24 Temmuz 2015 01:00

Suruç: Bayramların da savaşların da üçüncü tarafı yok

Suruç: Bayramların da savaşların da üçüncü tarafı yok

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Şükür veya şeker bayramı, çok da fark eder mi, bilemiyorum, ancak insanın ailesinin veya yakınlarının farklı şehirlerde olması farklı duygular katıyor. Çocukluğumda öğretmen amcamları heyecanla beklerdik. Dedem, babam, amcamlar farklı siyasal görüşler de taşırlardı ki aralarındaki atışmalar, atıştıkları adrenali yüksek memleket meseleleri çocukluğumuzda ufuk açıcı olurdu. Gerilim hiç de düşmanca değildi, yapıcı ve geliştiriciydi. Bayramlar öyle düz bayramlar değildi, Cumhuriyetle Osmanlı, yeni sol hareketlerle cumhuriyet arasındaki gerilimleri taşırdı hep içinde. Kadınlar çorbayı yemeği yapar taşırdı bu arada. Yurttaşlık bilgisinde anlatılan kazanımların kadınlar yönünden pek pratiği yoktu, olanın da pratikte pek ayırdına varılmazdı. Yine de öğretmen yengemin ayrı bir yeri, daha yüksek saygın bir yeri vardı sofrada. Sohbetlerde de erkeklerle aynı konuları az çok konuşabiliyordu. Bunlar bile geleneksel bir toplumun dönüşümünde önemli idi.
Bayram biraz yol demek. Yollar boyu gördüğümüz Kemal Atatürk’lü araçlar CHP ve cumhuriyetçiliği, tuğralı cipler AKP ve Osmanlıcılığı gösteriyor. Yollarda her geçen gün araçların ve modellerin artışı ile tuğralı Alman araçlarının fazlalaşması arasında nasıl bir ilişki var acaba? Bunun sonuçları ne oluyor? Türkiye’de insanların bindiği araçlarla (pratiği ile) kafası arasındaki mesafe oldukça açılıyor gibi, dahası eleştirel olmayan kafalar o hali ile para ve teknoloji bulursa sorgulama ve kendini geliştirme şansını tümden kaybediyor gibi diye geçiriyorum içimden.
Yollarda olan başka gençler, başka hareketler de var. Suruç’un karşısı değil diğer yarısı Kobane, Türkiye’nin karşısı değil diğer yarısı Suriye. Gençler direnişteyiz diye slogan atıyorlar, birlikte savaştık, birlikte inşa edeceğiz. Ortadoğu’da birlikte ölüm en yaygın olanı. Suruç. Yeni bir Sivas, yeni bir Maraş mı, hayır, artık daha başka ve kötü bir evreye geçildi. Türkiye izlediği yanlış politikalarla bunda ağır vebal altında. Bundan sonraki adımlarının da, artık ne yaparsa yapsın, ağır sonuçları olacağa benziyor.
Dahası artık sonuçları sebeplerini çoktan aşmış bulunuyor, sebeplerini unutmadan sonuçları üzerinden tavır geliştirmek gerekiyor.
Her yanda Suriyeli sığınmacılar. Gecenin on biri, açık bahçeli bir yerde oturuyoruz. Onunda Suriyeli bir çocuk yanaşıyor. “Abi mendil al” diyor. “Okula gidebiliyor musun, ailen burada mı, bu saatlere kadar ne yapıyorsun, insanlar sana nasıl davranıyor?” diye soruyoruz. “Okula gitmiştim. Şimdi gidemiyorum.” “... bizi dövdü. Babam kurtaramadı bizi diyor. Abim kurtarmak istedi. Babam bir şey diyemedi. Arkadaşımı alıp götürdüler, onun parasını da almışlar. Benim paramı almadılar. Abi mendil al.” Biraz ötede bir petrol istasyonunun önünde yedisinde Suriyeli bir kız. Saatler gece yarısını gösteriyor. Bu çocukların bizim çocuğumuz olduğunu düşünün? Ne düşünürsünüz? Sahi bu çocuklar kimin çocuğu? Suriye’yi bu hale kimler getirdi?
Adana ve Suruç. Gençler, aileler parçalanıyor her yanda, bir Adıyamanlı  diğer Adıyamanlıları öldürüyor. Suriyeliler hepimizin parçası oluyor. Suruç Suriye’nin parçası gibi. Üç yıl önce de Suriye’yi nasıl görüyorsunuz diye sormuştum da Adanalılar, “Çukurova’nın, Türkiye’nin parçası gibi” diye yanıtlamışlardı. “Ama kaderleri farklı” diyorlardı. Şimdi kader de ortaklaşıyor. Suriye ile Türkiye’nin kaderi ortaktı zaten. AKP belki de bunu en fazla gören parti oldu, orada da İslamcılığa, Osmanlıcılığa, gericiliğe oynadı, burada da. Suruç’ta ölen de öldüren de T.C. yurttaşları. Sorun büyük, kader ortak. Suruç’ta gençler bir savaşın içinde, savaşın tarafı olarak öldü. Türkiye savaşın üçüncü tarafı gibi ama birinci taraf. Gençler, üçüncü taraf değil esastan öldüler, belki tek tek çok da ayırdında değillerdi, ama açık bir durum var, Türkiye’nin pervasızca körüklediği bir savaşta öldüler.
Ortadoğu’yu birileri yakıp yıkıyor, bizler hangi tarafta kaçıncı tarafız acaba? Kaderlerimiz ortak mı farklı mı? İşgal ve savaşları şiddetsiz önlemenin yolları var mı acaba? Suriyeler, Suruçlar yaşanmak zorunda mı?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa