İki ‘korku’ arasında sıkışmanın fotoğrafı!
Fotoğraf: Envato
AB liderleri, geçtiğimiz pazar günü, “Yunanistan’a çarşamba gününe kadar süre tanıdık” demişlerdi. Ama, pazartesi sabahı AB liderleri, “Yunanistan’la anlaşma sağlandığını” duyurdu. Çarşamba günü (bugün) de SYRIZA Hükümetinin anlaşma şartlarının Yunanistan Parlamentosundan geçirileceği belirtiliyordu.
“Anlaşma” denilen koşullar ise, Referandum sonrasında, “hükümetin elini güçlendirmek için” istifa eden Maliye Bakanı Varufakis’in “Kolumu keserim ama imzalamam” dediği “Troyka dayatması” denilen şartlardan bile ağırdı.
Bu anlaşma ile Yunanistan için bir “Düyunu Umumiye” kurulduğunu, “50 milyar avroluk özelleştirme fonu”nun oluşturulması ve 50 milyar avro hedefine varılması için hiçbir sınır konmaması da, son yıllarda spekülasyon olarak söylenen “Yunan adalarının satılmasına” kadar varılacağını göstermektedir.
BİR HAFTADA NE DEĞİŞTİ?
Daha 5 Temmuz’da halka başvurarak, Troyka’nın dayatmalarına yüzde 61’lik bir oranda “hayır” denmesine öncülük eden SYRIZA Hükümetinin, böyle bir anlaşmaya “evet” demesi elbette pek çok yanıyla tartışılacak bir konudur. Çünkü; referandum kararıyla AB emperyalizmi ve IMF ile Yunanistan halkını karşı karşıya getirerek AB ve IMF’nin sömürücü, yağmacı amacını ve niyetini deşifre ederek sisteme karşı bir mücadeleye girdiğinin işaretini veren SYRIZA Hükümeti, halkın bu desteği ile pazarlık masasına daha güçlü biçimde oturması gerekirken, sanki referandumdan “evet” çıkmış gibi, Troyka dayatmalarına “evet” diyerek, halktan aldığı gücü halka karşı kullanan bir pozisyona düşmüştür.
TROYKA’YA HALK HAYIR DEDİ SYRIZA EVET!
Yunanistan Hükümetinin referandumdan aldığı gücü kullanamayacağını gören AB ve IMF ise, şartlarını daha da ağırlaştırarak, Yunanistan halkını ve hükümetini aşağılayan şartlar dayatırken aynı zamanda Yunanistan halkını izleyecek Portekiz, İspanya, İtalya, …ve diğer ülke halkları ve işçi sınıflarına da bir gözdağı vermeyi amaçlamış; “Eğer bize karşı başkaldırırsanız eskisini de arayacak duruma düşürürüz sizi!” demek istemişlerdir.
Troyka’nın Yunanistan’a yönelik dayatmalarının neden ve niçinleri; Yunanistan halkının referandumla bu dayatmaları reddetme mücadelesinin aldığı boyut; SYRIZA’nın daha iktidara geldiği gün, geleneksel bir sosyal demokrat partiye mi yoksa devrimci bir halk partisi çizgisine mi yöneleceği sorunu ve “yol ayrımı”nın da başında olma durumu; SYRIZA’nın sınıfsal kimliği ve mücadele geçmişi;… gibi irdelenmesi gereken, her ülkenin halklarının, işçi sınıfının, devrimcilerin ve sosyalistlerinin çıkaracağı önemli derslerin olduğu konular önümüzdeki günlerde de çok boyutlu tartışılacaktır.
HALKA YANAŞAN SYRIZA SAYGI VE DESTEK GÖRDÜ
Gazetemiz de (elbette bu köşeden de) bu tartışmaya katılacaktır. Ancak bu gün burada bu tartışmaya da ışık tutacak olan SYRIZA’nın savrulmasının “fotoğrafı”na, sonraki tartışmalarda da yararı olacağı için dikkat çekmek istiyoruz.
Şöyle ki;
1- SYRIZA, Troyka’nın dayatmalarını referanduma götürerek Yunanistan halkıyla Troyka’yı ve arkasındaki IMF ve Avrupa Birliği emperyalizmini karşı karşıya getirmiş, kendisi de halkın başına geçip, “Troyka’nın dayatmalarına hayır diyelim” diyerek onurlu, halkı mücadeleye teşvik eden bir yol tutmuştur. SYRIZA’nın bu tutumu hem AB hem de dünyanın her yanında emperyalist baskılara, dayatmalara karşı mücadele eden halklar ilerici demokrat güçler tarafından saygı ve sempatiyle karşılanıp selamlanmıştır. Yani SYRIZA üstüne öfke ve şiddetle gelen Troyka’dan korkan SYRIZA, halkı yardıma çağırmış, halk da bu çağrıya büyük bir şevkle yanıt vererek Troyka’ya hiç beklemediği bir tokat atmıştı.
HALKIN SİSTEMDEN KOPMA ATILIMINDAN KORKAN SYRIZA AB’YE SIĞINDI!
2- Ama geçtiğimiz hafta sonunda SYRIZA, Troyka’nın karşısına halkın desteğini arkasına alarak çıkmak yerine, bu sefer de halkın AB’den ve avrodan çıkmayı da göze alan, sistemden kopmaya yönelen mücadele atılımından duyduğu korkuyla çıkmış; Troyka’ya karşı halkın sözcüsü olma tutumunu terk ederek Troyka’nın dayatmalarını kabul ettirmenin aracısı olmaya yönelmiştir.
Açık ki, bu kadar kısa zamanda böyle hızlı bir dönüş yapmanın nedeni bir “komplo”, “deneyimsizlik”, “siyaset bilip bilmeme”yle açıklanamaz. Bunun açıklaması, SYRIZA’nın orta sınıfların bir sosyal reformcu partisi olmasıyla (sınıfsal karakteriyle) bağlantılıdır. Nitekim SYRIZA üst sınıfların baskısı karşısında halka sığınan ama halkın sosyal reformculuğu aşan talepleri ve sistemden kopmaya gidebilecek mücadele hattına yönelmesi karşısında korkuya kapılıp üst sınıflara sığınan bir tutumu benimsemiştir. Hele de SYRIZA’nın bir orta sınıf partisi olarak bile ciddi bir sınıfsal mücadele geçmişine sahip olmaması ve içinde üst orta sınıfın etkin olduğu dikkate alındığında SYRIZA’nın, keskinleşen sınıf mücadelesinin halkı sistemden kopuşa yöneltmesi (AB’den ve avrodan çıkma, Yunanistan’ın bağımsız bir ülke, halkçı bir ekonomi inşa etmeye yönelmesi) karşısında korkuya kapılarak üst sınıflara, AB’ye, Troyka’ya teslim olması daha anlaşılır olmaktadır.
İŞÇİ SINIFININ SİYASET SAHNESİNE GİRMESİ İHTİYACI
SYRIZA’nın ortaya koyduğu bu fotoğraf, popülist, muhalif söylemin, sosyal reformculuğun aşılmadığında üst sınıfların koltuk değnekliğinin ötesine geçilmediğini göstermesi bakımından önemlidir
Ve şu “kısa gün” mücadelesinin en temel dersi ise; devrim mücadelesinin süslü laf yığını, popülizm, cilalı imaj ve sosyal medya atraksiyonlarından,… öte bir sınıf sorunu olduğu ve işçi sınıfının ve siyasetinin sahneye girmediği yerde orta sınıfın siyasetçilerinin ve partilerinin keskin slogancılığının sadece halkın ve işçi sınıfının taleplerini istismar etmenin, halkı üst sınıfların siyasetine yedeklemenin bir aracından başka bir işe yaramadığıdır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00