9 Temmuz 2015

Önceki gün yaptıkları açıklamalarla; MHP Genel Başkanı Bahçeli, “AKP-CHP koalisyonu”nun, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ise “AKP-MHP koalisyonu”nun kuvvetli ihtimal (olması gereken) olduğunu iddia ettiler. Ama bütün bu “kaprisli” açıklamalar ve “Yan cebime koy” denecek jestler eşliğinde bir aylık tartışmalardan sonra gelinen yer; “Ya AKP-CHP koalisyonu ya ‘erken seçim’dir!”

“Büyük koalisyon”, yani “AKP-CHP koalisyonu” daha seçimden önce bile, Türkiye’de iktidarların belirlenmesinde etkiye sahip iç ve uluslararası güç odaklarının hayaliydi. Ve bu çevrelerin açık ya da kapalı kapılar arkasındaki girişimleri de bir aydan beri sürüyordu.

“Erken seçim”e gelince; “Erken seçimi isteyen tek odak Cumhurbaşkanı ve onun yakın çevresidir” dersek bir abartı yapmamış oluruz. Ancak Cumhurbaşkanının AKP’nin üstündeki etkisi ve yeri geldiğinde AKP’de onun “emrinin demiri kestiği” ve siyaset ortamını provoke etmekteki “yüksek becerileri” dikkate alındığında, “erken seçim” ihtimalinin de öyle hafife alınacak bir ihtimal olmadığını teslim etmek gerekir. Ancak yeni seçilmiş AKP’li vekillerin bir “erken seçim” için kolay ikna edilemeyeceği ve Davutoğlu’nun da koalisyonu, Erdoğan himayesinden kurtulma fırsatı olarak kullanmak isteyeceği dikkate alındığında, Cumhurbaşkanının AKP’yi zorlamasının kolay olmayacağı ortadadır.

Ancak, bugün bu köşedeki konumuz bir yanıyla da koalisyon görüşmeleriyle bağlantılı olsa da asıl olarak MHP ile ilgili. 

Çünkü MHP için uzunca bir zamandan beri, MHP’nin eskisiyle, o Türkeşli yıllarıyla ilgisinin kalmadığı, “genlerinin temizlendiği” propagandası yapılıyor. Bahçeli’nin, siyasi gerilimin artığı kimi zamanlarda sokağa çıkan ülkücü gruplara, “sokağa çıkmayın”, “provokasyonlara gelmeyin”,… diyen ama pek dinlendiği de söylenemeyecek çağrılarında bile MHP’nin eski ırkçı şoven tutumundan vazgeçmiş, şiddeti terk etmiş bir parti olduğu propagandası hemen ortalığı kaplamaktadır.

Ama gerçek böyle midir?

Son günlerdeki kimi gelişmeler, MHP’nin aslında genlerinde bir “mutasyon” olmadığını, ırkçı-şoven, din-mezhep ayrımcısı eğilimlerin kodlandığı genlerin aktif olduğunu ve ihtiyaç olduğunda tüm diğer eğilimleri yönlendirecek kadar baskın bir karaktere de sahip olduğunu göstermektedir.
İşte son günlerde herkesin gözünün önünde cereyan eden üç önemli örnek:

1- Çin’in Uygurların ibadetlerine sınır getirdiği iddiasıyla başlatılan propaganda ve buna eşlik eden eylemlerde; söylem,  “Burnumuza Çin kanı kokusu geliyor. Çin kanının tadını özledik”e kadar gelirken eylem de Çin restoranı basma ve Çinli sandıkları Koreli turistlere saldırmaya kadar geldi. Bu saldırılara karşı tutumu sorulan Bahçeli; “Bunlar genç çocuklar. Birisi sürükler, bunlar da arkasından gidebilir. Hem Koreli ile Çinliyi ayırt edecek özellik nedir? Çekik göz... Baktı ki ikisi de çekik göz... Fark eder mi efendim?” diyerek, ülkücülere açık destek verdi. Çünkü Çin düşmanlığı, “Tanrı Dağı kadar Türk olmak” Türk  ırkçılığının en eski genlerinin oluştuğu ana materyaldir!

2- Bahçeli’nin bu lafları ettiği gün kameralar karşısına geçen MHP Grup Başkan Vekili Halaçoğlu, neden Baykal’a oy vermediklerini; “Çünkü o zaman AKP bizi dinsiz ve inançsız partinin adamına oy verdiniz diye eleştirirdi” diyerek açıkladı. Böylece, Meclis Başkanlığı ile ilgili asıl tutumlarını “Hira Dağı kadar Müslüman” geni tarafından belirlendiğini itiraf etmiş oldu. Tabii AKP’nin arkasına saklanarak!

3- Seçim öncesinde, hükümet korumasında HDP binalarına ve etkinliklerine saldıran ülkücü grupları tasvip etmez gözüken MHP’nin (Aslında saldırılardan hoşnuttular), seçimden sonraki tek ilkesi, “HDP ile yan yana gelmemek” oldu. Bunu HDP destekliyor gerekçesiyle Baykal’a oy vermeme bahanesi ve Meclis Başkanlık Divanının sayısını azaltıp HDP’nin temsilini MHP’nin bir altına düşürme gayretleriyle ortaya koydu. Denilebilir ki MHP’nin sadık kaldığı tek “kırmızı çizgisi” budur. Ki, bu da onun ırkçı-şoven genleriyle bağlantılıdır. Yoksa hayatta gerçek bir karşılığı olmayan “ilkeleri”, “genler” (ideoloji), olmadan açıklamak çok zordur.

Yani, liberaller ve MHP’de demokratlık arayanlar bilmeli ki; MHP’nin genlerinde bir “değişim”, “dönüşüm”, “mutasyon” yoktur! Tersine en eski tarihli genlerdeki “Çin düşmanlığı” bile dipdiridir!

Bu yüzden MHP hâlâ, “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” bir parti olma çizgisindedir.
Onun sözcülerinin siyasetin ihtiyacına göre “barış”, “demokrasi”, “özgürlükler” üstüne söz söylemeleri, Goebbelsçi propagandadan öğrendikleridir. 

Evrensel'i Takip Et