15 Temmuz 2015 00:13

Suriye’ye girmenin mazereti IŞİD’in patlatacağı bombalı araçlara ’sıcak takip’ mi olacak?

Suriye’ye girmenin mazereti IŞİD’in patlatacağı bombalı araçlara ’sıcak takip’ mi olacak?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sözcü duyurdu önce…
IŞİD bomba yüklü araçla eyleme hazırlanıyor (muş).
Detay da verdi… Hem de ne detay:
“Bu plakaya dikkat: 310712”
“Türkiye’yi kana bulamak için eylem hazırlığında olan aracın” markası: Hyundai
Sadece şoför ve yardımcı personelin adı yok; belki onu da biliyorlar da… Güvenlik icabı!
Habere göre kaynak, AFAD kampına sığınan Suriyeli mültecinin emniyete ihbarı…

SURİYE PLAKALI ARAÇLARIN AKIBETİ
Okuduk, geçtik… Derken, bu da başka bi’şüphe…
CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu kuşkusunu soru önergesiyle Meclise taşımış…
Tanrıkulu, Emniyet Genel Müdürlüğündeki Suriye plakalı araçların dökümüne ulaşmış…
Tespiti şu Tanrıkulu’nun:
“Kayıtlarda 6 bin 203 aracın esrarengiz biçimde buharlaştığı ortaya çıktı.”
İşkillenmesine yetmiş bu veri… Başbakana sual eyliyor:
“Kayıp 6 bin 203 Suriye plakalı aracın IŞİD’in eline geçtiği ve Türkiye’de bombalı eylemlerde kullanılacağı iddiası doğru mudur?”
“İddia doğru ise kayıp Suriye plakalı araçlar Türkiye’ye nasıl girmiştir?”
İçinden “IŞİD” “Bomba yüklü ara甓Türkiye” geçen…
Farklılıkları ve kesişen hatlarıyla bu “duyum” ve “duyurum”ları neye yormalı?

‘FÜZE ATTIRIRIM SAVAŞ BAŞLATIRIM’ ZİHNİYETİ
Atalar haybeye serdetmemiş:
Düşünen kafalara kötü fikirler üşüşür…
Valla üşüştü… Hem de nasıl… Şeytan bu ya aldı götürdü hafızayı, mıhladı Dışişleri Bakanlığındaki o meşum toplantıya…
Hani dinleme tapeleri sızdırıldı da çok tantanası olmuştu ya…
Devrin Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun makamında…
Başta Bakan Davutoğlu… Hepsi çok ‘sayın’ mevkiler:
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ferdidun Sinirlioğlu…
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler…
Sonracıma… ‘Saray’ın sır küpü’ MİT Müsteşarı Hakan Fidan…
Şıkır şıkır karıştırdıkları çaylarını yudumlarken… Hakan Fidan’ın taahhüdü neydi?
“Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim, Süleyman Şah Türbesi’ne de saldırtırız.” (27 Mart 2014)
Hakan Fidan’ın ‘Devletin bekası için icabında memlekete komplo kurarım’ beyanının üzerinden ne  kadar zaman geçti?
Yaklaşık 16 ay…
Hatırlayın lütfen… Tedirginliğini Hakan Fidan’a nasıl ifade etmişti Genel Kurmay 2. Başkanı:
“Direk savaş sebebi yani yapacağımız iş direk savaş sebebi”
Doğruydu… Zaten Hakan Fidan da ona sebep… “Suriye’ye girme gerekçesi yaratmak için Türkiye’yi füzeletirim” teklifini getirmemiş miydi!?
Netice?
Öyle oldu böyle oldu… Belki plan deşifre olunca… Sınırın öte yanından füzeler gelmedi...
Türkiye savaşa girmedi…

MÜDAHALEYE MEŞRUİYET YARATMAK ŞART
‘Şimdi’ ile bağı? Niye kaşıyorum “geçmişi”?
O ‘geçmiş’ aslında ‘geçmemiş’ olabilir mi?
Şöyle açayım… Bi’süredir kapıdaki tehlikeyi işaret eden “sıcak gündem” ne?
‘Savaş hali’… nin hükmünü sürdürmesi… için yakıtını eksik etmemek…
Ve… Suriye’ye müdahale!
Engel olan ne?
Tek sebep olmasa da el alem ne der!
Nezaketten değil elbet kaygı; akıbet realitesi!..
İçeride ve dışarıda meşruiyet sorunu!...
Haklı sebep… İç ve bilhassa uluslararası hukuk/kaide ve teamüller…
Rusya ve İran gibi hatırı sayılmak mecburiyeti hissedilen ülkeler…  “Dünyayı daha fazla karşınıza alma tedirginliği…” filan…

YENİ ‘REYHANLI’LARA ‘SICAK TAKİP’ PLANI
Allem kallem edip… Antin kuntin işlerle bi’şekilde Suriye topraklarına dalmak isteniyorsa…
Müdahalenin masum ve meşru yolu ne olabilir?
BM hukuku yolu göstermiş: Sıcak takip…
Hele de bunu dünyanı ortak nefret öznesi haline gelen IŞİD’e karşı yaparsanız…
Alkışlanabilirsiniz… Hem de ayakta… ‘Bis’ bile yaptırırlar...
Pekâlâ… Direkman yazayım:
Haber ve bilgiler doğruysa… IŞİD o kamyonlara sadece bomba değil, Tayyiban Ankarası’nın  Suriye’ye müdahale gerekçesini yüklüyor… olabilir mi?!..
Dilim varmıyor ama… Düşünün… IŞİD bombalı aracı patlattı… Reyhanlıvari katliama imza attı… Bunun bi’de devamı geldiğini… Ya da eş zamanlı iki üç yerde olduğunu tasavvur edin…
Türkiye ayağa kalkar… Dünya?
“Onlarca vatandaşımızın kanını yerde koymamak üzere”…  IŞİD’e karşı BM(*)/Uluslararası hukukun meşruiyet tanıdığı öne sürülen “sıcak takip”… Irak topraklarında PKK’ya karşı yapıldığı gibi… Şerbetliyiz hani…
Reis de çıkıp “DAİŞ’in İnlerine gireceğiz… Kimse bizi bundan i alıkoymaz” retoriğine bağlanırsa…
Kim bilir… “Erken…” Pardon “Tekrar seçim” sathı mahalline de girince memleket, Tayyip de savaş hali ortamında “Milletimle buluşmaya” gider…
Türkiye seferine çıkar köşe bucak… Anlatır Başkomutan olarak “Suriye’ye neden girdik!” mazeretini…

Bİ’TAŞLA ÜÇ BEŞ KUŞ VURMA HESABI
Başka ne olur?
Hani “Türkiye IŞİD’i kollayıp destekliyor” diyen dış ve iç müfteriler var ya…
“Bak IŞİD’e sıcak takip attık, savaşa girdik” diyerek hücum ederler…
Orhan Miroğlu, Muhsin Kızılkaya, Mehmet Metiner… nevi “chaş”lar Kürtlere propaganda seferine çıkar…
Oral Çalışlar filan artık daha fazla İMC TV’de boy gösterir:
AKP İktidarı PYD’ye(**) karşı değil, Kürtlerin de düşmanı olan IŞİD’le savaşıyor… demagojilerine sardırırlar…
Seçim öncesi yanlış anlama düzeltilir, Kürtlerin kalbi yeniden kazanılır… Kazanılması için hiç bi’masraftan kaçınılmaz…
Ha bi’de Ruşen Çakır sevinebilir…
Hani “Üst düzey devlet yetkilisi” tarafından ikna edilmişti ya… “Hedef PYD değil, IŞİD” olduğuna…
Böyle yazdığı için eleştirenlere sitemlenir… Mütevazıca elbette, “Haklılığım çıktı” diye döşenir gazetesine…

KULLANIŞLI KATİLLER MAZERET, HEDEF PYD
Peki essahtan böyle mi olur?
Tayyiban Kürtleri teskin etmek için çaba harcadığı gibi hedefine IŞİD’i mi alır?
Hayır!
IŞİD “mazeret bombası”nı atarak AKP’nin Suriye’ye girmesinin gerekçesi olur… Medyada bolca köpürtülen “kayıplar” verdirtilir IŞİD’e… Ki “IŞİD’le savaşılıyor” filmi oynasın… İnandırıcı olsun…
Sonra?.. Mühim olan uluslararası nizama uygun olarak salimen Suriye’ye girmek değil mi!?..
Girdikten sonra asıl hedefe vurulur… Kürt/PYD(***) inisiyatifi kırılır… Plan uygulanır…
Yani Kürt’ü bastırma dahil, Suriye için beslenen kanlı hayal devreye girer…
IŞİD? “Kullanışlı katiller” olarak artık sepet havası mı çalarlar, yoksa…

ABD HEYETİ NE YAPTI ANKARA’DA!..
Sahi bu arada IŞİD’i havalandıran… Yani havadan vuran ABD’den heyet Ankara’daydı… Temaslar ne alemde seyretti acaba?
İncirlik Üssü’nün akıbeti?..
“Win Win” olduk mu?
Ne verdik, ne aldık?.. IŞİD’dik mi birbirimiz? Gerekli IŞİD’im sağlandı mı?… İçerde meşruiyet tazeleme dahil mi? Koalisyon/seçim filan…?
Araya bunları neden sokuşturduğumu şeytan biliyor… Fesatlık yapmayın, mevzumuzla rabıta iması filan yok… Cin Ali’yi zor çizerim, sık telaffuz edilegelen o “Büyük resim” hiç harcım değil…
Yeterince dağıttım. Meseleyi ilk insanların mağara resimlerine götürmeden… Fransız İhtilali’ne bağlamadan… Bari bitireyim:
Yazdıklarımı ihtimal dairesinde görmeyenlere hatırlatmak isterim…
Bu akıl yürütme kof komplolardan beslenmiyor…
Askeriyle siyasetiyle… Devletin en üst düzey yetkililerinin bulunduğu bi’ortamda… MİT Müsteşarı Fidan’ın “Gerekirse Suriye’ye dört adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş gerekçesi üretirim…” diyebildiği bi’ülke…düzen düşündürtüyor… Hissettiriyor…
Fidan’ın bahsettiği “füzeler”in atılmamış olması... atılmayacağı anlamına gelmez…
Dahası önceleri atılmadığı anlamına ise hiç gelmez…

DEVLET BU!.. KOMÜNİZM DE GETİRİR, SAVAŞ DA ÇIKARIR
Bi’misal… Hayır; devletin 12 Eylül nevi darbelere nasıl zemin hazırladığını izah etmeyeceğim… Biliniyor…   
Daha spesifik olaydan bahsedeceğim…
Yıllar önce Sinem Gümüşel arkadaşımız gazetecilik başarı ödülü almıştı…
Sebep: Kürt illerinde görev yapan üst düzey bi’komutanla yaptığı mülakat… İdi.
Hatırımda kaldığı haliyle mealen naklediyorum:
Komutan öğünür… PKK’lı oldukları savıyla mahkemeye çıkarılanlara bazı hakimler “Yeterli kanıt yok” gerekçesiyle ağır cezalar vermez… Komutanın beklenti ve talepleri karşılanmaz…
Çareyi bulur meslektaşımıza konuşan komutan:
Söz tutmayan hakimlerin evinin etrafına üç beş bomba attırır… Hukuk mukuk diyen hâakimler tehlikeyi fark eder ve hizaya gelir…
PKK ile mücadelenin mahkeme safahatı da böylece halledilir…
Nasıl?!..
Sağa sola bomba attırma, füzeler yağdırma planının patenti Hakan Fidan’a ait değil…
Devlette devamlılık var; laftan ibaret değil; tarihsel vak’a…
Emin olun… Komünizm gerekirse memlekete, onu da biz getiririz, diyen zihniyetin ahfatları…
Türkiye’nin savaşa ihtiyacı varsa onu da biz çıkarırız, demekten geri durmayacak kadar vatanseverdirler…(****)
IŞİD gibi süfli teşkilat ne güne duruyor…
Her… şey… vatan… için…
Her… şey…  

(*) Misal. Bu meyanda en çok BM Anlaşması’nın 51. Maddesi’ne atıf yapılır… 
(**) Daha önce PKK/PYD’de de simgeleşen “Kürt-terör” fobisini kaşıyarak savaş (hali) durumu yaratılmaya çalışıldığını yazmıştım… Çelişiyor muyum, burada yazdıklarımla? Bence hayır. Bu ihtimal henüz tamamen devre dışı değil... O zaten işlenip duruyor… Hatta içeride milliyetçi onay mekanizmasını çalıştırmada ve kitle mobilasyonunda epey iş görebilir… Fakat “dışarı”da? Diğer faktörlerin yanı sıra “dış faktör” handikapı,  AKP’yi hedefte IŞİD görünümlü operasyona zorluyor gibi… IŞİD’e operasyon havası yaratmak, dış sıklet merkezlerinde daha kolay kabul görebilir hesabı yapılıyor olabilir… ABD’nin “hava bombardımanı” ile örtüşüyor imajı işlenebilir mesela…    
(***) AKP Hükümeti’nin “masa”yı devirmesinin ve KCK’yi silahlı misillemelere zorlamasının “sınır ötesi” ajandasıyla bağlantısı var mı? Sorayım, dedim…
(****) MİT ya da başka bi’ devlet kurumunun IŞİD gibi örgütlere, savaş gerekçesi yaratmak için mutlaka eylem yaptıracağını iddia etmiyorum. Bunu doğrudan yapması/yaptırması şart değil. Bilindiği halde engellememesi, kanlı plana yol verilmesi ya da görmezden gelinmesi… “Reyhanlı katliamı”nıyaratan bombalı saldırı ile ilgili Cumhuriyet Savcısı’nın iddiası ne idi?  “Savcı Şişman’a göre MİT Reyhanlı katliamını biliyordu ama polisle paylaşmadı.” (Cumhuriyet, 8 Temmuz 2015) Mahkeme de bu iddiayı ciddiye aldı, araştırma gereği hissetti… 

SATIR ALTINDAN NOTLAR…

CİHATÇI ÇİN’DE DE OLSA GİDİP GETİRİN…

“Çin’den önemli iddia”yı (13 Temmuz 2015) gördünüz mü?
CNN’den aktaran ilerihaber.org’den okuyalım:
“Çin yönetimi, Türk diplomatları ülke dışına kaçmaya çalışan Uygur Türklerine sahte pasaport sağlamakla, ‘beyinleri yıkandıktan’ sonra da gençleri Irak ve Suriye’de dinci terör örgütlerine ‘satmakla’ suçladı.”
‘Pasaport tedariği’ gibi mevzular cihatçı diplomasinin kapsamına girer… 
Şunun şurasında ne kaldı; gadre uğramazsa ziyareti, Tayyip’le müzakere ederler gari... Beni aşar yani...
Zira “beyin yıkama” ve “satma” beyanı da…  
Lakin şu Irak ve Suriye’deki dinci örgütlere cihatçı devşirme/gönderme iddiası size de pek tanıdık gelmedi mi!?…
Bu “çekik gözlüler” de “iftira” zilletine düşmemişse eğer…
“İlim Çin’de de olsa gidip alın…” hadisini, birileri şöyle tefsir etmiş olabilir:
Cihatçı Çin’de de olsa git, al gel… Gönder IŞİD’emışide…
Eti de kemiği de onların olsun… Kurbanlarına biz yanarız!

 

 


 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa