13 Ağustos 2015 01:00

Savaş isteyen kaybedecek

Savaş isteyen kaybedecek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son üç-dört haftadır, siyasetin yeniden silahlarla belirlenmesi, cenazelerin yeniden gelmeye başlamasından beri, ülkenin her yanından, çatışmalarda hayatını kaybeden asker-polis ailelerinden gerilla ailelerine, Barış Bloku’ndan aydınlara çeşitli toplumsal kesimlerden “Bir an önce ateşin kesilmesi”, “Çatışmasızlık durumuna yeniden dönülmesi” çağrıları yükseliyor. Ama Cumhurbaşkanı ve ona ayak uydurmak için bir o yana bir bu yana koşuşturan düşmüş AKP Hükümeti, bütün bu çağrıları duymazdan geliyor. Sadece duymazdan da gelmiyor, silahların susması için öyle koşullar öne sürüyor ki, insan; “Demek ki Cumhurbaşkanı ve Hükümet çatışmaların durmasını istemiyor!” diye düşünüyor!

Son gelişmelerle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söylüyor: “…devletimize ve milletimize doğrultulan silahlar bırakılıp gömülünceye kadar, burada altını çizerek söylüyorum silahların susması değil silahların bırakılıp gömülmesi, bunu ısrarla söylüyorum, üzerine beton dökülene kadar, sınırlarımız içinde tek bir terörist kalmayıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz!”

Eğer Cumhurbaşkanı, bunları genel olarak “devletlerin teröre karşı mücadele konferansı” gibi bir tartışma içinde söyleseydi, kuşkusuz kimsenin pek bir diyeceği olmazdı. Çünkü her egemen devletin politikası devletin silahlı güçleri  dışındaki tüm silahlı güçleri ortadan kaldırmaktır. Ama bu sözleri Cumhurbaşkanı daha bir aydan az bir zaman önce bile “Çözüm Süreci”nin tartışıldığı, Hükümetin çözüm sürecini sürdürmeyi “koalisyon şartı” olarak öne sürdüğü, asker ve gerilla cenazelerinin gelmediği günlerden sonra ortaya çıkan çatışmaların durdurulmasının şartı olarak öne sürüyor. Öyle olunca da bu genel söylem, belki en sonunda varılabilecek hedef, “silahların susması” için bir ön koşula dönüşmektedir. Oysa; evet, dünyada pek çok silahlı mücadele veren örgüt “silahlarını betona da gömmüş”tür! Ama önce silahlar susturulmuş, anlaşmalar, uzlaşmalar yapılmış, ondan sonra silahların bırakılması ya da “betona gömülmesi” mümkün olmuştur. Ki, Türkiye’de “Çözüm Süreci” kapsamında yapılan girişimler de bu amaca hizmet ediyordu. Yoksa “son terörist kalmayıncaya kadar savaşarak”, silahları susturmadan bir silah bırakma görülmemiştir! Belki böylesi, sadece savaşan taraflardan birisinin tümüyle yenilgiyi kabul etmesiyle mümkün olabilir ki, bunu Türkiye’nin çeşitli hükümetleri defalarca denemiş, bu uğurda 40-50 bin insan hayatını kaybetmiştir; ama bu başarılamamıştır! Bu yüzden de Cumhurbaşkanının bu söylemi, son 35 yıldır süren başarısız askeri mücadeleyi sürdürmede ısrar edileceği anlamına gelmektedir.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı konuşması içinde silahların bırakılması için iki buçuk yıldır sürdürülen ve “Çözüm Süreci” olarak bilinen girişimler için şöyle diyor: “…milletçe bir olalım iri olalım kardeş olalım diye bunları söyledik. Ama bunlar ne yazık ki Çözüm Sürecini falan anlamadılar, anlamak istemediler. Öyleyse şu anda bu (Çözüm Süreci) buzdolabındadır!”

Bu söylenenlerden de anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı, Kürt güçlerine silahla boyun eğdirip teslim almayı amaçlayan bir yeni yönelişe girmiştir. Ve “Çözüm Süreci”ni de “buzdolabına” koymuştur!

Ne var ki, en son yapılan anketlerde bile halkın yüzde 70’i (bölgede bu oran yüzde 90) “Çözüm Süreci’nin devam etmesi”nden yanadır. Dahası, bugün kandan beslenen bazı siyasi odaklar dışında tüm halk, çok daha büyük bir oranda, “bir an önce silahların susmasını, barış masasının kurulmasını” istemektedir.

Ama Cumhurbaşkanı “Çözüm Süreci”ni buzdolabına koyarken ve silahları hemen susturmak yerine silahı daha çok devreye sokacak bir yönelişe girerek halkın yüzde 70’inin isteğiyle ters yöne doğru gitmektedir. Ki, halkın siyasette az çok role sahip olduğu bir ülkede halkın yüzde 70’i gibi (silahların suması söz konusu olduğunda çok daha yüksek bir oran olacağı kesindir) kahredici bir çoğunluğun “Hayır” dediğine “Evet” diyen iktidarların uzunca bir süre ayakta kalması beklenemez. Bu yüzden de halkın barış isteğine karşı duran Cumhurbaşkanı ve AKP’si kazanamayacakları, kaybedecekleri bir yola girmişlerdir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa