Türkiye-ABD ne konuştu, neyi çözdü?
Fotoğraf: Envato
Türkiye’nin Suriye sınırına zırhlı birlikler sevkiyatı devam ediyor. AKP propagandası ve yandaş medya, “savaş hali ortamı”nı canlı tutmak için bu sevkiyatı ve sınırın iki yanında olan her şeyi “savaş tamtamları” eşliğinde veriyor. Bu “savaş hali” tartışmaları, son iki-üç günde, Ankara’da yapılan ve bölgedeki gelişmelerin askeri boyutlarının da konuşulduğu, ABD-Türkiye arasındaki görüşmelerle de birleştirildi.
ABD ve Türkiye heyetleri arasında yapılan görüşmelerden sonra; “IŞİD ile mücadele konusunda çalışmaların daha da derinleştirilmesi, iş birliği ve eş güdümün daha da kuvvetlendirilmesi, son ‘güncel gelişmeler ışığında’ ele alınmıştır”, “çalışmalarımız devam edecektir” gibi klişe açıklamalar yapılmış olsa da askeri konularda somut bazı ilerlemelerin sağlandığı da anlaşılmaktadır.
Obama’nın, IŞİD liderlerine yönelik “nokta operasyonları” yapılacağı ve “kalplerinden vuracağız” iddialarına paralel olarak ABD’nin Türkiye’den kalkan predatörlerin silahlandırılması talebine, Türkiye’nin altı predatörden ikisinin silahlandırılmasına (resmen doğrulanmasa da) “evet” dediği belirtilmektedir. Dahası ABD’nin IŞİD’e karşı mücadelede İncirlik ve diğer bazı askeri üsleri kullanmak istediği, Türkiye’nin bunlara “henüz evet demediği”, ama “görüşmelerde ilerleme sağlandığı” da verilen haberler arasındadır.
ABD’nin bu talepleri karşılığında da Türkiye’nin, Suriye sınırlarında “güvenli bölge (tampon bölge) oluşturma” isteğini yinelediği ve PYD’nin etki alanını genişletmesinden duyduğu rahatsızlığı ABD’ye yeniden ilettiği belirtiliyor. Bu çerçevede, ABD’nin “güvenli bölge” talebine resmen hayır demediği, dahası PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesine karşı olduğunu ifade ederek Türkiye’nin elini rahatlatacak kimi konularda bir uzlaşma sağlandığı da anlaşılıyor.
Eğer sadece “Ne konuşuldu; kim ne dedi?”den bakarsak, Türkiye-ABD görüşmesini de IŞİD’e karşı mücadelede ortaklaşma gayreti olarak görüp, bölge halklarına, “Oh ne güzel Türkiye ve ABD IŞİD belasından halkları kurtarmak için çareler arıyor” diyebiliriz.
Ama gerçek böyle değil!
Tersine gerçek, bu heyetler halinde görüşmelerde amacın; (Başka askeri, siyasi, diplomatik, istihbari girişimlerle birlikte) ABD’nin ve Yeni Osmanlıcı politikalarla kendisini komşularıyla boğaz boğaza getiren AKP Hükümetinin bölge haritasının yeniden çizilmesinde aralarında ortak noktaları bulma çabalarından ibaret olduğu biçimindedir.
Bu yüzden de bölge halkları, bölgede halkların kardeşleşmesi için mücadele eden ilerici demokrat güçler, toplantıda alınan kararları varılan anlaşma ve uzlaşmaları, bu genel yaklaşımdan bakarak görmek durumundadır. Aksi halde yanılırlar.
Ki, Ankara’daki görüşmelere bu açıdan bakıldığında şunları söyleyebiliriz:
1) Türkiye, Kürt güçlerinin Fırat’ın batısına geçerek Cerablus’u da IŞİD’den kurtarıp Kobanê ile Afrin’i birleştirmesinin önlenmesi ve Esad rejiminin yıkılması için IŞİD dahil şeriatçı ve öteki muhalif güçlerin desteklenmesi üstünden Suriye’deki ve Irak’taki sorunlarda taraf olmak için uğraşmaktadır.
2) ABD ise “IŞİD’e karşı mücadele” adı altında bölgedeki askeri gücünü yeniden mevzilendirmek, bölge halkları gözünde “IŞİD’e karşı bölge halklarının kurtarıcısı” rolünü pekiştirip inisiyatifini sürdürerek, bölge gericilikleriyle uzlaşma ve anlaşma gayreti içindedir.
Yoksa ne ABD’nin ne de Türkiye’nin “IŞİD’i yok ederek” bölge halklarının kendi kaderlerini tayin haklarını kullanabilecekleri bir ortam oluşturulması, bunu tehdit eden bölge gericiliklerinin etkisizleştirilmesi diye bir sorunları yoktur.
Tersine, bu iki ülkenin çıkarları, IŞİD’in, bugünkü kadar etkin olmaması kaydıyla, bölgede ve dünyada varlığını sürdürmesiyle sıkı bağlantı içinedir. Sadece, iki ülke de kendi amaçları bakımından IŞİD tehdidini kullanmak istemektedir. Yapılan tartışma ve görüşmeler, bu çıkarların nasıl uyumlulaştırılacağı, hangi çıkarın hangi çıkara tabii hale getirileceği üstünedir.
Ankara’daki Türkiye-ABD görüşmelerinde de; Kürt güçlerinin etki alanlarını genişletmesinin önlenmesi ve IŞİD’in etkisinin zayıflatılması ama doğacak boşluğun el Nusra, İslami Cephe ve ÖSO gibi güçlerin etkinliklerini artırarak doldurmak konusunda anlaşılmış olduğu görülmektedir. Bu çerçevede Türkiye’nin ABD’ye askeri kolaylıklar sağlanmasında da bir uzlaşmaya varılmış olup bunların ete kemiğe büründürülmesi için muhtemeldir ki, “at pazarlığı” yapılacaktır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00