Meslek hastalıklarını konuşalım
Fotoğraf: Envato
İş kazalarıyla dünyada ün kazanmış güzel ülkemde, meslek hastalığı sayısının çok az olduğunu biliyor musunuz? Yaklaşık 20 milyon çalışanın olduğu bir ülkede her yıl 300-500 arasında meslek hastalığı ortaya çıkıyor. Meslek hastalıklarının az olması, Türkiye’nin işçi sağlığı açısından bir gül bahçesi olduğu anlamına gelmez. Tam tersine, bir ülkede iş kazaları çok meslek hastalıkları az ise işçi sağlığının kötü durumda olduğu söyleniyor.
TÜİK’in 2013 yılında yaptığı araştırmaya göre Türkiye’de son 12 ayda çalışanların %2.1’i işe bağlı bir rahatsızlık geçirmiş. Hal böyleyken kayıtlara giren meslek hastalığı sayısının bu kadar az olmasının çeşitli nedenleri var.
Her şeyden önce Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın bir meslek hastalığı kayıt sistemi yoktur. Meslek hastalığı sadece sosyal sigortanın ilgi alanındadır ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nda mevcuttur. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nda ise muğlak ifadelerle yer almıştır.
Bu şu anlama gelmektedir: meslek hastalığı, sağlık sorunu olmaktan çok işçinin sosyal hakkı bağlamında tanımlanmıştır. Yani hukuki bir durumdur. Oysa TÜİK’in araştırması üzerinden yapacağımız tahmin ile yaklaşık 400 bin kişinin işi nedeniyle sağlık sorunu yaşadığı anlaşılmaktadır. Meslek hastalığı konusundaki düzenlememiz böyle olduğu için, son 12 ay içinde işi nedeniyle sağlık sorunu yaşamış kişiler değil söz konusu mevzuata göre tanı alan kişiler meslek hastalığı kabul edilmektedir. Ayrıca bu 400 bin kişinin içinde sigortasız çalışanlar, tarım çalışanları gibi ücretsiz aile işçileri, mevsimlik işçiler, haneiçinde bakım veren kadınlar dahil herkes vardır. O yüzden, “hadi canım 400 bin kişi de biraz abartılı” sözlerinizi bir kez daha değerlendirmenizi öneririm.
Evet, Türkiye’de meslek hastalıkları kayıtları sadece SGK’nın kayıtlarından ibarettir. Sigorta kime tazminat ödeneceğini kimin hastalığı nedeniyle malulen emeklilik hakkı kazandığını vb konular üzerinden meslek hastalıkları ile ilgilidir. Unutmadan söyleyelim, meslek hastalığı tanısı almanın temel koşulu elbette sigortalı olmaktır. (Bu güne kadar bunun tek istisnası silikozis işçileri olmuştur.)
İşçilerin katliamlarla toplu olarak öldükleri bir ülkede çalışma koşullarının niteliği de kendini belli ediyor. Söylenecek çok söz yok, bu ülkede çalışmak yaşamı tehdit ediyor. Yani Fransız Dr. Annie Thebaud-Mony’nin kitabının adı gibi: Çalışmak Sağlığa Zararlıdır.
Kendi cephemizden baktığımızda ise şunu söyleyebiliriz: canımız, kanımız, sağlığımızı feda ederek çalışıyoruz. Ne için? Ekmek parası için!
Çalışma ortamlarının denetimsizliği, sağlıksızlığı, eski teknolojileri vs vs. Tüm bunlar işçilerin sağlığını tehdit ediyor. İş kazaları dramatik yüzüyle kendini gösteriyor ama meslek hastalıkları gizli bir tehdit olarak varlığını sürdürüyor.
Bundan sonraki birkaç haftada bu konuyu daha ayrıntılı olarak ele alacağız.
- On bin adım için birkaç adım gerekiyor 31 Ocak 2017 01:00
- Torunlar, yaşlılar, hastalar 24 Ocak 2017 00:09
- Türkiye usulü terör mücadelesi 10 Ocak 2017 01:00
- Yaz saatinin sürdürülmesine dair sorular 20 Aralık 2016 01:00
- Sağlık çalışanlarına şiddet 06 Aralık 2016 00:53
- İstismarı 'Ak'lamak 22 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları -2 15 Kasım 2016 01:00
- Yine çocuk aşıları! 08 Kasım 2016 01:00
- Savaşı konuşabilmek 11 Ekim 2016 00:54
- Kötülüğün sıradanlığı ve iyilik 04 Ekim 2016 00:44
- Cinler, iblisler ve zavallı bilim! 27 Eylül 2016 01:00
- Biz çoğaldık, ya siz? 13 Eylül 2016 00:13