02 Ağustos 2015 01:00

İçimizdeki Neanderthal

İçimizdeki Neanderthal

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Neanderthaller evrimsel olarak bilinen en yakın akrabamız. Bilimsel olarak Homo neanderthalensis olarak tanımlanan bu türün, bundan yaklaşık dört yüz bin ila kırkbin yıl önce yaşadığı düşünülüyor. Modern insan ile Neanderthallerin bundan yaklaşık beş yüz bin ila iki yüz bin yıl önce ortak bir atadan türedikleri düşünülüyor. Bundan yaklaşık üç yüz bin yıl önce modern insan henüz Afrika’dan Avrupa’ya gelmemişken, Neanderthaller Avrupa’ya çoktan gelmişti. Modern insanın Avrupa kıtasına ayak basışı için yaklaşık iki yüz altmış bin yıl daha gerekliydi. Modern insan ve Neanderthaller Avrupa’da otuz bin yıl birlikte yaşadı. Otuz bin yıl kadar önce Neanderthaller yok oldu1. Bugün paleoantropologlar ve evrim bilimciler bu yok oluşun nedenlerini ve bu iki türün nasıl birlikte yaşadıklarını anlamaya çalışıyor.  

Neanderthallerin insanlara göre daha kısa ve tıknaz vücutları vücut ısısının daha fazla korunmasına olanak vererek, onların daha soğuk iklimlerde (buzul çağında) yaşayabilmelerini sağladı. Vücut büyüklükleri modern insandan farklı olsa da bu fark beyin büyüklüklerine yansımamakta. Neanderthallerin beyinleri de en az modern insanın beyni kadar büyüktü. Neanderthaller de diğer insan türleri gibi bir dizi gelişmiş aleti, ateşi  kullandı, kendisine yaşayabileceği barınaklar yaptı, giysiler giydi. Avcı toplayıcı bir yaşam süren bu insan türü bitkiyle de beslendi. Bazen sembolik eşyalar ya da süs eşyaları yaptı. Neanderthallerin ölülerini gömdüklerine ve zaman zaman bu mezarları çiçek vb. nesnelerle işaretlediklerine dair bulgular bulunuyor. Bu gelişmiş ve sembolik davranışlar, diğer primatlarda ve daha önceki insan türlerinde bulunmuyor.2. Neanderthaller ve modern insanlar onbinlerce yıl birbirlerinden ayrı yaşadılar. İklimin soğuklaşması ile birlikte modern insanlar Avrupa kıtasına doğru yayıldı ve iki tür arasındaki etkileşim bu dönemde başladı. Bu dönemden sonraysa Neanderthallerin yok oluşlarının başladığı biliniyor. Bu yok oluşun kesin nedenleri bilinmese de modern insanın yayılışının bunda rol oynadığı düşünülüyor.

Nature dergisi  30 Temmuz 2015 tarihli kısa haber makalesiyle ile bu alana dair yeni bilgileri yayınladı. Temmuz 2015’te Viyana’da biraraya gelen evrim bilimcilerin (SMBE 2015 Konferansı)  bu türlere dair son bulgularını aktaran yazı oldukça önemli3.
Arkaik DNA’lar üzerinde yapılan genetik çalışmalar modern insanın, Neanderthaller, Denisovanlar (nesli tükenmiş bir insan türü) ve diğer arkaik türlerle ürediğini göstermişti. Çoğu Avrupalı ve Asyalı genomunun yaklaşık yüzde 2 ila yüzde 4’ü Neanderthallerden; Aborijinlerin ve Melanezyalıların (Vanuatu, Solomon Adaları, Fiji ve Papua Yeni Gine’yi kapsayan bölge halkı) DNA‘larının yaklaşık yüzde 5’i Denisovanlardan geliyor. Konferansa katılan Harvard Üniversitesi’nden genetikçi David Reichs, genomlarda oldukça küçük bir yer tutmalarına karşın bu arkaik DNA’ların etkilerinin oldukça güçlü olduğunu ve bu DNA’nın gen havuzumuza muhtemelen kullanışlı özellikleri kattığını öne sürüyor. David Reich’ın liderliğindeki ekip ile birlikte modern insanların genlerindeki Neanderthal DNA’sının izini süren iki ekipten biriydi. Çalışmalar Neanderthallerden gelen bu genlerin çeşitli versiyonlarının Avrasyalılara vücudun ısı kaybını azaltarak ya da daha kalın kıllar çıkmasını sağlayarak yardımcı olmuş olabileceğini gösteriyor. Ancak bu genlerin yararlı olduğuna dair bulgular zayıf.

Neanderthal DNA‘sının modern insanın biyolojisini nasıl etkilediğini analiz etmek için, Amerika’daki Vanderbilt Üniversitesi’nden Corinne Simonti ve Tony Capra, yirmisekiz bin hastanın genom verilerini ve hastalık bilgilerini kullanarak  Neanderthal genler ile bunların modern insanlardaki eşlerini karşılaştırdı. Bu karşılaştırma sonucunda Nenderthallerden gelen DNA varyantlarının  osteoporoz, dolaşım bozuklukları ve nikotin bağımlılığının oluşma riskini çok az arttırdığını ortaya çıkardı. Bu varyantların toplam etkisine bakan başka bir analiz ise, Neanderthal DNA’sı ile depresyon, obezite ve çeşitli deri hastalıkları arasında ilişki olduğunu; bazı varyantlarda riskin arttığını, bazılarındaysa riskin azaldığını gösteriyor. Bu konferansın tüm bulgularını burada aktarmamız yer sıkıntısı nedeniyle oldukça zor. Tüm bu bulgular insanın evrimini anlamamızda, hastalıkları ve bu hastalıklara karşı direncin ya da dirençsizliğin nedenlerini ve mekanizmalarını anlamamızda oldukça önemli. Bu mekanizmaların anlaşılması, bu hastalıkların tedavisi için önemli bir basamaktır.

1 https://genographic.nationalgeographic.com/neanderthals-article/
2 http://humanorigins.si.edu/evidence/human-fossils/species
3 http://www.nature.com/news/neanderthals-had-outsize-effect-on-human-biology-1.18086

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa