Denizin ortasında bir bebek ağladı
Midilli (Lesvos) adasına her gün yüzlerce sığınmacı geliyor. Adanın tam Ayvacık kıyılarına bakan kuzeydoğusundaki koylar patlamış botlar, can yelekleri ve atılmış giysilerle dolu. Geçen hafta boyunca adaya her gün yaklaşık 1000 sığınmacı ulaştı. Sakin ve huzurlu adada aylardır bir trajedi sahneleniyor.
Savaş sürüyor, Suriye boşalıyor. Suriyeliler evlerinden topraklarından kaçmak ve ellerinde avuçlarında ne varsa insan ticareti yapanlara vermek zorunda kalıyorlar. Adaya yapılan yolcuğun bedeli 1100-1200 ABD doları. Can yeleği için ayrıca 50 dolar ödemeleri gerekiyor. Çünkü bu ticaret; insan ticareti... Bu ticaretin merkezi İzmir-Basmane. Eskiden adaya sığınmacılar gece karanlığında gelebilirdi. Artık günün her saatinde gelebiliyorlar. Belli ki, Türkiye’den ayrılan botlara kimse engel olmuyor. Yetkililerin bu ticareti desteklediğini tahmin etmek hiç de zor değil.
Sığınmacılar adaya büyük şişme botlarla ulaşıyorlar. Botların üzerindeki levhada 18 kişilik olduğu yazsa da hemen her bot 45-50 kişi taşıyor. Kıyıya ulaşan sığınmacılar sevinç çığlıkları atıyor, kendilerine yardım eli uzatanların boyunlarına sarılıyorlar.
***
Bu trajedi dün sabah bir kez daha sahnelendi. Sivrice’ye bakan Skala Skaminias adlı köyün yakınındaki koya bir saat arayla iki bot dolusu sığınmacı ulaştı. Koya 11 sularında varan ilk botun içerisinde 48 kişi vardı ve iki kişi dışında hepsi Suriyeliydi. Diğer iki kişi ise Iraklı bir çiftti. Iraklı genç adam bottan indikten sonra botu elindeki bıçakla birçok yerden delerek patlattı ve karşıya, yani Türkiye’ye telefon etti. Vardıklarını ve botu kullanılmaz duruma geldiklerini haber verdi. Türkçe konuştuğu için söylediklerini anlayabildik.
Bottan inenler sevinç içindeydi. Birbirlerine sarıldılar, cep telefonları ile fotoğraflar çektirdiler. Hemen hepsinin üzerinde yepyeni bir can yeleği vardı. Yanında kuru ayakkabı ve temiz giysiler getirenler vardı; hemen ayakkabılarını ve üzerlerini değiştirenler oldu.
Suriye’den kaçanlar ve Avrupa’ya ulaşmak isteyenlerin çoğu genç insanlar. Koya ulaşan ilk bottan ve yaklaşık bir saat sonra bir Yunanistan Sahil Güvenlik teknesi tarafından daha uzaktaki bir koya yönlendirilen ikinci bottan çıkanların hemen hepsi 20-30 yaş arasında gibiydi.
Bottan çıkan iki kardeş İsveç’e veya Almanya’ya gitmek istediklerini söylediler. Iraklı çift ise Almanya’ya gitmeyi istiyordu. Yaklaşık üç kilometrelik yokuşu tırmanmaya başlamadan önce onlara adanın yerlileri su ve incir verdiler. İsveçli gazeteciler ise birkaç kişiyi arabalarına aldı. Sığınmacılara yardım eli uzatan yaşlı bir kadın şöyle söyledi: “Ben onlara nasıl yardım etmem. Benim anam babam 1922’de karşıdan yalnızca üzerlerindeki giysilerle geldiler buraya.”
***
Dün sabah bottan inen bir çiftin elinde yeni doğmuş, ancak birkaç haftalık bir bebek vardı. Bebeği öptük, bebeği kucağında tutan babanın gözleri ışıldadı. Babanın sırtını sıvazladık. Bir savaşın ortasında doğan bu bebek sessizce uyuyordu.
Onun ve onun gibi dünyası altüst olan Suriyeli, Iraklı, Türkiyeli tüm bebekler için bu savaşı başlatanlara elbette hesap sorulacak. Bir gün mutlaka...
Evrensel'i Takip Et