Suruç Katliamı unutulmayacaktır
Fotoğraf: Envato
Haftada bir yazarak güncel olayları yansıtmanın olanaklı olamayacağını biliyordum; ama Suruç Katliamı’nın ertesinde, gazeteye önceden gönderdiğim kelalaka konudaki yazım çıkınca utancımdan yerin dibine girdim. Neyse ki gazetemiz, katliamı olağanüstü bir duyarlılık ve sorumlulukla hem lanetlemeyi bildi hem de bu yürekler acısı olayın yasını öne çıkararak halkın duygularını dile getirdi.
Bu saatten sonra Suruç Katliamı üzerine yazılır mı? Yazılır! Suruç’un acısı unutulamaz!
Böyle günlerde ben, önce dış basının değerlendirmelerini gözden geçiririm. Çünkü dış basın, olaylara nesnel ve soğukkanlı bakar. Tahmin ettiğim gibi, başta Avrupa olmak üzere dünya basını, Suruç Katliamı konusunda yerinde değerlendirmeler yapıyordu. Birkaç örnek vereyim:
Alman gazetesi Frankfurter Rundschau şöyle diyordu: “Türkiye’nin Suriye siyaseti, iflasa doğru gidiyor. Erdoğan, cihatçılara bugüne kadar göz yumdu.”
Neue Rhein Zeitung ise şöyle yazmıştı: “Kuduz köpek, er geç sahibini de ısırır!”
Reuters Ajansı’nın yorumu da karamsardı: “Ankara’nın IŞİD siyaseti değişeceğe benzemiyor.”
Dış basının bütün bu IŞİD karşıtı sözleri, Türkiye’nin dış politikasına artık yön verilmesi gerektiği anlamına geliyordu. Yeni yönü ise ancak ABD saptardı. Çok geçmeden bu da oldu: 24 Temmuz 2015 Cuma günü sabaha karşı üç dolayında (Ben bu saatte kalkıp aç karnına ilaç alırken) hava kuvvetlerimizin IŞİD’e saldırarak bu örgütün iki karargahını ve toplanma merkezini yerle bir ettiğini televizyondan öğrendim. Erdoğan şimdi şöyle diyordu: “Terör örgütü, olumlu yaklaşımımızı her zaman istismarla karşıladı.” Gördün mü sen? IŞİD, iktidarın olumlu yaklaşımlarını istismar ederken Amerika, IŞİD karşıtı politikayı bastıra bastıra isterse sonuç işte böyle olur!
Cumartesi günü sabaha karşı yine ilaç almaya kalktığımda televizyonu şöyle bir yokladım ki, vay anasına! Hava kuvvetlerimiz bu kez güney sınırlarımızda başta PKK olmak üzere IŞİD’i bombalıyordu! Az sonra ekranda Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç gözüktü. Hitabeti ve belagatıyla ayırt edilen Arınç, yurt içinde 22 ilde yüzlerce kişinin gözaltına alındığını, hava operasyonlarının ve tutuklamaların süreceğini tatlı tatlı anlatıyordu. Derken Arınç, punduna getirip benim gurur duyarak yazdığım gazetemizin de adını geçirince ilacımı alıp kapadım televizyonu.
O gün geç saatte uyandım. Kalktığımda aklıma ilk gelen, Suruç’ta öldürülen 31 kişi ve 100’ü aşkın yaralıyla ilgili durumdu…
“Canlı bomba” öldüğüne göre, Allah onun cezasını vermiş, olay da bitmiştir! Öyle mi? Hayır, öyle değil! Suruç’ta can veren 31 kişiyle onların yaralanmış 100 dolayındaki dava arkadaşı unutulmayacak, katliamın hesabı sorulacaktır! Bu gençlerimiz, savaşın yakıp yıktığı Kobanê’nin sağ kalan çocuklarına, ellerinde oyuncaklarla giden gönüllülerdi, unutulur mu hiç?
- Veda yazısı 01 Nisan 2019 19:40
- İki konu bir de sav söz 11 Mart 2019 20:05
- Atabaş'ın ardından 04 Mart 2019 19:30
- Ceyhun Atuf Kansu 25 Şubat 2019 23:10
- Fenerbahçe’nin Hâl-i Pür Melâli 19 Şubat 2019 01:19
- Beyin Göçü 12 Şubat 2019 00:33
- ‘Selim Ağbi’yi hatırlarken 05 Şubat 2019 00:00
- İstanbul Müzik Festivali 21 Ocak 2019 23:40
- Fiyatlar yasayla düşer mi? 08 Ocak 2019 00:24
- Ankara’da yeni bir dönem mi? 01 Ocak 2019 00:34
- Erdal Erzincan'la halk müziğimiz üzerine (2) 25 Aralık 2018 00:05
- Erdal Erzincan’la halk müziğimiz üzerine (1) 18 Aralık 2018 02:47