17 Temmuz 2015 00:51

Tornistan

Tornistan

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fenerbahçe önceki sezon, çok rahat bir şekilde Süper Lig şampiyonluğunu kazandı. Ligin sona ermesinden haftalar önce garantilenen şampiyonluk sonraki sezonun kadro planlamasında da belirleyici oldu. Aziz Yıldırım, birbirleriyle uyumlu ve deneyimli oyunculardan oluşan kadroyu yeterli gördü, bozmak istemedi. Sadece, yıldız statüsünde kabul edilen Diego’yu transfer ederek kadroyu takviye etti. Diego’lu kadrosuyla Fenerbahçe’nin yeni başarılara ulaşacağından hiç kuşkusu yoktu.. Öyle ya, oturmuş kadrosuyla rakiplerine fark atarak şampiyonluğa ulaşmış ve üstüne bir de Diego ile takviye edilmiş bir takım yeni sezonda aynı başarılı performansı niye tekrarlamasındı ki?.. Ayrıca rakiplerinin zaten pahalı yıldız oyuncu transfer edebilecek ekonomik gücü de yoktu. Transfer yapsalar bile, oluşturacakları toplama takımla uyum sorununu aşıp performanslarını yükseltmeleri zor bir ihtimaldi...
Bütün bunlar göz önüne alındığında, parayı transferlere harcayıp kulübü ekonomik açıdan sıkıntıya sokmanın gereği ve anlamı yoktu...

Lakin evdeki hesap çarşıya uymadı ve Galatasaray şampiyon oldu.

Aziz Yıldırım biten sezonun ardından yaptığı açıklamada, “50 milyon avro harcasaydım biz şampiyon olurduk, ben ‘büyük başkan’ olarak anılırdım ama kulüp batağa saplanırdı” diyerek, kulübün geleceğinin şampiyonluktan çok daha önemli olduğunu vurguladı. 

Buna karşılık pek çok kişi, “Şampiyon olsaydık kulübün farklı kalemlerden elde edeceği gelirler 50 milyon avronun üzerine çıkardı” düşüncesini dile getirerek Aziz Yıldırım’ı yanlış hesap yapmakla eleştirdi. 
Bu “aykırı” sesler Aziz Yıldırım’ı tornistan etmeye zorlamış ve pahalı transferlere yönelmeye ikna etmiş olmalı ki, “50 milyon avro harcasaydım biz şampiyon olurduk” şeklinde konuşmasının üzerinden henüz birkaç hafta geçmişken, Fenerbahçe büyük miktarda paralar harcayarak yeni sezon için teknik ekibinden oyuncu kadrosuna kadar kapsamlı bir değişime girişti. Aziz Yıldırım kısa süre önce söylediklerini tamamen unutmuşa benziyordu. 

Bu süreçte öncelikle yeni bir teknik ekip oluşturuldu. Teknik direktörlüğe Portekizli Viktor Pereira, sportif direktörlüğe ise İtalyan Giuliano Terraneo getirildi.  Aralarında Nani ve Van Persie gibi pahalı yıldızların da bulunduğu pek çok transferle de kadro takviye edildi... Paralar cömertçe harcandı...

Hani bu kadar çok para harcayınca kulüp batağa saplanırdı. Demek ki Aziz Yıldırım’ın kulübün geleceğini düşünerek adım attıklarını söylemesi aldatmacadan başka bir şey değilmiş... 

Başarı gelmeyince kulübün geleceğini falan düşünmeyi bir kenara bırakıp milyonlarca avroyu gözünü kırpmadan harcayacaksın!.. Şampiyon olunca zaten kasan doluyor çünkü!..

Tüm hesapların, Avrupa kupalarında elde edilecek başarıların ekonomik getirisi üzerine kurulduğu bu yönetim politikası, kulübün geleceğiyle kumar oynamak anlamına gelmiyor mu?.. Avrupa’ya erken veda etme durumu, sportif hüsranın yanı sıra beklenen gelirlerden mahrum kalmaya ve bunun sonucunda da ekonomik yıkıma yol açabilir. Her şeyin skora bağlı olarak algılandığı, değerlendirildiği ve olumsuz gidişatın tribünleri kısa sürede boşalttığı bir ortamda böylesine yüksek bir risk almak, cesaret işi!..

İşin duygusal boyutunu da unutmamak lazım tabii... Aziz Yıldırım, bu sezon taraftarlarına yaşatamadığı şampiyonluk coşkusunun yerini transfer coşkusuyla dolduruyor!.. Van Persie için stadyumda düzenlenen 5-10 dakikalık imza törenine bile on binin üzerinde taraftar gidiyor.

Sığ futbol kültüründe, insanları sevindirmek, mutlu etmek ne kadar kolay!.. Parayı bastırıp van Persie’yi getirdin mi, şampiyonlukları, başarıları garantilemişçesine coşturabiliyorsun insanları...

Tabii şimdi “Bunca transfere, bunca harcamaya karşın ya başarılı olamazsak” diye ters düşüncelere kapılmanın hiç sırası değil...

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa