‘İçerideki savaş’ çok yönlü sürüyor
Dün Aydın Çubukçu arkadaşımız, gazetemizdeki, son gelişmeleri değerlendirdiği yazısını, “Davutoğlu şu andaki operasyonun ‘savaş anlamına gelmediğini’ söylüyor. Bu teknik olarak doğrudur. Ancak politik olarak getireceği bütün sonuçlarla bu bir savaştır” diye bitiriyordu.
“Savaş”ın cephedeki görünüşü karşıt silahlı güçlerin çatışmasıysa, cephe gerisindeki en tipik yansıması ise özgürlüklere, demokratik haklara yönelik saldırıdır.
Son birkaç gündeki hava bombardımanlarına eşlik eden pek çok ili kapsayan gözaltı kampanyasına bugün İstanbul’da yapılacağı ilan edilen ve “Savaşa ve Savaş Politikalarına Hayır” demeyi amaçlayan “Büyük Barış Yürüyüşü”, İstanbul Valiliği tarafından yasaklanması eklenmiştir.
Valilik yasaklama gerekçesinde “Ülkemizde son zamanlarda meydana gelen terör olayları nedeniyle provokatif eylemlere mahal verebileceğinden,…” ifadesini kullandı. Ve Başbakan Davutoğlu yasaklamayı, Valiliğin gerekçesine “Yürüyüş güzergahının miting alanı olarak belirlenmiş alan olmadığını” ekleyerek savundu.
Eh; bir “savaş hali”nin en açık yansımalarından birisi de her tür barış talebini bastırmaktır! Çünkü savaş yürüten devletin, hükümetin gözünde barış istemek “vatan hainliği”dir! Ve atılan adımlar, Hükümetin bu çizgiye doğru gitmekte çok hevesli olduğunu göstermektedir.
Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Hükümeti, “barış istemeyi” kendi politikası için bir tehdit görmekte ve “önleyici savunma konseptinin gereği” olarak, daha yürüyüş yapılmadan, “provokasyon olabilir” gerekçesiyle yasaklamaktadır!
Nitekim önceki gün bir TV kanalında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetemiz Evrensel ve Özgür Gündem’in de adını vererek, kendilerine muhalif yayın yapan gazeteleri açıkça suçlayarak, hedef göstermiştir.
Arınç, programın sunucusuna; “...Benim daha sözlerim bitmedi. Elimde bir dosyayla geldim ama süre kalmadı. Bakın size göstereyim. Özgür Gündem ve Evrensel’in de içinde olduğu, diğerlerini saymayayım birçok gazete... Bunlara dava açsak cezalara boğulurlar. Terör örgütünün eylemlerini öven ifadeler kullanıyorlar. Bazı isimlerle köşe yazıları yazıyorlar. Ama biz onlara bu kadar çok dava açsak bu davaları da kullanırlar. Yine çıkar aynı şeyleri yazarlar.” dedi.
Evrensel’de 20 yılda binlerce yazı yazmış, ayrıca gazetenin 17 yıl yayın yönetmenliğini yapmış bir kişi olarak söylemeliyim ki, Arınç’ın bu paragrafta söyledikleri, hedef gösterme amaçlı kurulmuş cümleler ama bir cümlesi çok doğru; “Yine çıkar aynı şeyleri yazarlar” diyor.
Nitekim 20 yıldan beri Evrensel, gazetenin toplatılmasına, kapatılmasına, ülkenin kimi bölgelerine sokulmasının yasaklanmasına, Muhabiri Metin Göktepe’nin katledilmesine varan baskı ve tehditlere karşın bildiği yoldan yürümektedir. Onun tek dayanağı muhabirleri ve dağıtıcıları da olan okurlarıdır. Tek kaygısı da halka, işçi sınıfına gerçekleri göstermektir.
Bu yüzdendir ki Evrensel; rüşvetçilere, yolsuzluk yapanlara, hırsızlara, halktan oy alıp ensesinde boza pişirenlere, kibir abidesi, dünyaya halkı yönetmek üzere geldiğini sanan parti bürokrasisine karşı gerçekleri söylemekten geri durmayacaktır. Ve tabii Evrensel, “barış demek”ten, “halkların kardeş olmasını istemek”ten, “özgürlükleri savunmak”tan, “sömürücülerin, rantçıların, vurguncuların ipliğini pazara çıkarmaya devam etmek”ten geri durmaz, durmayacaktır.
Sadece Evrensel de değil, sadece Evrensel’in gazetecileri de değil; basın özgürlüğünden, barıştan, demokrasi ve özgürlüklerden yana olan gazeteler, gazeteciler, her dönemde olduğu gibi, Türkiye’nin savaş ve IŞİD terörü kıskacında karanlık bir tünele sokulmak istenmesine karşı dayanışmalarını ve mücadelelerini sürdürecektir.
Arınçlar, bundan rahatsız oluyor diye Evrensel de, basın özgürlüğünden, basının halkı aydınlatma görevine inanan gazete ve gazeteciler de yolundan dönmezler, dönmeyeceklerdir de!
Evrensel'i Takip Et