16 Ağustos 2015 01:00

Edep

Edep

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal’in eğitim vakfı TÜRGEV çatısı altında yeni bir eğitim merkezi daha açıldı; adı EDEP, sadece kadınlara özel bir merkez. Başında da Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’la, Esra’nın eltisi Şule Albayrak var. Programda genç kadınlara edep, takva, ahlak ve adab-ı muaşeret dersleri verilecek. TÜRGEV’in yurtlarında kalan tüm üniversite öğrencilerine de edep, ahlak, İslami ilimler eğitimi bu merkez tarafından verilecek.  
Bu meseleye ilişkin farklı bağlamlarda söylenecek çok şey var tabi. Ama savaş, her şeyin üstünü örten baskın bir toz bulutu yarattığı için, o toz bulutu içinde kaybolan canlarla ve geride kalanlarla bakıyor insan her şeye. O toz bulutu içinde görünür olabilenlerin çerçevesinden değerlendiriyoruz olan biten her şeyi. Buna mecbur kalıyoruz. 
Tam da bu mevzuyu yazmak isterken, sosyal medyada dolaşan ve hakkında ne zaman, nerede çekildiği, kim olduğu konusunda muhtelif bilgilerin dolaştığı bir fotoğraf görüyoruz mesela. Çıplak bir ölü kadın bedeni, yere atılmış, kan sızıyor bedeninden toprağa, başında postallı erkekler, suratları yok. Fotoğrafın nerede ve ne zaman çekilmiş olduğunun bir önemi de yok zaten. Böyle bir fotoğraf, var, bu muamele bir yerlerde bir kadına bazı postallılarca reva görülmüş. Böyle bir fotoğraf, tam da bugün, dökülen kan üzerinden siyasetin yapıldığı, düşman ilan edilen her kesimin “kanda boğulması” gerekliliği üzerine nutuklar çekildiği, yoksulun vatan uğruna her şeyini feda etmesi gerekliliğinin hutbelerle ilan edildiği bir dönemde ortaya çıktı. Gerilla bir kadının işkence görmüş ölü bedeninin düşmanın “namusu”nu alaşağı etmek için sergilendiği bu vahşet fotoğrafının bugünün fotoğrafı olması o kadar muhtemel ki! Bir tarafta lanetlemeler dolup taşarken öbür tarafta pornografik bir şiddet övgüsünden vatanseverlik çıkarılabilmesine o kadar az şaşıyoruz ki! 
Ölü “düşman” kadın olunca, ona böylesi bir işkenceyi ve sergilemeyi reva görünce, “kadınlaştırılan” düşmanlara devletin ne kadar da güçlü olduğunu böylesi erkeklik gösterileriyle sergileyince, intikam da öfke de her an her yerde kadın bedeninden çıkarılabilecek bir şeye dönüşüyor. Kadınların da dahil olması beklenen “intikam, rövanş, misilleme” gibi savaş nidaları arttıkça, topyekun düşmanlık hali, savaş ve militarizm dili körüklendikçe evlere, yatak odalarına kadar sızan kışkırtılmış erkeklik yaşamın her alanında bizi tehdit ediyor.  
Ölü bir kadın bedeninin çıplak sergisinden vatanseverlik çıkaranlar, diri kadın bedenlerine vatan toprakları için feda edilecek mal gözüyle bakıyor. 
Ölü bir kadın bedeninin çıplak sergisinden düşmana “aşağılama” çıkaranlar, diri kadın bedenlerine edep ayarı vererek kendi çarpık ahlak anlayışlarını topluma mal etmeye çalışıyorlar. 
Ölü bir kadın bedeninin çıplak sergisinden “devletin gücünü” çıkaranlar, diri kadın bedenlerine devletin bekası için her türlü müdahaleyi meşru göstermeye çalışıyorlar. 
Tüm kadınları ölü bir kadın bedeni olarak toprağa seriyorlar. 
Kadınları “edep”e çağırıp takva öğretenlerle, ölü kadın bedenlerinden düşmana korku, topluma yılgı, kadınlara kaygı salanlar aynı şeyin peşinde… 
Varlıkları, korkumuza, yılgımıza, kaygımıza bağlı. Düşmanlaştırılan kadınların bedenleri böyle yere serilirken, susmamıza, “edep ya hu” diye bağırmamamıza, sokaklara dökülmememize bağlı. 
Unutmamalı, bunu hiç unutmamalı… 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa