avrupa ülkelerinin, daha doğrusu Avrupa sermayesinin işine geliyormuş, onun için bu gidişata seslerini çıkarmamışlar. Hatta, Yunanistan’a verilmiş olan borçlarla Avrupa sermayesinin kazancının bir bölümü aslında Yunanistan’ın borcuna karşılık da geliyor olmalı. Bu hissenin hesabı yapılamaz, ama yapılabiliyor olsa da böyle bir hesaplaşma kapitalizmin ruhuna ve ideolojisine aykırıdır. O nedenle, kağıt üzerinde duran borçlar nedeni ile Yunan halkının sırtına binmek kapitalizm ideolojisine daha uygundur. Aynı durum, ABD’de Fed’in borçluları değil de büyük finans kuruluşlarını kurtarmasında da yaşanmadı mı!

Benzer olayı Latin Amerika ülkeleri de 1980’lerin ortalarına doğru yaşadı. O tarihlerde Latin Amerika ülkeleri Kartegana kentinde toplanarak borçlarını reddettiklerini ilan ettiler. Bunun nedeni, söz konusu ülkelere verilmiş olan borçlar üzerindeki faizin olağan faiz haddinin çok üzerinde olması, dolayısıyla aşırı faiz yükü ile borçların büyük bölümünün eritilmiş olduğunu görüşü idi. Bunun üzerine bu ülkelere borç veren ABD yönetimi ilgili ülke temsilcileri ile ayrı ayrı görüşerek, borçların bir miktarını sildi, bir miktarı için de özelleştirme yolu ile değerli kamu kuruluşlarına el koydu. O dönemde dört Latin Amerika ülke temsilcileri Türkiye’ye gelip bir konferansta bu acı hikayeyi anlatırken, ABD sermayesinin ülkenin çok değerli kuruluşlarına çok ucuza el koyarak ekonominin büyük bölümü üzerinde hakimiyet kurduğunu anlattı. 

Türkiye’ye verilen borçlarda da öyle zamanlar oldu ki yıllık yüzde 40 dolaylarında faiz ödendi. Gerçi o dönemlerde enflasyon da oldukça yüksekti, ama yine de bu oran olağanüstü yüksek idi. Bunun anlamı şu ki, yıllık büyüme hızının üzerinde faiz ödeyerek, ekonominin büyümesinden halkın elde ettiği yarar görece düşük kalmıştır. 

Yunanistan’ın sıkışık durumu, ne hazindir ki, Türkiye’de de fırsatçı politikacılara oyun imkanı oluşturdu. Komşumuza derhal şefkatli elimizi uzatarak, borçların ödenmesinde kolaylaştırıcı destek verebileceğimizi dünyaya ve özellikle de iç siyasi tabana ilan ettik. Ama,bu göz yaşartıcı şefkatin koşulunda, tam bir sahte dincilik kurnazlığı ile, Kıbrıs vs. konusunda da taviz talepleri gündeme oturtuldu. Böylesi bir fırsatçılık ancak sahte vicdanlarda ürer ve barınır. Yardım, fırsattan yararlanılarak mı yapılır, yoksa kötü gün dostu olarak hiçbir koşula tabii tutulmadan mı yapılır! 

Yunan halkının referandumu, umalım ki, Yunan halkının ve halkları için çetin mücadele veren yönetimin gururunu emperyalist baskılama karşısında kırmaz. Tabii ki, Troyka’ya, yani emperyalistlere karşı mücadele, hele de paraları yedikten sonra hesap günü geldiğinde, bir hayli güçtür. Umalım ki, Yunan halkı ile Troyka arasında bir anlaşma olur ve emperyalizmin despotik ideolojisini açığa çıkaran Yunan halkı, bundan böyle biraz zaman alacak zorlu bire ekonomiye girmekle beraber, gurur mücadelesinde yenik düşmez.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa