8 Ağustos 2015

Bu filmi daha önce görmüştük

Devlet Bahçeli ve MHP’si, TBMM’de Kürtler ve sosyalistlerle aynı sayıda parlamentere sahip olmayı içlerine sindiremiyorlar. O 70’lerin Türkeş’ine dönüştü.
Tayyip Erdoğan da HDP’ye kendi Kürt tabanından oy kaymasını ve parlamentoda çoğunluğu yitirmiş olmasını içine sindiremiyor. O da 70’lerin Demirel’ine dönüştü.
O oyların barış sürecine ihanet ettiği için HDP’ye kaydığını, Müslüman ve muhafazakar Kürtlerin kendisini terk ettiği gerçeğine gözlerini kapatıyor.
HDP, doğru, barış sürecinin kazananı oldu. Çünkü aklı başında olan herkes barış sürecini kimin sabote ettiğini, verdiği sözlerden kimin vazgeçtiğini çok iyi biliyor.
Solun ve Kürtlerin birlikte yükseldiği 70’lerde, bu trende milliyetçi cephe kurarak ve iç savaş başlatarak yanıt vermişlerdi.
Şimdi de milliyetçi cephe oluşmuş vaziyette. Demirel ve Türkeş ikilisinin yerini Erdoğan ve Bahçeli ikilisi aldı.
90’ların sonunda bu cephe DSP ve MHP tarafından Ecevit ve Bahçeli ikilisi tarafından, militarizmin 1000 yıllık saltanat planlarına siyasal zemin oluşturmak için oluşturuldu.
Ecevit’in bırakın sosyalistleri, kendi partisinin yandaşlarının kanına girmiş olan bir parti ile, kendi kanlısı ile Demirel’in başkanlığı altında koalisyon kurması, hazindi. Hazin olmanın da ötesinde, bir ihanetti.
Hazırlanan plan, Ecevit’in komplolar ve parti içi ihanetler ile tasfiyesinden sonra, Weimar Cumhuriyeti’nde olduğu gibi, MHP’nin sözde demokratik yoldan iktidarı devralması idi. Bu plan çöktü. Aradan AKP yeni proje partisi olarak fırladı ve MHP parlamentoya bile giremedi.
Ecevit/Bahçeli ikilisi aynı zamanda Ermeni soykırımı olgusunu Türkiye’nin milli güvenlik sorunu haline getirdi.
Bu ikili döneminde Kırmızı Kitap misyonerleri tehdit ilan ederken, Bay Erdoğan döneminde aşırı milliyetçilik tehdit olmaktan çıkarıldı! Eskiden hiç olmazsa şeklen yer veriliyordu. Bu ikilinin militarizm ile kol kola oluşturduğu yapılanmalar, Hrant Dink cinayetini ve misyonet kırımını gerçekleştirdi ve bir kaos yaratarak yeni bir askeri darbenin yolunu açmak istedi.
Bütün bunlar yaşanırken, siyasal açıdan sorumlu olan AKP ve lideri Bay Erdoğan, “masumları” oynuyordu.
Şimdi Bay Bahçeli barış için çaba harcayan aydınları ve sanatçıları, Kadir İnanır üzerinden tehdit ediyor.
Bu tehdidi, 90’lı yıllarda Türkeş, Kürt sorununda çözüm isteyen Sabancı’yı “kapa ağzını” diye tehdit ederek yapmıştı. Ve Sabancı, sızmalara açık “sol” üzerinden kurşunlandı. Kendisi değil de kardeşi vuruldu, yanlışlıkla. Zaten bu sol, Kürt özgürlük hareketi ile hep sorun yaratan bir yolda ilerleyecekti.
Hrant Dink’e karşı operasyon ilk, Genelkurmay’ın saldırısından sonra, Agos önüne gelen sözde ülkücüler tarafından başlatılmıştı. MHP’nin “ılımlı” makjajı iyice aktı. Çünkü o imaj “big brother” tarafından çalındı. Sözde ülkücüler, yeniden üniversitelerde ve küçük kentlerde sistemin milis gücü olarak çalışmaya başladı.
Kısacası bizler bu filmleri çok gördük. Derin Türk devleti hiç de yaratıcı değil!
Bu arada Brüksel’de güzel, insani bir proje başlatıldı. Info-Türk’ün haberini okurlarımızla paylaşmak isterim:
Suriye Kürdistanı’na Üç Doktor
Belçika’daki Brüksel Kürt Enstitüsü ve Güneş Atölyeleri sonbaharda doktor, hemşire ya da sağlık personelinden oluşacak bir ekibi Rojava’ya göndermek üzere Brüksel Büyük Şehir Belediyesi’nin de desteğiyle ortak bir proje başlattı.
Bilindiği gibi, Kürt halkı Suriye’nin kuzeyindeki Rojava’nın üç kantonunda (Cizîr, Kobanê ve Efrîn) demokratik özerk bir yönetim oluşturmuş bulunuyor. İslam Devleti’nin Kobanê kantonuna saldırısını püskürttükten sonra Rojava yönetimi demokratik projeleri hayata geçirmek ve uğranılan hasarları gidermek için büyük çaba harcıyor.
Güneş Atölyeleri ve Brüksel Kürt Enstitüsü’nün Rojava’ya göndereceği ekip orada halen çalışmalarını yürüten sağlık personelinin ilk yardım ve temel sağlık hizmetleri konusunda eğitimine yardımcı olacak.
Projenin uygulanması Rojava’nın üç kantonunda (Cizîr, Kobanê ve Efrîn) Ekim ayında başlayacak ve iki ay sürecek.
Yol ve ikamet giderleri proje çerçevesinde karşılanacak olan ekibe gittiği kantonlarda Kürt Kızılayı Heyva Sor eşlik edecek.
Ekibe aday olmak isteyenlerin 20 Ağustos 2015 tarihine kadar [email protected] adresine «Médecins pour Kurdistan syrien» konulu bir e-mail’le başvurmaları gerekiyor. Bu konuda ayrıntılı bilgi 02-230 34 02 numaralı telefondan edinilebilir.
Adaylarla ayrıntılı görüşme 27 Ağustos tarihinde yapılacak. Seçilen üç aday Eylül ayında Brüksel Kürt Enstitüsü ve Heyva Sor tarafından Suriye Kürdistanı’ndaki son durum ve projede öngörülen çalışmalar konusunda bilgilendirilecek.

Basının iki temel görevi, haberleriyle kamu adına her tür iktidarı denetlemek ve gerçeğe ulaşmak için her türlü görüş ve sesin kamuya ulaşmasını sağlamaktır. Bu görevlerden biri sınırlamaya uğrarsa ülkede basın ve ifade özgürlüğü, dolayısıyla demokrasiden söz etmek imkansız hale gelir. Bugün gazetelere, haber ajanslarına, televizyon ve internet sitelerine getirilen sansür, kısıtlama ve baskılar özgür medyanın işlevini hedef almaktadır.

Evrensel'i Takip Et