04 Temmuz 2015 00:55

Okulda ne öğretiliyor bu çocuklara?

Okulda ne öğretiliyor bu çocuklara?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Önce TEOG sonra LYS sonuçları açıklandı.

Sınav olur da skandalsız olur mu? 

TEOG’da yine “yanlış soru” vardı ve sonunda soru mahkeme kararıyla iptal edilerek “sorun çözülmüş” göründü ama asıl skandal yine “din eğitimi”yle ilgili olarak ortaya çıktı. Çünkü “İslam dini”yle ilgili soru grubundan muaf olan “İslam’dan gayrı dinler”den olan ailelerden gelen çocuklar, bu sınavdan muaf tutulmuş olmalarına karşın, sınav sonuçları hesaplanırken sınava girmiş ama “Sıfır puan almış” gibi sıralamaya sokulmuşlardı.

Bu “ayıp” da sonradan sıralamalar yeniden hesaplanarak geçiştirildi.

Bu şekli skandallar, LYS sonuçlarının açıklanmasıyla, eğitimin içeriği ile “Bu liselerde öğrenciye ne öğretiliyor?” sorusunu da gündeme getirdi.

Çünkü LYS’de sorulara verilen yanıtlar, eğitimin AKP iktidarı tarafından nasıl bir çukura düşürüldüğünü de gösteriyordu.

Örneğin; üniversite sınavına giren öğrenciler; 

Matematikte; sorulan 50 sorudan sadece 10.20’sine doğru yanıt vermiş. Yanıt sayısı 2013’te 12.80’miş!
Geometride; sorulan 30 sorudan sadece 4.10’una doğru yanıt verilmiş. Yanıt sayısı 2013’te 4.54’müş!
Fizikte; sorulan 30 sorudan sadece 7.00’sine doğru yanıt verilmiş. Yanıt sayısı 2013’te 7.15’miş! 
Biyolojide; sorulan 30 sorudan sadece 10.53’üne doğru yanıt verilmiş. Yanıt oranı 2013’te 11.90’mış!
İngilizcede; sorulan 80 sorudan sadece 21.34’üne doğru yanıt verilmiş. Yanıt oranı 2013’te 23.08’miş!
Türkçede; sorulan 56 sorudan sadece 20.12’sine doğru yanıt verilmiş. Yanıt oranı 2013’te 23.52’ymiş! (*)
2013’te de durum pek matah değilmiş, ama bu başlıca derslerde verilen yanıt sayısı 2013’e göre bile toplu olarak düştüğüne göre demek ki eğitimin düzeyinde 2013’e göre bile korkunç bir düşüş var. Üstelik de düşüş bir-iki branşta değil, başlıca tüm branşlarda.

Bu da AKP Hükümetinin eğitim politikasını yeni baştan sorgulamayı zorunlu kılıyor.

“Eğitimin düştüğü çukurun derinleşmesinde 4+4+4’ün rolü nedir”; “Dindar nesiller yetiştirme ve muhafazakar toplum planı girişimleriyle bu tablo arasında nasıl bir bağlantı vardır”; “Müfredatın dinileştirilmesi ve imam hatipleştirilmesiyle bu tablonun ilişkisi hangi boyuttadır”… gibi sorular konuşulurken, bütün bu sorulara doğrudan bir yanıt olmasa da Bakanlıktan yapılan yeni bir açıklamayla; eğitime egemen zihniyetin sefaleti bir kez daha, “yönetmeliğe” dönüşerek kendisini ortaya koydu. 
7 Haziran seçimiyle düşmüş Hükümetin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle;

* “Milli ve manevi değerlerin yanı sıra genel ahlak ve adaba uygun olmayan, yanlış algı oluşturabilecek tutum ve davranışlarda bulunmayı,

“Sosyal medya yoluyla; bölücü, yıkıcı, ahlak dışı ve şiddeti özendiren sesli, sözlü, yazılı ve görüntülü içerikler oluşturmak, bunları çoğaltmayı, yaymayı ve ticaretini yapmayı okuldan atılma cezası ile cezalandırırken” bu öğrencilerin yeniden okula dönmelerini de yasakladı! 

Ayrıca, MEB, “Tütün ve tütün mamulleri ile bağımlılık yapacak her türlü maddeyi kullanmanın ve yanında bulundurmanın yanı sıra kullananların yanında olanları da cezalandırma” kapsamına alarak, eğitimin içine düştüğü çukurdan hangi önlem, yasak ve cezalandırmalarla kurtaracağını dünya aleme ilan etti!
Bu lise eğitimiyle üniversiteye girecek öğrencileri ve oradan “hayata atılacak” olanları neyin beklediğini de dün Nilgün Tunçcan Ongan hoca, gazetemizdeki köşesinde yazdı.

“Yandaş basın”ın gözde gazetesi Akşam’ın “Prof. Dr. CEO dönemi geliyor” diye müjde verdiği haberden yola çıkan Nilgün Hoca, Akşam’ın “Doçentlik atamasında bilimsel yayınlar dışında şirket kurmak, patent sahibi olmak ve sanayi ile ortak proje yürütmek gibi kriterlere bakılacak. Profesörlüğe atamada da bu alanda çalışanlara öncelik verilecek …” diyen haberinin arkasını kurcalayan Nilgün hoca, TOBB tarafından geçen yıl yayımlanan “Üniversite ve Sanayi İşbirliğinde Sanayi Kesiminin Beklentileri ve Sorunları” başlıklı raporunda Akşam’ın haberindeki her şeyin doğrudan yer aldığına, haberin üniversitenin içine çekildiği mecra ile uygunluğuna dikkat çekiyor.

Böylece son bir-iki gündeki gelişmeler bile eğitimin bir çenesinde AKP’nin “muhafazakar toplum inşası” amacının öteki çenesinde neoliberal politikaların olduğu bir mengeneyle biçimlendirildiğini, gençliğin eğitimsiz ve sömürünün her türüne yanıt verecek biçimde eğitilmek istendiğini gösteriyor.
Yoksa bu kadar eğitimsizlik “eğitim olmadan olmaz”dı!  

(*) Merak edenler ayrıntılı rakamları dünkü Hürriyet gazetesinde İsmet Berkan’ın köşesinde bulabilirler. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa