IŞİD katlediyor yetkililer seyrediyor
Dün, öğle saatlerinde Suruç’ta büyük bir patlama oldu.
İnşasına destek vermek için Kobanê’ye gitmek üzere Urfa’nın Suruç ilçesine gelen 300 dolayındaki Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyesi genç, basın açıklaması için Amara Kütür Merkezinin bahçesinde toplanmıştı. IŞİD tarafından yapıldığı belirtilen “intihar saldırısı”nda çok sayıda kişi hayatını kaybetti ve yaralandı.
Burada öncelikle, Evrensel çalışanları olarak, hayatını kaybeden gençlerimizin aile ve yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Suruç’taki bombalı saldırıya dair gelişmelerin haber boyutuna ilişkin ayrıntılarını gazetemizin haber sayfalarında da okuyacaksınız. Ama biz burada Hükümet ve ülkeyi yöneten merkezi ve yerel idarecilerin sorumluluklarına değinmek istiyoruz.
Çünkü bu saldırı, herhangi bir terörist grubun ya da kişinin herhangi bir yere “münferit” olarak yaptığı saldırı değil.
Eğer böyle olsaydı; “Ne yapalım önceden bilinmez bu vakalar” denilip geçilebilirdi. Ama öyle değil. Tersine bu bombalamanın gerçekleşmesinde; Hükümetin, “çözüm süreci”ni tıkamış olmasından IŞİD’e karşı mücadelede ayak sürümesine, bölgede şeriatçı terör örgütleriyle iş tutarak dış politikasını ayağa kaldırma girişimlerine kadar çok yönlü olarak siyasi ve yönetsel sorumlulukları vardır.
Nitekim, Suruç’taki bombalı saldırı IŞİD’in ilk kanlı saldırısı da değil. Öyle ufak tefekleri bir yana bıraksak bile IŞİD’in Türkiye topraklarında;
- 11 Mayıs 2013 Reyhanlı’da gümrük kapısında gerçekleştirdiği bombalı saldırıda 52 kişi yaşamını yitirdi. Ve bu saldırıyla IŞİD arasındaki bağlantıya dair sayısız kanıt ortaya çıkmasına karşın dava hâlâ, belirsiz, mefhum bir örgütle bağlantısı olan kişilerin saldırısının davası olarak sürüyor.
- 20 Mart 2014’te IŞİD militanları, Ulukışla’da yol kontrolü yapan bir jandarma astsubayını, bir polisi ve bir sivil kişiyi katlettiler ve yargılamaları sessiz sedasız sürüyor.
- 18 Mayıs 2015’te, seçim kampanyası sırasında, HDP’nin Mersin ve Adana il örgütleri, aynı gün ve aynı saatlerde uzaktan kumandalı bombalarla saldırıya uğradı. Şans eseri kimse ölmedi. Ama yandaş basın ve AKP çevresi bombalı saldırıyı PKK’nin düzenlediği yüzsüzlüğüne kadar götürdü. Bombalı saldırıyı düzenleyen IŞİD’cinin kimliği ortaya çıktı. Ama bunları Hükümet ve emniyet güçleri, valiler pek umursamadı.
- Nihayet, HDP’nin 5 Haziran günü Diyarbakır’daki seçim mitinginde iki bomba arka arakaya kalabalığın içinde patlatıldı. 5 kişi hayatın kaybetti, 400 kişi yaralandı. Olayın tetikçisi yakalandı; emniyetin ihmali ya da kasıtlı olarak saldırgana yol veren tutumu da ortaya çıktı. Ama kişiyi yönlendirenler ve yardım edenlerin ortaya çıkarılması için bir soruşturma sürdürülmedi.
Bu yüzden de Suruç’taki bombalı saldırıyı da kendi başına bir bombalı saldırı olarak değil, IŞİD’in Türkiye’ye yönelik saldırılarının son halkası olarak değerlendirmek gerekir.
Türkiye istihbaratı ve batılı istihbarat örgütlerinin IŞİD’i yönlendirme ve yönetme girişimlerini bir yana bıraksak bile;
1- Mevcut din kültürü ve eğitiminin IŞİD’le ideolojik yakınlığı, hatta birliğinden dolayı geniş bir kitle tarafından IŞİD’cilerin, biraz aşırıya kaçsalar da din uğruna savaşan İslam mücahitleri olarak görülmesi,
2- Hükümet ve AKP’nin IŞİD’i kendi Ortadoğu politikasında olumlu, kullanabileceği bir unsur ve en azından Suriye rejimine karşı desteklenecek bir güç olarak görmeleri gibi nedenlerle IŞİD Türkiye’de rahatça örgütlenme imkanı bulmuştur.
Nitekim, son haftalarda IŞİD’in Antep, Kilis, Urfa üçgeninde çok sayıda hücresi olduğuna dair (HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul, daha geçen hafta açıkladı) ciddi iddialar olmasına karşın hükümetin sadece olup biteni seyrediyor olması da aslında IŞİD’in ne kadar rahat hareket ettiğinin göstergesidir.
Hükümet, son günlerde IŞİD’e karşı mücadele ediyor görünüyorsa da ne yazık ki gerçek böyle değildir. Yoksa TSK’nin zırhlı birliklerinin üçte birini bu bölgeye yığdığı, jandarma ve polis istihbaratının ve MİT’in cirit attığı bir bölgede, yetkililer IŞİD’i seyretmekten öte engelleyecek bir çaba içinde olsa, IŞİD’in gündüz gözüne böyle kanlı saldırılar düzenlemesi mümkün olmazdı.
Evrensel'i Takip Et