03 Ağustos 2015 00:51

‘Süreç’ ya da barışa elveda mı?

‘Süreç’ ya da barışa elveda mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Önemsiz değil kuşkusuz; “dün” ile “bugün” arasında görünürdeki yüz seksen derecelik kadar olmasa bile, küçümsenmez bir fark var. Çok değil, 15 gün önce, sözde barışçıl koşullarda yaşıyorduk. Sözde mözde ama yine de eller bunca tetikte değildi ve bunca bomba dinamit kullanılmıyor, köyler de içinde dağ-taş bombalanmıyor, TIR’lar yakılmıyor, bunca yoğunlukta cenaze kaldırılmıyordu.

Yine cenaze kaldırılıyor, yine bombalar patlıyordu. Ancak çoğu IŞİD ve Gladio bağlantılıydı. Kürt sorununun çözümsüzlüğüyle şüphesiz ilgiliydi patlama ve ölümler; ya Kobanê’ye ya HDP miting ve toplantılarına yönelik IŞİD saldırılarıydı çoğunlukla. Kontra işe karışmıyor muydu, karışıyordu, örneğin seçim öncesi Ağrı’daki provokasyonu biz yaşamıştık; ancak IŞİD korkuluğu sallanarak, sonra neredeyse lafı bile edilmeden Kürt Savaşı bunca alevlendirilmemişti.

Ne oluyoruz dedirtecek kadardır! “Süreç” bitti mi? Barış hedefi bütünüyle gündemden düştü mü?

Hükümet yetkililerine bakılırsa, kararlılıkları müthiş. “Silahlar bırakılıncaya kadar” diyor Başbakan ve yardımcıları. “Nasıl geldilerse öyle, tüm silahlı unsurlar ülke dışına çıkıncaya kadar” –açıklamalar böyle.

Mantığı var mı? Biz 30 yıldır bu savaşla yatıp kalkmamış mıydık? 30 yıldır bıraktırılamayan silahlar, değişik ne yapılacaktı da, bıraktırılacak ve PKK’liler nasıl ikna edileceklerdi de sınır dışına çıkarılacaklardı? Denenmemiş olan neydi? Kimyasal silah bile kullanılmamış değildi. İddia edilen zafer bugünkü hangi farklılığa dayanacaktı? Kandil ya da Haftanin ya da Metina yeni mi bombalanıyordu? Ya da Gabar.. Cudiler, Diyarbakır kırsalı?

Çözüm olmadığını dünya alem biliyordu da bir tek AKP’li beyefendiler mi bilmiyorlardı?

Tamam, “çözüm süreci” denen hilkat garabesi Türk-İslam sentezci “tekçilik”iyle süreç mi değil mi belli değildi. İçeriksizdi ve taraflar arasındaeşitçi bir platformda yürümemişti; hiçbir şey vermeden tümünü almaya yönelikti ve olur dua görünmüyordu. “Süreç” dendiğinde kandırma içerikli sürdürülen aynı “tekçi” yaklaşım şimdi silahla yineleniyor. Fark? Silah kullanımında ve ölümlerde yükselme! Sonuç? Aynı 30 yıllık hamaset!

Hem de İran’la Batı’nın büyük emperyalist içinde 5+1 ülkeleri anlaşmışken! Bölge dengelerinde değişme, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin ağzından “Türkiye’nin tutumlarında kayma”ya neden olmuş.. Uzun süredir ayak direyen AKP “IŞİD Karşıtı Koalisyon”a katılmak zorunda kalmış, İncirlik’i Koalisyon uçaklarına açmışken!

AKP lehine tek gelişme, seçim öncesi HDP’ye ciddi destek veren Koç/Doğan Grubu’nun şimdi “PKK terörü” suçlayıcısı kesilmesidir. Ancak hep “teröre karşı mücadelenizi destekliyoruz” diyegelen ABD “çözüm sürecinin önemi” ve sürmesine vurgu yapmaktadır. NATO Genel Sekreteri de, Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier de. Türkiye’nin ekonomik durumundaki bozulma belirtilerinin keskinleştirmesi beklenecek sınıf çelişmeleri ve örneğin Metal işçilerinin uzun süreli eylemi başta Koç sair gericiliği birleşmeye yönelticidir, ancak bir de bölge dengeleri ve uluslararası koşullar vardır.

“Çözüm sürecinin istismarıyla seçim yenilgisi aldıkları”nı ifade eden AKP’li beyefendilerin yeniden savaşçı politikalarla yükseltilecek şovenizm koşullarında bir “erken seçim”le “tek başına iktidar” zorlamasından başka şey değildir “vatan evlatlarının ölüme gönderilmesi”. Yoksa ne “süreç”in bitirilmesinin uluslararası koşulları vardır ne de “bitirdik” derken yapabilecekleri yeni bir şey! Artan ölümler, nettir, iktidar hırsı nedeniyledir!

MHP’nin destekleri de MHP’den olumlu beklentileri olan Murat Belge gibilerinin kulağına küpe olmalıdır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa