Değişen siyaset
Fotoğraf: Envato
Seçim çalışmalarımız esnasında istisnasız karşılaştığımız ilk soru “AKP ile ittifak yapacak mısınız?” sorusu ile “Nasıl olsa AKP ile ittifak yapacaksınız size niye oy verelim ki?” suçlamaları ile karşı karşıya kalıyorduk. Biz de bunun bu şartlarda mümkün olmayacağını anlatmaya çalışıyorduk.
Seçimler biteli yaklaşık 40 gün oldu. O dönemde tanıdığım birçok seçmen tereddütle ve içerisinde barındırdığı bu kaygılarla ve bizim telkinlerimizle, kararlı beyanlarımızla bize oy verdi. İki gün önce bir seçmenimizin bana gönderdiği e-posta 40 günde Türkiye’de siyasetin nasıl değişebileceğinin en net kanıtıydı. Eskinin CHP’li yeni HDP’li seçmenimiz şöyle yazıyordu e-postasında: “Aman ha AKP ile koalisyon kurmaktan kaçınmayın, bunların niyeti tekrar seçime gitmek, buna müsaade etmeyin, ayrıca bu AKP ile başa çıkabilecek tek parti HDP’dir, o yüzden koalisyonda siz olmalısınız ki bunlar istediği gibi at koşturamasın, ülkeyi savaşa sürükleyemesinler.”
Ayrıca etrafımızda, gittiğimiz yerlerde görüştüğümüz ve bizi “Nasıl olsa AKP ile koalisyon kuracaksınız” ön yargılarıyla karşılayan müzmin CHP tabanı da artık CHP ile AKP’nin koalisyon kurmasının yerinde olacağını beyan ediyorlar.
Biri bana 40 gün önce böyle konuşanların değişeceğini ve bu noktaya geleceğini söyleseydi “deli saçması” demekten kendimi alamazdım. Belki de siyasetin ta kendisi bu değişimler olsa gerek! Demek ki siyaseten bir şey söylerken o kadar kesin cümleler kurmamak gerekiyormuş, yeni bir siyasetçi olarak bu bize önemli bir deneyim oldu.
Gelinen noktada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dışında seçim isteyen yok gibi, özellikle esnaf, bir bütün olarak halk bıkmış durumda, kimsenin yeni bir seçim kaldıracak psikolojisi yok. Ha! Yeni seçilen vekiller siz zaten istemiyorsunuz diyenleri duyar gibiyim; “Evet biz de istemiyoruz.”
Neticede seçim kararını verecek olan biz değiliz, seçim kararını hükümetin 45 günde kurulamaması durumunda Cumhurbaşkanı verecek ki o da dünden razı. Yalnız şöyle bir durumun da herkes farkında, hangi parti yüzünden ülke yeniden seçime giderse yani hangi parti “Bana ne ben oynamıyorum” derse o parti kaybeder. Seçmen bütün hıncını o partiden alır. Şimdilik bu hıncın hedefinde MHP var, ama yarın ne olur kestiremiyorum. O kadar değişken siyasette yarın MHP yerine kim oturur veya MHP bu koltuğunu kimseye kaptırır mı kestirmek güç.
Şu an Hükümet kurmayı en çok da AKP istiyor, AKP’li vekiller istiyor. Her ne kadar yeni seçimin mevcut durumu değiştirmeyeceği söylense de MHP’den hıncını alacak seçmenin tercihinin AKP olacağı genel kanaat ve anket verileri olarak gözükmektedir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tüm seçim hevesine rağmen AKP’nin ortaya koyacağı tavır hükümetin kurulup kurulamayacağı hususunda belirleyici olacaktır. AKP kanadından yapılan açıklamaları seçim öncesi taktikler olarak okunsa da işin AKP kanadında hükümet kurulmasının elzemliğine yönelik niyet beyanları olduğunu da dikkatlerden kaçırmamalıyız.
Kamuoyunda hükümetin kurulup kurulamayacağı hususunda AKP dışındaki partilere bakılsa da görünen köy işin öyle olmadığını göstermektedir.
Hükümetin kurulup kurulamayacağının vebali AKP’nin sırtındadır.
- Buruk sevinç 28 Haziran 2018 23:59
- HDP'nin baraj sorunu, tüm muhalefetin baraj sorunudur 11 Mayıs 2018 00:07
- HDP’siz sıfır baraj olur mu? 26 Nisan 2018 23:17
- Panik seçim 20 Nisan 2018 00:15
- Demokrasi ortaklığı 12 Nisan 2018 23:30
- Alevilerin Edremit çalıştayı 16 Mart 2018 00:15
- Aleviler geleceğini tartışıyor 09 Mart 2018 00:52
- Seçim ittifakı kanunundaki önemli ayrıntılar 23 Şubat 2018 00:15
- Muhalefet partilerinin genel kurulları 02 Şubat 2018 00:15
- Yaşasın savaş! 26 Ocak 2018 00:50
- CHP'nin solu 18 Ocak 2018 22:40
- HDP'deki eş başkanlık meselesi 12 Ocak 2018 00:15